Paylaş
Özellikle 15 Temmuz kanlı darbe girişiminden sonra terör örgütlerinin Türkiye’de saldırıları arttı. Her türlü yöntemi kullanıyorlar. Reina’daki vahşi eylem bunun son örneği.
Türkiye, daha öncekilere göre belki de daha karanlık bir süreçten geçiyor. Bu bakımdan, Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun dün söylediği gibi milletçe her zamankinden daha uyanık olmalıyız; şiddeti, saldırıyı teşvik edenlerin oyununa gelmemeliyiz. Terör eylemlerini tartışırken, terörün amaçlarına hizmet etmemeli, alet olmamalıyız. Kamplaşmak, aynı görüşte olmayanları peşin hükümle suçlu ilan etmek, hedef göstermek yerine, teröre karşı ortak tepki vermeli, birlik, beraberlik içinde hareket etmeliyiz.
Terörün, demokratik-laik Türkiye Cumhuriyeti’nin ve milletin düşmanı olduğunu; insanları tahrik etmenin, şiddeti teşvik etmenin, kutuplaştırmayı keskinleştirmenin, ‘dahili ve harici bedhahların’ ekmeğine yağ sürmek olduğunu unutmamalıyız.
KILIÇDAROĞLU’NA SUİKAST İHBARI
CHP Lideri Kemal Kılaçdaroğlu’na yönelik suikast ihbarı, teröristlerin gözünün ne kadar döndüğünü, Türkiye’yi karıştırmak için her şeyi göze aldıklarını gösteriyor.
Başbakan Binali Yıldırım’ın, Kılıçdaroğlu’nu bilgilendirmesi ve kendisine bir zırhlı araç tahsis edilmesi, ihbarın ciddiyetini gösteriyor.
Devletin CHP Lideri Kılıçdaroğlu için bu önlemi alması isabetlidir ve onu çok iyi koruması görevidir. Keza Kılıçdaroğlu’nun da bu ihbarı ciddiye alması ve önlemlerini artırması ihmal edilmemesi gereken bir zorunluluktur.
Bu MHP Lideri Devlet Bahçeli için de diğer siyasi parti liderleri için de geçerlidir.
Türkiye’yi karıştırmak isteyenlerin liderleri de hedef aldığı anlaşılıyor. Sadece Kılıçdaroğlu değil, tüm liderlerin çok iyi korunması gerekir. Daha kısa bir süre önce, 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın canına kastedildiği, bulunduğu yere suikast timleri gönderildiği, Kılıçdaroğlu’na yakın zaman önce Artvin’e giderken suikast girişiminde bulunulduğu; Genelkurmay Başkanı ve komutanların derdest edildiği ve bunu en yakınlarındaki görevlilerin yaptığı gözden uzak tutulmamalıdır.
Terör tehdidi ve suikast ihbarları elbette liderleri faaliyetlerinden alıkoymamalıdır. Ancak tedbir almayı ihmal etmemeleri gerektiği de açıktır.
ECEVİT ÖRNEĞİ
Türkiye’de kaos yaratmak isteyenler, demokrasiyi hedef alanlar liderlere daha önce de suikast girişimlerinde bulunmuşlardır.
Rahmetli Bülent Ecevit’e her biri çok ciddi nitelikte 8 suikast girişiminde bulunulmuştur. 12 Mart 1971’den 12 Eylül 1980 öncesine kadar CHP lideri olarak Bülent Ecevit en çok saldırıya uğrayan lider olmuştur.
Ecevit’e, 1973’te Isparta’da, 1975’de Bolu-Gerede’de, yine 1975’te Elazığ’da, 1976’da ABD’de, 1977’de Tokat-Niksar’da, 1977’de Gümüşhane-Şiran’da, yine 1977’de İzmir-Çiğli Havaalanı’nda suikast girişimi yapılmıştır.
Keza 3 Haziran 1977 tarihinde CHP’nin İstanbul-Taksim mitinginde suikast girişiminde bulunulacağı dönemin Başbakanı Süleyman Demirel tarafından bildirilmiştir.
Liderlerin can güvenliği, demokrasinin de güvenliğidir.
Devlet ve liderler bu sorumlulukla önlem almalıdır; halkımız provokasyonlara karşı uyanık olmalı, tahriklere kapılmamalıdır.
Türkiye bu her yönden saldırı altında kaldığı karanlık dönemi de atlatacaktır.
Paylaş