Paylaş
Savunma sistemi olmayan ülke, her türlü tehlikeye açık demektir.
Türkiye’miz ise coğrafi konumu itibariyle her daim güvenlik tehdidiyle karşı karşıyadır. Düz mantık, Türkiye’nin bu sistemi NATO ülkelerinden temin etmesi gerektiğini söylüyor. Ama gelin görün ki Türkiye’yi tehdit eden ülkelerin başında NATO ülkeleri geliyor.
Bu nasıl ittifak diyeceksiniz ama demek ki günümüz ittifakları(!) böyle bir şey.
Türkiye ‘Patriot’ (uçaksavar sistemi) alımı için önce ABD’ye başvurdu. Önceki başkan Obama döneminde Türkiye sürekli oyalandı ve sonuçta ret cevabı aldı. ABD’nin bu tavrını, şimdiki başkan Trump da dillendirdi ve Türkiye’ye hak verdi.
Hiçbir bağımsız devlet kendi güvenliğini başka bir devletin insafına(!) terk edemez. Daha açık ifadesiyle, devletler güvenliklerini kendileri sağladıkları oranda bağımsızdırlar.
Türkiye’miz 35 yıldır terörle boğuşuyor. Müttefiklerimizin durumu ise malum. Başta ABD olmak üzere birçoğu terör örgütlerinin safında yer alıyor. Silah ve mühimmat dahil, her türlü lojistik desteği sağlıyorlar.
Daha dün, 15 Temmuz 2016’daki aşağılık darbe girişiminde gördük. Dostu da düşmanı da dost görünümlü düşmanları da, hepsinin hal-i pür melali ortada.
Bunlardan bir kısmı FETÖ’yle birlikte hareket etti, diğer bir kısmı da avuç ovuşturarak darbenin başarılı olmasını dört gözle bekledi.
Umduklarını bulamayınca da başta FETÖ elebaşı olmak üzere, örgüt militanlarını bağırlarına bastılar.
Düşünebiliyor musunuz, müttefiki olduğumuz NATO’nun içinde görev yapan subaylarımız darbenin başarısız olduğunu görünce bu ülkelere iltica ettiler. Türklüklerinden, Türkiye aidiyetlerinden bir anda soyutlandılar, Türkiye’nin karşısında yer aldılar.
Yukarıdaki cümle, günümüz ittifaklarının ne menem şey olduğunu çok güzel anlatıyor. Bu subaylar mı Türkiye’nin güvenliğini sağlayacak? Bunlar mı Türkiye uğruna canlarını feda edebilecek?
Aynı satılmış zihniyetin temsilcileri her yerde varlar: Siyasette, bürokraside, sivil toplum örgütlerinde, medyada vb... Neymiş efendim, Türkiye S-400 savunma sistemini Rusya’dan alamazmış, alsa bile işletemezmiş, bir kenara atıp çürümeye terk edermiş, Bu sistem sarayı korumak için alınıyormuş, Türkiye bu sistemi almakla başına bela arıyormuş...
Unutmayalım ki sahibinin sesi, dün olduğu gibi bugün de aynı yaveleri geveleyecektir.
İt ürür, kervan yürür!
Adı üstünde, savunma sistemi... Yahu, bu ülke vaki olabilecek saldırılara karşı kendisini savunmasın mı? Dikkat edin, bu sitemde taarruz yok, savunma var.
Diklenme yok, dik durmak, dik durabilmek var.
Eğiklere, eziklere yazıklar olsun!
Herkese, hepimize ise geçmiş olsun!
Paylaş