Paylaş
Zira kendi içindekiler veya kraldan daha fazla kralcılar olarak dışarıdaki destekçileri, ona düşmanlık etmede ve onu bitirmede yetiyor da artıyor bile.
Bunlardan, bir televizyon kanalında sözde program yapan bir aklıevvelin, Boğaziçi Üniversitesi’nin bir kısım öğrencilerinin yer sofrasında iftar etmelerini görünce ettiği laflar, aynı zihniyetin öz ciğerlerindeki ufunetlerini yansıtmaktan başka bir mana ifade etmemektedir.
Bu kafaya göre, ‘yer sofrasında yemek yiyenlerden bilimadamı yetişmezmiş’. Üstelik bu kişiler, üniversite öğrencileri olmasına rağmen, iftar ediyorlarmış ve yemeklerini kadın-erkek ayrı gruplar halinde yiyorlarmış.
Üniversite, üstelik Boğaziçi Üniversitesi, oruç, iftar, yer sofrası ve haremlik selamlık...
Bu öğrencilerin yaptıklarından daha büyük bir cinayet, çok daha büyük bir irtica, çok çok daha büyük bir felaket olabilir mi?
Bu kafaya göre, başörtüsü de böyle bir şeydi; onu takandan biliminsanı değil insan bile olamazdı. Hatta ve hatta başörtüsünü Sümerlerde kötü yola düşmüş kadınlar takardı.
Bunlar sürüydü, erkekleri kıllı ve göbeklerini kaşıyan tiplerdi.
Bu tiplerin kendileri ne ki seçtikleri ne olsun?
İşte gördük; bunların seçtikleri 20 yıldır ülkeyi ne hale getirdi. Ülke Ortaçağ karanlığına (!) gömüldü. Baksanıza; Boğaziçi gibi ilerici bir üniversitenin öğrencileri ne haldeler...
Bu kafa donmuştur, dün ne idiyse bugün de odur; yarınlarda da aynı olacaktır.
Dün de köylüden ve ona giydiremedikleri giysilerinden iğreniyorlardı; turistler onları görüp fotoğraflarını çekmesinler diye, şehir merkezlerine gelmelerine müsaade edilmezdi.
On yıllar boyu, bu millete bu gözle baktılar; aşağıladılar, ötekileştirdiler, dışladılar, alay ettiler.
Devran dönüp milletin önüne sandık konunca; bu kafa gömüldüğü seçim sandığından bir daha çıkamadı. Hâlâ en dipte debelenip duruyor.
Bu gidişle sandıktan çıkmalarına imkân yok zira yandaşları geçinen mahut tipler var güçleriyle onları sandığın dibine dibine itiyor.
Ne diyelim; kendi düşen ağlamaz. Kişinin ve en yakınlarının kendine ettiğini kimse ona yapamaz.
O kafa, şeytanla envaiçeşit şeytanlıklarla köşe kapmaca oynayadursun; kervan yoluna devam ediyor.
Zira o şehirde görmek istemedikleri ve iğrendikleri kişilerin çocukları, ülkenin dört bir yanını üniversitelerle, otobanlarla, köprülerle, tünellerle; savunma sanayiinin en gelişmiş silah-mühimmat, araç ve gereçleriyle, kendi uydularımızla, yerli ve milli lokomotiflerimizle, kendi otomobillerimizle, yerli denizaltı, sondaj ve araştırma gemilerimizle ve daha neler ve nelerle donattılar.
Türkiye’yi en emin, güvenilir, güçlü ve müreffeh bir ülke yapmak için gecelerini gündüzlerine katıyorlar.
Çünkü onlar, gelmiş geçmiş en büyük medeniyetleri kurmuş olan bir ceddin ahfadıdır (torunları). Bütün bir insanlığın gıpta ile baktığı, o üstün insanların hepsi de başörtülü, oruçlu ve yer sofrasında yemek yerlerdi.
Sonradan görmeler, onları ve onların torunlarının hal ve tavırlarını beğenmezler, içlerindeki ufuneti kusup onlara her ne söylerlerse aynaya bakıp kendilerine söylüyorlar.
Belli ki gördüklerinin çok azını söylüyorlar!
Bizimse, daha ilerisini söylemeye terbiyemiz müsaade etmiyor.
Paylaş