Paylaş
“Yatırım, eğitimli insan ve liyakat.”
Yani, iş başvurularında...
“Sayın bakanım, falanca il başkanımın tavsiyesiyle geldik...”
Yani...
“Partili kadrolar...”
Yani...
Devleti partiye göre yönetme zihniyeti.
Bu yüzden toplumsal tercihlerle bireysel tercihler hiç örtüşmedi.
Menfaat çoğu zaman ön plana geçti.
Milletvekili demek, kendisine oy verenlerin iş takipçisi gibi algılanırdı.
Bu nedenle siyasi partiler futbol kulübü gibi “taraftar” çemberine sıkışıp kaldı.
Toplumun tamamına yayılamadı.
Bu sıkıntıyı Özal’la defalarca konuşmuştuk.
Rahmetli Adnan Kahveci bu meseleyi aşmak için onlarca kez proje hazırlamıştı.
En sonunda başkanlık sistemini tartışmaya açtı Özal.
“Başkanlık” dediğinde inanılmaz bir tutuculukla karşılaştı.
Bugün geleceğe kim karşı çıkıyorsa...
O zaman da Özal’ın hayallerine karşı çıkıyordu.
Hatırlıyorum...
İzmir’de bir grup gazeteci, Efes Oteli’nde gece yarısına kadar konuşmuştuk.
Kahveci bir anayasa bile kurgulamıştı.
Geldik mi bugüne.
Dün çok önemli bir açıklama vardı... Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan şöyle diyordu:
“Bakanlarımız artık eskisi gibi olmayacak. Şimdi artık partili olmayan bakanlarımızla bir kabine oluşturuyoruz. Ve bu arkadaşlarımız bundan önce olduğu gibi de köşeye sıkıştırılmak suretiyle, şuraya şu olsun buraya bu olsun mantığıyla hareket etmeyecek. Kimse kalkıp da şunu diyemeyecek, kadrolaşmaydı şuydu buydu bunu diyemeyecek. En azından bakan, olaylara bakarken daha objektif bakma imkânı getirecek. Bu tür zanların altında da kalmayacak. Tabii bütün bunlarda aranan ne olacak?
Ehliyet olacak, liyakat olacak.”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yeni sistemin belki de en önemli açıklamasını yaptı.
Üstelik bir paragrafta özetledi.
Belki de iki kelimede..
‘EHLİYET VE LİYAKAT’
Özal’ın hayali...
Benim de her fırsatta desteklediğim anlayışın anahtar kelimeleri işte budur.
Yıllardır, bakanların makam odalarının önünde. Özel kalemlerinin kulağında...
Bakanlık koridorlarında bekleyen milletvekilleri.
Belki bir süre daha olur.
Ama belli ki Cumhurbaşkanı Erdoğan artık bu devri bitiriyor.
Bu bir devrimdir.
İşte o nedenle, “Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu söz” dedim.
Ehliyet ve liyakat...
Umarım sulandırmak isteyenlere izin verilmez.
Kraldan çok kralcılara izin verilmez.
Umarım...
Çoksesli.
Ama doğru sesli.
Benden misin değil misin demeyen...
Kamplaşmayı ve nefreti değil, geleceği kucaklayan...
İki dudağın arasında değil.
Gönüllerin arasında...
Şeffaf bir Türkiye başlar..
Hayırlı olsun!
Paylaş