Paylaş
DAEŞ’le mücadele bitince yani.
Peki buna inanmak mümkün mü?
Önce şu soru var:
DAEŞ’le mücadelenin bittiğini nasıl anlayacağız? Yani yer yer çatışmalar, suikastlar, sabotajlar mutlaka sürecek. Bu durumda silahlar toplanacak mı?
Washington YPG’ye şöyle mi demiş olacak?
“Sen şimdi DAEŞ’le savaş. Benim için öl. Ben sonra senden bu silahları alırım...”
Burada ya YPG’ye ‘aptal muamelesi’ yapılıyor...
Ya da bize ‘saf’ muamelesi.
Ama gerçek şu ki:
Silahlara veda masalına inanacak kadar...
Ne terörist YPG-PKK aptal ne de biz safız...
Adam o kadar silahı almış, o kadar savaşmış, öyle kolay bırakır mı?
Bırakırsa hangi şartlarda bırakır? Ne kadarını bırakır? Kayıp dedikleri ne olacak? Savaşmış bir insan kendisini silahsız bırakır mı?
Hatırlayın, Körfez Savaşı öncesinde Barzani’nin statüsü neydi?
Aşiret reisi...
Ama Körfez Savaşı’nda 10 bin Peşmerge alındı ve Saddam’a karşı eğitildi. Binlerce silah dağıtıldı.
Peki zaman içinde Barzani ne oldu?
Bölgesel yönetim başkanı. Erbil bir başkente dönüştü. Hatta ihaleler açıldı. Yollar, havaalanları, üniversiteler kuruldu.
Adı ‘Bölgesel Yönetim’di ama sonuçta bir başbakan gibi muamele gördü.
Barzani şimdi bağımsızlık için pazarlık yapıyor.
Rahmetli annemin bir lafı vardı:
“Oğlum, zamanla koruk bile üzüm olur...”
İşte ABD’nin yaptığı budur.
Korukları üzüm yapmak.
Bunları yazarken ABD’ye ve Rusya’ya sitem etmiyorum.
Adam menfaatine bakıyor. Tarih de zaten bu menfaat mücadelesiyle doludur.
Çünkü devletler arasında aşk ilişkisi yoktur.
Yalnızca menfaat ilişkisi vardır.
Rusya Esad’ı sevdiğinden mi destekliyor?
100 yıldır beklediği fırsat nihayet ayağına geldi. Akdeniz’de süresiz olarak aldığı askeri limanlar ve havaalanları için destekliyor.
ABD de Bağdat yönetimini bu nedenle tutuyor.
Gelelim bize...
Biz de elbette kendi menfaatimize ve bekamıza bakacağız. Türkiye’nin menfaati bölgede istikrardır.
Çünkü önce demokrasi ve barış, sonra Türkiye üzerindeki enerji hatları, ipek yolu, hava hatları, boru hatları istikrar ister.
Başbakan Binali Yıldırım çok önemli bir tespit yaptı:
“Savaşlar devletler arasında olur. Bizim kararımız belli. Referandum yanlıştır.”
Başbakan Yıldırım sert değil, çözüm arayan bir üslupta cevap verdi gazetecilere.
Tıpkı dün Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’ndan aktardığım ‘kucaklayıcı üslup’ gibi.
Türkiye, güneyindeki bu oluşumlarda yöre halklarına karşı ‘kardeşçe’, teröre ve birtakım ayak oyunlarına karşı ‘kararlı’ olmalıdır.
Herkese mutlu bayramlar...
Paylaş