Paylaş
ABD, bizim gibi ‘sözde stratejik ortaklarına’ uyguladığı vesayet sisteminin daniskasını bizzat kendisi yaşıyor.
ABD’yi yöneten derin güçler (derin ABD), uyguladıkları politikalarla, tüm dünya ile birlikte kendi halkını da cambaza baktırır.
ABD devleti, klasik modelde bir şirketi andırmaktadır. Bu şirkette amaç, her ne olursa olsun kâr etmektir. Müşterinin memnuniyetsizliği, aldatılmış olması, pazarlama esnasında yalan ve hilenin sürüp gitmesi mühim değildir.
Asıl olan, pazarlanan (güdülen politika) satış hacminden elde edilen kârdır.
Yalanla, dolanla ve hileyle Irak’a saldırdı, bir milyondan ziyade insanı katletti, Irak’ı üçe böldü; tüm gerekçeleri yalan çıktı ama sonunda Irak petrolünün üzerine oturdu.
ABD’nin bahanesi, Saddam’ın sözde kimyasal silahlarıydı; öyle bir şey bulamadıkları gibi ‘pardon’ bile deme ihtiyacı duymadılar.
Başkan ve ekibi (bakanlar kurulu-başkanın sekretaryası), ABD şirketini işleten genel müdür ve yardımcıları konumundadır. CEO (genel müdür-başkan) iki dönemle sınırlıdır ama beklenen kârı sağlayamamışsa, bir dönem sonunda işine son verilir.
Tıpkı Trump’ta olduğu gibi. Trump da çok çabaladı, ABD adına iyi işler de yaptı ancak pandemi yüzünden oluşan hasılat düşüşü başını yedi.
ABD, geçen asrın başlarından beri (1. ve 2. büyük savaşlar) kendini dünyanın jandarması görmektedir. Onlara göre ABD, dünyadan büyüktür.
Ve dünya hukuku, hukukun üstünlüğüne göre değil, üstün olan ABD’nin hukukuna göre işlemelidir. ABD’nin hukuku ise kuralı güçlünün belirlemesidir.
Yani "Ben güçlüyüm, benim dediğim olur" diyor.
Bu kibir hali, ABD’yi hiçbir müttefiki ile eşit şartlarda masaya oturtmuyor.
Bakınız: yeni gelen Biden ekibi de Amerikan hegemonyasını, değişik hilelerle dayatmanın politikasını güdecektir. Buna mecburdurlar, aksi halde aç kalırlar ve birbirlerini yerler!
Bu cümleden olarak dışişleri bakanları Türkiye için ‘sözde stratejik ortak’ ifadesini kullandı. Sebep olarak da Türkiye’nin Rusya’dan almış olduğu S-400 savunma sistemini göstermiş.
Neymiş efendim, Türkiye NATO üyesiymiş, Rusya’dan savunma amaçlı da olsa bu sistemi alamazmış. O halde NATO versin. O da olmaz.
ABD’nin bu tavrı, Nasrettin Hoca’nın evine giren hırsızı andırıyor; gel diyorsun gelmiyor, bırak gitsin diyorsun gitmiyor!
Malum, NATO’nun Patriot’ları var; bunlar Türkiye’nin güneyinde konuşluydu.
Türkiye’nin en sıkışık olduğu zamanda (Suriye harekâtı esnasında) NATO, üyesi olduğu ülkeye yardım yapmak yerine bu sistemleri sökerek Türkiye’yi cascavlak ortada bıraktı.
Bu düşmanca tavır, özde stratejik ortaklık oluyor; almak istediği halde verilmeyen hava savunma sistemini başka yerden temin etti diye, Türkiye’nin tavrı ‘sözde’ oluyor öyle mi?
Buna kurt taksimi diyorlar; şimdiye kadar da böyle dediler.
Lakin maymun gözünü açtı!
Böyle gelmiş, böyle gitmez artık!
Paylaş