Paylaş
Batı’nın koruyup kolladığı Yunanistan hiçbir zaman kendi (bağımsız) olamamış ve hep onun-bunun teşvik ve tahrikleriyle hareket etmiştir.
Dün, İngiltere’nin teşvikiyle İzmir’e çıkmış, yıkılan Osmanlı’nın külleri üzerinden yapılan parselasyonda pay kapmak istemişti.
O çılgınlıkla Anadolu içlerine kadar gelmiş lakin o küllerin altında saklı cevheri (Türk’ün ruh kökünü) görüp hesap edememişti.
Türk’ün ruhu yeniden şahlanıp Yunan’ı önüne kattığında; teşvikçileri olan İngiliz amiral ve generalleri olayı seyretmekle yetinmiş, kaçan Yunan askeri ise soluğu Ege Denizi’nde alabilmiştir.
Yunanistan o günkü kullanışlı halinden bugün de vazgeçmiş değildir.
Zira o gün, İngiltere’nin himayesinde ayakta durabiliyordu, bugün de Almanya’nın (Merkel) sağladığı Euro’larla memurlarının maaşlarını ödeyebilmektedir.
Yunanistan bugün de kimden akıl(!) almışsa, kimin ya da kimlerin dolduruşuna geldiyse, Akdeniz’de en uzun kıyısı olan Türkiye’nin yetki alanını, Türkiye’nin kıta sahanlığını görmezlikten gelerek, haksız ve hukuksuz bir şekilde Mısır’la anlaşma yaptı.
Mısır’ın başına getirilen Sisi de, kullanışlı bir lider olarak, bu iş için biçilmiş kaftan.
Türkiye, doğal olarak bu anlaşmayı yok hükmünde saydığını ilan etti ve Merkel’in ricası üzerine ertelemiş olduğu sondaj çalışmalarını yeniden başlattı.
Durumlardan vazife çıkarmaya çalışanlardan biri de Fransa’nın başındaki Macron. Beyrut Limanı’ndaki patlamadan sonra, Lübnan’da boy gösterip fotoğraf çektirdi ve sömürü amacımızdan vazgeçmiş değiliz demeye getirdi.
Yunanistan kendine verilen rolü iyi oynuyor, Mısır’la yaptığı hukuksuz anlaşmadan sonra, Fransa ve İsrail’le görüşüp destek aradı ve aradığı bu desteği de buldu.
Fransa, Doğu Akdeniz’deki askeri varlığını arttırma kararı aldı ve bölgeye iki adet savaş uçağıyla firkateyn gönderme kararı aldı.
Beyrut’u harabeye çeviren patlamanın ardından Fransa çıkarsa hiç şaşırmayın, zira Macron’un Lübnan’ı ziyareti ‘katil cenazede!’ miydi dedirtti.
Belli ki, bu eski Fransız sömürgesi paramparça edilip, ağababalarının üsleri haline getirilmek isteniyor.
İsrail de Yunanistan’a deniz alanlarında, münhasır ekonomik bölgesini belirleme hakkına tam desteğini vurguladı ve dayanışma içinde olacaklarını açıkladı. İsrail de Lübnan’a aynı gözle bakıyor, bir an önce parçalansın ki, Hizbullah belasından kurtulsun istiyor.
İşte Yunanistan o cürmü ile bölgeyi ateşe atmak istiyor. Belli ki daha dünkü tarihten bile hiç ibret almamış.
Birazcık ibret alabilseydi, Türk’ün ölüsünün, kendisini denize döktüğünü unutmaz ve bugünkü dipdiri halinin karşısına dikilmezdi.
Paylaş