Paylaş
- Bayrama nasıl giriyoruz. Haberler nasıl?
“En önemlisi Rusya açıldı. Bu da Antalya merkezli çok önemli bir gelişme. Ağustosun 10’undan sonra charter uçuşlar da başlayacak. Böylece oteller açılıyor. Yükselişe geçeceğiz.”
- Peki Avrupa?
“İngiltere uçuşları açtı. Gelişler var. Ancak Almanya’dan henüz ses yok. İspanya’da salgın oranı yükselince turizm sıkıntıya girdi.”
- Bu sene bizde de kayıp var elbette. Önümüzdeki sezon nasıl görünüyor?
“Türkiyesiz turizm olmayacağını dünya biliyor. Avrupa biliyor. Rusya, Ukrayna çok büyük potansiyel. Özellikle sertifikasyon çalışmamız dünyada ses getirdi. Bunu devam ettireceğiz.”
SEZON HAREKETLENİYOR
Bakan Ersoy otellerde pandemi konusunda muazzam bir denetleme olduğunu da anlatıyor:
“Şu anda turistik bölgelerde, konaklama alanlarında pandemiye karşı önlemleri denetlemek için muazzam bir mücadele yürütüyoruz. Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, belediyeler ve biz denetleme yapıyoruz. Konaklama tesisleri çok özen gösteriyor. Umarım kayıp ayları ağustosla birlikte büyük oranda telafi edeceğiz.”
BİRKAÇ BAYRAM GÖZLEMİ
Konu turizm olunca, bir süredir yine bana gelen şikâyetleri yazmadan olmaz...
Gerçi ben yazmaktan yorulmuyorum ama...
Denizleri kirletenler, kıyıları işgal edenler, tarihi eserleri hoyratça kullananlar da yorulmuyor.
Gözlemlerimi maddeler halinde sıralarsam:
1) Dünyada eşi benzeri olmayan Datça Knidos’ta hâlâ o tarihe anlamını verecek bir çalışma yok. Adam geliyor, o tarihi sütunlara, deniz altındaki tarihi kalıntılara doğru demir atıyor. Karışan, görüşen yok...
2) Göcek’teki koylarda tonoz sistemi zayıf olduğu için koca koca motoryatlar yüzlerce kiloluk çapalarını deniz dibine bırakıp zincir döşüyorlar. Böylece deniz dibindeki hayat bitiyor. Deniz dibi çölleşiyor. Guletin birisi gelip bu coğrafyanın en önemli tarihi kalıntılarından birisi olan Hamam’ın sütunlarına halat bağlayabiliyor.
3) Fethiye-Kaş-Kekova’da guletler, günübirlik yolcu tekneleri için tonoz sistemi olmadığı için o denizler de tükeniyor.
4) Ve elbette kıyılardaki kaçak yapılaşma devam ediyor.
KÜLTÜR, TURİZM, POLİS
Evet arkadaşlar, denizlerimiz ve denizcilik üzerine yazdığım için bana bu bilgileri, şikâyetleri gönderiyorsunuz.
Ben de fırsat buldukça yazıyorum.
Ama dikkat ediyorum, ne yazık ki Sahil Güvenlik bu denetimlere yetişemiyor. Belediyenin zaten bir yetkisi yok. Jandarma yolu olmayan koylara yetişemiyor.
Bu nedenle soruyorum:
Kıyılarımızdaki bu cennet koyları, körfezleri ve dünyada eşi benzeri olmayan tarihi kalıntıları korumak için yeni bir teşkilatlanma olabilir mi?
Bu büyük zenginliğin, hazinenin daha iyi korunması için ne yapılmalı?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tarım Orman Bakanlığı, Turizm Bakanlığı ayrı ayrı elinden geleni yapıyor.
Bu çalışmalara ben de şahit oluyorum.
Ama yetiyor mu?
Gelecek kuşaklarımız için, Türkiye için, denizlerimiz, sahillerimiz için, ormanlarımız için bu konuya çok ciddi bir şekilde kafa yormalıyız.
Soru şu:
Denizlerimiz için ayrı ve güçlü bir denetim organizasyonu geliştirilemez mi?
Deniz ticaretinden tarihine, turizmine ve balıkçılığına kadar milyarlarca dolarlık bu potansiyel için ne yapmalı?
Cevaplarınız varsa elbette beklerim.
Bu sene birbirimizi göremeden, el öpemeden, sarılamadan bir bayram yaşıyoruz.
Ama ben herkese kalbimden sarılarak bayramınızı kutluyorum...
Sağlıkla kalın...
Paylaş