Paylaş
Rakka nasıl kurtarılacak?
ABD’nin bir önceki Başkanı Obama, PYD-YPG ile kurtarmayı planlıyordu. Bu amaçla YPG’yi ciddi biçimde silahlandırdı. YPG karadan Rakka’ya yürüyecek, ABD ve koalisyon ülkeleri de hava desteği verecekti. Böylece Rakka kurtarılırken, ABD askerleri sahada olmayacak ve burunları kanamayacaktı.
ABD-PKK CEPHESİ
ABD Suriye’de taşeronu bulmuştu:
PKK-PYD-YPG...
PKK ve kontrolündeki PYD-YPG’nin Rakka’yı DAEŞ’ten kurtarma gibi bir amaçları var mı? Yok.
Bu operasyona gönüllü taşeron olmaları, ABD’den Kuzey Suriye’de siyasi ve askeri destek almayı sürdürmek ve federasyonu kurup, Şam’a kabul ettirmek. Bu amaçla ABD’nin yerine YPG’nin savaşması ve ABD askeri yerine YPG’lilerin ölmesi karşılığında Suriye’nin kuzeyinde egemenlik kurmak...
Garantisi var mı? Yok.
Bu aşamada bile ABD, kuzeyde
PKK-PYD-YPG kantonlarına ve bunların birleşmesine karşı olduğunu zaman zaman açıklamak zorunda kalıyor.
Olur da Rakka, karada YPG, havada ABD ile kurtarılırsa, sonrasında Washington’ın ne yapacağı belli değil. O da belli olsa, sadece ABD’nin desteklemesiyle böyle bir devletimsi yapının egemenlik sürdürmesinin garantisi de yok.
Peki ABD’nin hedefi nedir?
Esad’ı devirmek için yola çıkan ABD, yolun yarısına geldiğinde Rusya ile karşılaşınca bu hedefinden vazgeçti. Geriye DAEŞ’i yok etmek kaldı. Bu da ABD’ye özgü bir hedef değil.
ABD’nin yapabileceği Kuzey Suriye’ye askeri olarak yerleşmek olabilir. Bunun hedefinin ne olduğunu da izah etmekte zorlanır.
RUSYA-ESAD CEPHESİ
Suriye’de askeri ve siyasi gücüyle ABD’den daha etkili olan Rusya’nın ilk hedefi ise Esad’ı kendi kontrolünde ayakta tutup, Suriye’ye ve Akdeniz’e iyice yerleşmekti. Bunu büyük ölçüde sağladı. Esad’ın bundan sonra Rusya’ya rağmen ve İran’ı dikkate almadan hareket etmesi mümkün değil. Varlığı Rusya’nın ve İran’ın vereceği desteğe bağlı.
Rusya, Suriye’de hem deniz hem hava üslerini artırdı ve güçlendirdi. İran da askeri olarak dolaylı, örtülü biçimde sahada ve siyasi olarak Şam’da çok etkin konumda.
Rusya’nın artık Doğu Akdeniz’deki askeri varlığını sonlandıracağını ve Suriye’den çıkacağını beklemek hayaldir.
ABD’nin artık Rusya, Türkiye, İran gerçeğini görmeden ve işbirliğine yönelmeden sadece YPG’ye dayanarak Suriye’de kalıcı bir etkiye sahip olması zordur.
ABD’den destek yerine sürekli engelleme gören, Rusya ve İran’la yakınlaşıp sahaya giren Türkiye’nin de bekasına yönelik tehditler devam ederken sahadan çekilmesi mümkün değildir.
Washington, bu gerçek karşısında bile Türkiye ile değil YPG ile operasyona girişirse, Ankara’yı kaybetme sürecini hızlandırmaktan başka bir sonuç alamaz. Bu süreç, NATO ittifakını zayıflatmaya hatta dağıtmaya çalışan Rusya’nın elini güçlendirir.
ANKARA’NIN HEDEFİ
Kendilerine dönük bir ulusal tehdit söz konusu olmamasına rağmen, ABD’nin “Esad’ı devirip demokrasi getireceğim”, Rusya’nın “Esad çağırdı, koruyacağım” diye binlerce kilometre öteden gelip Suriye’yi parçalayıp paylaşma savaşına girmelerinin hiçbir ahlaki ve hukuki gerekçesi yoktur.
En uzun kara sınırına sahip olan ve bu sınırdan terör saldırılarına maruz kalan ve bir parçasının koparılması tehdidiyle karşılaşan tek ülke olarak Türkiye’nin müdahalesinin ise uluslararası hukukta yeri vardır. Suriye olayında ulusal güvenliği tehdit edilen tek ülke Türkiye’dir.
Bu nedenle Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesinin, Rusya ve ABD’nin sahip olmadığı geçerli gerekçeleri vardır.
Yürüttüğü askeri harekâtın (Fırat Kalkanı) DAEŞ’i sınırından uzaklaştırmak, PKK-PYD-YPG cephesinin koridoruna engel olmak hedefleri meşrudur. Bu iki hedef Türkiye’nin terör saldırılarından uzak tutulması ve Güneydoğu Bölgesi’nin koparılmasının önlenmesini sağlayacak hedeflerdir. Fırat Kalkanı’nın El Bab’ın büyük ölçüde kontrol edilmesiyle bu iki hedefe ulaştığı söylenebilir.
El Bab’dan ötesine bakıldığında ise Türkiye’nin ikinci aşamadaki hedefi Membiç’tir. Kuzeyde PKK’lı olmayan, onun hâkimiyetine girmeyen Kürt, Türkmen ve Arapları katlederek ve sürerek bölgeye hâkim olan PKK-PYD-YPG’nin yayılmasına engel olmak için Membiç’ten çekilmesini amaçlamaktadır.
Bu nedenle, El Bab’dan sonra Rakka hedefi, Türkiye açısından ikincildir.
Türkiye, koalisyonun, Rusya’nın ve Şam’ın hedefi DAEŞ’in yok edilmesiyle terörle uluslararası mücadelenin gereği olarak, devletlerarası bir işbirliği ile yapılacak operasyona katılacağını açıklamıştır. Buna rağmen ABD’nin, PKK’nın kolu olan PYD-YPG ile yürümekte ısrarı söz konusu olacaksa, Türkiye ulaştığı hedeflerindeki konumunu güçlendirmeyi tercih edecektir.
Hal böyle olduğu halde ABD’nin de YPG’yle yürürken, Türkiye’den kara veya hava desteği beklemesi boş bir bekleyiş olur.
Paylaş