Paylaş
Ecevit’i anma etkinlikleri içinde özel bir yere sahip olan ise Rahşan Ecevit-Bülent Ecevit Bilim, Kültür ve Sanat Vakfı’nın yaptırdığı bir çalışmaydı. SALT Araştırma, Bülent Ecevit’in 1.500’e yakın yazısını bir araya getirerek bir internet sitesi oluşturdu ve 10. ölüm yıldönümünde http://ecevityazilari.org/ adresinde kullanıma açtı. Bülent Ecevit’in, gazetecilik dönemindeki köşe yazıları, siyasette değişik vesilelerle yazdığı siyaset, kültür, sanat konularındaki yazılarına bu siteden ulaşabilirsiniz. Gazeteciler, bilim insanları, araştırmacılar, öğrenciler için olduğu kadar gelecek nesiller için de çok değerli bir kaynak oluşturan bu çalışmaya emeği geçen herkese teşekkür etmek gerekiyor.
BU BİZİM PARA MI?
İzlediğim törenlerde her yaştan katılımcının Bülent Ecevit’e duydukları özlem çok büyüktü. En çok vurgulanan yönlerinden biri dürüst ve mütevazı bir kişiliğe sahip olmasıydı. Orta yaş ve üzerindeki gençlere Ecevit’in bu iki yönünü vurgulayarak anlatıyorlardı.
Ecevit, gerçekten dürüst bir kişiliğe sahipti. Siyasete ‘Sayın’ hitabını getirmiş ve yerleştirmiş, herkese saygılı, kişisel çıkar diye bir kavram bilmeyen, siyasette doğrultu tutarlılığına çok önem veren ve oy hesabıyla bundan hiç sapmayan bir karakteri vardı.
Halkçıydı ve halk gibi yaşadı. Normal bir vatandaş hangi düzeyde yaşıyorsa, Ecevit’in yaşam tarzı da öyleydi. Bülent Bey de Rahşan Hanım da bu yaşam tarzlarını hiç bozmadılar; malda, mülkte, lükste hiç gözleri olmadı. Sahip olduklarını da siyaset için, yoksullar için harcadılar veya bağışladılar.
Ecevitlerin parayla hiç işleri olmadı. O kadar ki, Bülent Ecevit paraları tanımazdı bile. Bir miting yolculuğunda, bir Anadolu kasabasında vatandaşlar davul-zurnayla otobüsünün önünü kesmişlerdi. Bülent Ecevit, otobüsten inip çok kısa bir konuşma yaptı. Bu arada kendisine davulcuya gelenek gereği para vermesi gerektiği söylendi. O da Rahşan Hanım’a seslenerek para istedi. Rahşan Hanım da o zaman piyasaya yeni çıkmış birkaç 20 lira gönderdi. Ecevit, yeni paraları elinde evirip çevirdikten sonra, biz gazetecilere sormuştu, bu bizim para mı diye...
Paradan o kadar uzak biriydi...
LAİKLİK VE PİLOTLAR
Bülent Ecevit’in demokratik sol öğretisi elbette bir köşe yazısına sığmaz.
Ancak içinden geçtiğimiz sorunlu süreç Ecevit’in öngörü ve uyarılarını anımsatmayı gerektiriyor.
Birincisi, ‘inançlara saygılı laiklik’ anlayışı ve ‘laiklik ilkesi’ne verdiği önemdir.
Ecevit bir söyleşimizde laikliği şöyle tarif etmişti:
“Laiklik Türkiye’nin ‘Aşil Topuğu’dur. Oradan vurulursa dağılır.”
Ve bir diğerinde de Demokratik Sol Parti’nin temel ilkelerinden biri olarak “İhtiyacımız olan inançlara saygılı bir laikliktir, laiklik dinsizlik demek değildir” değerlendirmesini yapmıştı.
15 Temmuz’da yaşadığımız kanlı darbe girişimi Ecevit’in ne kadar uzgörülü bir lider olduğunu bir kez daha gösterdi.
Laik devlete karşı yapılan bir saldırının doğrudan Cumhuriyet’i ortadan kaldırmaya yönelik bir saldırı olduğu ortaya çıktı.
Laik temelli bilimsel eğitimin önemi FETÖ’den gözaltına alınan Türk Hava Kuvvetleri pilotlarının itiraflarıyla bir kez daha anlaşıldı. Daha ortaokul öğrencisiyken, nasıl beyinlerinin yıkandığını, nasıl robot haline getirildiklerini tek tek anlattılar. Böyle bir süreç sonucunda nasıl kanlı bir darbe girişimine kalkıştıklarına hep birlikte tanık olduk. FETÖ’nün sivil eğitim kurumlarında olduğu gibi, emniyette, yargıda, mülki idarede, TSK’da, harp okullarında ve askeri liselerde nasıl örgütlendiği ve Türkiye’yi nasıl uçurumun kenarına getirdiğini gördük.
YUGOSLAVYA UYARISI
Bülent Ecevit’in anımsanması gereken bir uyarısı da Yugoslavya örneğidir. Ecevit, 1980’lerin sonundan ve 1990’ların başından itibaren Türkiye’yi PKK terörü, etnik ve mezhepsel politikalar, Irak ve Ortadoğu ülkelerindeki gelişmeler konusunda hep uyardı. PKK terörünün Türkiye’yi bölmeyi hedeflediğini, buna dayalı etnik siyasetin, mezhep siyasetinin, kutuplaşmanın, Irak’ın bölünmesinin en fazla Türkiye’yi etkileyeceğini hep söyledi. Bu tür politikaların ve gelişmelerin Türkiye’yi Balkanlaştıracağına, Yugoslavya gibi dağıtacağına hep dikkat çekti.
Türkiye şimdi birçok yönden bu temelli saldırılar altında.
İçinden geçtiğimiz sürecin baş gösteren riskleri, Ecevit’in öngörülerinde ve uyarılarında haklı olduğunu gösteriyor.
Paylaş