Terör referandumun konusu olmamalı

TERÖR bir insanlık suçudur.

Haberin Devamı

Bu nedenle iç siyasette de uluslararası siyasette de araç olarak kullanılmamalıdır. İçeride partiler üstü bir ulusal sorun, dışarıda devletler üstü, uluslararası bir sorun olarak ele alınmalı ve mücadele bu anlayışla yürütülmelidir.

Böyle olması gerektiği halde içeride terör örgütünü arkasına alarak siyaset yapan siyasi partiler, uluslararası alanda terör örgütlerini kullanarak dış politika yürüten ülkeler hep var oldu.

Hiçbir gerekçe terörü haklı kılmayacağı gibi terör örgütlerine destek veren ülkeleri de sorumluluktan kurtarmaz.


TERÖR TARTIŞMASI
Seçimlere giderken olduğu gibi şimdi referanduma giderken de bu yönlü bir tartışma yaşandı. Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un, referanduma giderken terör eylemleri ve suikastler olabileceği endişesini taşıdıkları, amacın Türkiye’ye diz çöktürmek olduğu, referandumdan evet çıkması sonrasında terör örgütlerinin bu imkânı bulamayacakları, şeklinde özetlenebilecek sözleri tartışma yarattı. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Kurtulmuş’a sert yanıtlar verdi. Bu sözlerin teröre destek itirafı anlamı taşıdığı, şantaj niteliğinde olduğu yönünde değerlendirmeler yaptı.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş ise sözlerinden bu yorumun çıkarılamayacağını, bunun iyi niyetle bağdaşmayacağını ifade etti. Tartışmanın büyümesi üzerine Kurtulmuş, dün TGRT’de katıldığı yayında sözlerini açıklarken çok kesin ifadeler kullandı. Kurtulmuş özet olarak, “Terörü maşa gibi kullanarak siyasi çıkar sağlamak namussuzluktur” ifadesiyle sözlerini netleştirdi.

Doğru olan yaklaşım bu yaklaşımdır. Terör, siyasette maşa olarak kullanılmamalıdır. Terör, Türkiye’nin ulusal bir sorunudur. PKK terörü 30 yılı aşkın bir süredir devam ediyor. Buna şimdi FETÖ, DAEŞ terörü de eklendi. Suriye içsavaşı Türkiye’nin askeri müdahalesine yol açacak aşamaya geldi.

Böyle bir ortamda, teröre ve savaşa partiler üstü yaklaşmak, ulusal çözümler aramak esas olmalıdır.


DOĞAL ETKİ
Partiler soruna partiler üstü yaklaşsa da terör siyaseti etkilemiyor mu?

Elbette etkiliyor...

Ancak bu etki doğal bir etkidir...

Terör örgütü, kontrolü altındaki daha önceki partiler gibi HDP üzerinden doğrudan siyaseti etkiliyor.

HDP, Öcalan’ı ve Kandil’i değil, onlar HDP’yi yönetiyor.

Bu nedenle de terör örgütüyle arasına mesafe koyamıyor, ondan bağımsız siyaset yapamıyor.

Referandumda da yürüteceği kampanya aynı bağımlılıkla olacaktır.

Diğer partiler açısından da dolaylı bir etki söz konusudur. Bu partiler de terör örgütü ve HDP karşısında alacakları tutum üzerinden etkileniyorlar.

Bu gerçekler karşısında referanduma gidilirken partiler açısından duruma bakalım.

AK Parti ve MHP, Anayasa değişikliğini Meclis’ten geçiren partiler olarak, referandumda birlikte davranacaklar. Çözüm sürecinin sonlanmasıyla birlikte iktidarın PKK ile silahlı mücadeleyi yoğunlaştırması ve HDP’ye karşı aldığı tutum ve kararlar, MHP’nin de öteden beri desteklediği politikalardır.

Oluşturdukları blokun önemli dayanaklarından biri de bu politikalardır. Bu ortak duruş referandum sürecinde de devam edecektir.

Konu CHP açısından daha hassastır...

Referandum kampanyasını yürütürken, “HDP ile aynı cephede” görüntüsü vermekten nasıl kaçınacağı önemli bir konudur. PKK’nın, DAEŞ’in, FETÖ’nün aynı zamanda Türkiye’ye yüklendiği, yıkmaya, parçalamaya çalıştığı, bu amaçla terörün tırmandığı bir ortamda, HDP’yle aynı çizgide görünmesi CHP açısından sorunlu bir tablo oluşturacaktır. Terörün siyasetteki bu doğal etkisine karşı CHP kurmaylarının, partilerini bu etkinin kapsama alanı dışında tutacak yöntemler üzerinde çalıştıkları yönünde haberler geliyor.

Bu da CHP yönetiminin “terör etkisi” konusunda aynı endişeyi taşıdıklarını gösteriyor.

Yazarın Tüm Yazıları