Paylaş
Önceleri –modern kilim- tabiriyle açıkladığımız kilimlerini bugün kendisi –artkilim- tabiriyle anlatıyor. Bir görenin aklında hemen yer edinen, kilim deyince canlandırdığınız klasik imajı yerle bir eden bu sanat eserlerinin hayranlarındanım. Balpınar ustayı daha iyi tanımanızı istedim, o yüzden sizi kendi sözcükleriyle baş başa bırakıyorum.
‘Artkilim’ üzerine…
Çoğunlukla renkli yün iplerle desenlerin oluşturulduğu dokumalara ‘kilim’ denir. Ama benim çalışmalarımın geleneksel Anadolu kilimleri ile dokuma tekniği dışında hiç bir benzerliği yok. Kilim motifleri asırlar boyunca anneden kıza motif motif aktarılırken zaman içinde çok ufak değişikliklerle olgun bir hale gelirler, onlar üzerinde fazla değişiklik yapamazsınız. Zaman içinde bir dere içinde ya da sahilde yuvarlanıp şekillenmiş taşlar gibi onlar üzerinde oynarsanız bozarsınız. Ben bir sanatçı olarak kilim dokuma tekniğini kullanmış olmama rağmen tamamen yeni bir tekstil ‘dokuma’ sanatı ürünü ortaya çıkartmaya çalışıyorum.
Nasıl başladı?
1986 yılında Vakıflar Halı Kilim Müzesi’ndeki görevimden erken emekli oldum ve kendime ait desenlerimin kilim tekniği ile dokutulmasını denemeye başladım. Yaşamda yaptığımız işlerde de bir ‘evrim’ süreci vardır. Çalışmalarım sırasında bana bu dokumaları yapan Fatma hanım ile birlikte birbirimizin fikirlerini paylaşarak evrildik, bugüne geldik. İlk başlarda pek çok parça bozulup çöpe gitti.
Bodrum’da yaşamaya ve üretmeye dair…
10 yıl önce İstanbul’daki trafik ve kargaşadan kaçıp Bodrum’a yerleştim. Bodrum’da yaşamama rağmen çalışmalarıma ve aktivitelerime kesintisiz devam edebiliyorum. Bodrum İstanbul arası uçakla 1 saat, havaalanı transferlerini katarsanız ve yoğun trafik olursa maksimum 4-5 saat... İstanbul’da Göztepe’den Taksim’e de aynı zamanda gidilebiliyor. Yani Bodrum’da olmak İstanbul ile ilişkileri fazla etkilemiyor. Ama yaz aylarında Bodrum da İstanbul’a benzemeye başladı.
Hangi koleksiyonlarda var?
Bu isimler arasında Prada moda markasının sahibi Miuccia Prada, eski Amerika Başkan Yardımcısı Al Gore, film yönetmenleri Bob Rafelson, Larry Sanitzky, New York’lu sanat koleksiyoneri Bernard Chappard var. Türkiye’den de Ayfer Soyak Şengir ve Nazire Dedeman Çağatay ve Yunus Büyükkuşoğlu’nu sayabilirim. Aramco petrolleri Dharan’daki merkez binasında ve Washington’daki Worldbank ’Dünya Bankası’ duvarlarında büyük ölçekli çalışmalarım sergilenmeye devam etmektedir. Milano’da Galleria Nilufar’da erken devir parçalarım bulunuyor, zaman zaman onlarla uluslarası fuarlara katılıyorlar. Türkiye’den de Koleksiyon için Faruk Malhan üç desenimi alıp halı olarak üretmiş idi.
Geçen yıl Kasım ayında İstanbul’da Nişantaşı’ndaki Kare Sanat galerisinde son çalışmalarımı sergiledim ve Uluslararası Sanat Fuarı’nda da aynı galeri tarafından değişimli olarak 3 eserim sergilendi. Bodrum’da da 2 yıl önce Yalıkavak Marina’daki Mine Sanat Galerisi’nde bir sergi açmıştım. Daha önce de gene İstanbul’da Çırağan Sarayı, Ekavart Galeri, 44A’da ve Milli Reasürans galerisinde kişisel sergilerim olmuştu. Yurt dışında ise Karakas, Milano, Stokholm’dakilere ek olarak Bodrum’a geldikten sonra Tokyo, Lubliana, Bahreyn, Moskova’da kişisel sergilerim açıldı. Yani Bodrum’da olmak dünya ile ile ilişkilerinizin kesilmesi demek değil. Ayrıca Bodrum’da iki yıl önce Yalıkavak Marina’daki Mine Sanat Galerisi’ndeki sergim ve bu yıl sanat koleksiyonu ile tanınan Casa dell‘Arte’de geçtiğimiz günlerde biten sergimden de bahsetmek lazım.
Çalışma disiplini üzerine...
Bodrum’da yaşamama rağmen web sitem ve instagram sayfam ile de dünya ile ilişkilerim devam ediyor. Dijital dünyayı severek, devamlı ‘öğrenerek’ takip ediyor ve uyguluyorum. İnstagram sürekli bir galeri gibi. Dünyanın her yanından beklenmedik kişilerden yüzlerce beğeni ve yorumlar alıyorsunuz. Aynı zamanda yaz aylarında da 70 yaşını geçmiş olmama rağmen her gün en az 1 kilometre yüzüyorum ve eve dönüp çalışıyorum. Kışın da yürüme gruplarına katılıyor ve haftada 2 defa yoga yapmaya gidiyorum. Yani yaşam devam ediyor, trafikte stres ve zaman kaybı da yaşamadığım için daha verimli ve yaratıcı olabiliyorum.
Son dönem çalışmaları
Son yıllarda kilim dokuma tekniğinin sınırlamalarını daha da abartarak çok az ve yalın çizgilerle iki boyutlu kilim dokuması üzerinde başka boyutların varlığını da göstermeye çalışıyorum. Yeni bir dokuma–daha doğrusu dokumama- tekniği ile arka planı dokumadan bırakarak boşlukta yer alan formlar ile çok daha güçlü derinlik görüntüsü verebildim. Ayrıca bazılarını tuval gibi çerçeveye monte edebildik. Böylece çalışmalarımın duvara da asılması kolaylaşmış oldu. Son sergimin adıydı da ‘Olası Doku-n-malar..
Eserlerinin yola çıkış noktası
İnsanın kendi yarattığı dünya çok karmaşık. Evrende ise bizim zaman algılamamıza göre bir düzenlilik görülüyor. Bugünün sanatçıları dünya üzerindeki bu kaosun içinden birşeyleri yansıtabilmeye çalışıyorlar. Ben ise bu karmaşadan kaçıp, daha düzenli görünen makro evrendeki galaksi ve gezegenlerin ya da mikro evrendeki parçacıkların devinimlerinin oluşturduğu uzamları ima eden görüntüler yakalamaya çalışıyorum. Bazen kendi bedenimiz içinde sıkışıp kalmış olma duygusu, varlığın anlamını bilemediğimiz, evrenin boyutlarını bile algılayamadığımız için olabilir. Gözlerimizin içindeki iki çukurdan dışarıya bakıp hep –olağan- 3 boyutlu şeyler görmekten bıkıyoruz belki de. Herşeyin gördüğümüz, daha doğrusu beynimiz ile algıladığımız kadar olmasından bunalıyoruz. Evreni ve varsa başka çizgilerle 2 boyutlu düzlemler üzerinde başka boyutların varlığını ima etmeye çalışıyorum. Yıllar önce özellikle Amerika’da başta Frank Stella olmak üzere pek çok sanatçı dört köşe tuval yerine değişik şekillerde çerçeveler yapmaya başlamışlardı. Ben de kilim dokuması ile kolaylıkla değişik şekilde tuvaller uygulayabiliyorum.
Bizde dokuma sanatı
Tekstil ‘dokuma’ sanatının ilk defa Türkiyede ortaya çıktığını çok az kimse bilir, hem de 12 bin yıl önce! Güneydoğu Anadolu’da Çayönü ve Körtiktepe’deki arkeolojik buluntulara göre Türkiye dokuma sanatının dünyada ilk defa ortaya çıkıp geliştiği bir bölge olmasına, özellikle kendine has dokuma türleri olan halı ve kilimin de en önemli merkezi sayılmasına rağmen, çağdaş dokuma sanatlarına yeni yeni ilgi gösterilmeye başlanmıştır. Ben halı ve kilimlerle döşenmiş evlerde doğup yetiştirildiğimiz için dokuma sanatlarına pek ilgi gösterilmiyor diye düşünüyorum.
Bazı üniversitelerin geleneksel sanatlar bölümlerinde halı ve kilim konusunda dersler veriliyor. Bu noktada 9 Eylül Üniversitesi’nden Fırat Neziroğlu’nu anmadan geçemeyeceğim. Dokuma sanatının Türkiye’deki en önde gelen isimlerindendir ve yenileri de gelmektedir.
Geleneksel sanat dallarının modernleştirilmesi için önemli çalışmalar yapan Koleksiyon firmasının yaratıcı ve çalışkan sahibi Faruk Malhan Bodrum Yalıkavak’ta kurduğu Tasarım Vakfı’nın Bodrum Yalıkavak’taki merkezinde geçen yıl kumaş dokuma, takı, seramik, mozaik cam… gibi değişik konuların el sanatları atölyeleri ile kurslar düzenlenmekte idi. Ben de geçen yaz bir hafta çağdaş kilim konusunda verdiğim dersler sırasında gençlerin bu konuda ne kadar istekli ve yaratıcı olduklarını gördüm.
Paylaş