Paylaş
Ve bu sırada bir evi ziyaret ediyor.
Apartmanda koskocaman afişler asılmış.
Cumhurbaşkanı Erdoğan... Türk Bayrağı ve AK Parti bayrağı...
Ziyaret bitiyor.
Başbakan tam apartmandan çıkacakken yandaki evin balkonundan bir ses duyuluyor:
“Sayın Başbakan bize de gelseniz ya...”
Cümle tam böyle midir bilmiyorum.
Ama yan evin balkonundan gelen ses...
“Biz de buradayız” diyor.
Başbakan o yan apartmandan gelen sese doğru dönüyor.
Apartmanın cephesinde koskocaman bir afiş:
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz.”
Binali Bey, o an “Tamam” diyor.
Ve çıkıyor eve.
Evin sahibi Yalçın Kaya’yı ziyaret ediyor.
Ve elbette sohbet başlıyor.
İşte mesele bu sohbettir. Yani bizim kültürümüzdeki ’kabul’dür...
Aslında Yalçın Kaya’nın evinden gelen bu çağrı, bu sesleniş...
Bu ülkeyi, bu ülkenin kurucusu üzerinden bölmek isteyenlere karşı muhteşem bir fırsat yarattı...
Ve elbette Binali Bey...
Gitti o eve Yalçın Kaya’yla sohbet etti.
Sonuçta ne oldu?
Bu ülkeyi bölmek isteyenler çatladı.
Arkadaşlar...
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, gidip Mustafa Kemal Atatürk’ün hatırası için Anıtkabir’de deftere ne yazıyor?
“Milletle birlikte Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyine taşıyoruz” demiyor mu?
Bunca hizmet... Bunca mücadele... Bunca yatırım... Bunca özveri ve alın teri ne için?
Afrin ne için...
Bu coğrafyayı hendeklerle bölmek isteyenlere karşı daha ne olsun?
Yıllarca Türkiye’yi bir ‘eyalet’ gibi algılamak isteyenlere karşı...
“Bir dakika arkadaşlar. Bu millet dirildi Kurtuluş Savaşı günlerinde... Öyle vur ensesine al ekmeğini dönemi bitti” diyen Erdoğan’ın, dünyaya bağımsızlık dersi vermiş olan Mustafa Kemal’le ne meselesi olur ki...
Yok zaten.
Ama yıllarca, Atatürk’ün adının üzerinden tembelliğe teslim olup, borç içinde, ezik, zavallı bir Türkiye’yi millete yutturanlar da bunu anlıyor artık.
Şimdi tek mesele şu...
Mustafa Kemal’i bir siyasi partinin rozeti haline getirmek isteyen bir tembellik var.
Bunun oyunlarına düşmemek lazım.
TBMM’ye girerken üzerinde “Mustafa Kemal’in askeriyiz” yazan gömleği çıkartanlar aslında bu tembelliğin oyununa düşmez mi?
Binali Bey’in bu ziyareti, işte bu oyunu tezgâhlayanlara karşı gerçek bir memleket evladının cevabıdır.
Helal olsun...
Bu arada şunu da söylemeliyim ki...
TBMM Başkanı İsmail Kahraman’la bir kaç ay önce karşılaşmıştık.
Eski kuşak bir ‘eski tüfek’tir...
Esprilidir. Keskin olduğu kadar gülümser.
Duygusaldır...
O toplantıda gördüm ki esprisi daha da artmış. Bolca gülmüştük.
Eminim ki...
Üzerinde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” yazan gömleği çıkartılmış, çıplak vücuda giyilmiş bir montla TBMM’ye alınan kişinin görüntüsü onu da rahatsız etmiştir.
İzmir’e dönersem...
Binali Bey her zamanki gibi...
Bu ülkede farklı düşüncede olanların demokrasi ve hukuk çerçevesinde bir arada yaşayabileceğini bir kez daha göstermiştir.
Tabii kalbinden bakabilen ve anlayana...
Paylaş