Paylaş
Lazkiye açıklarında...
Rus denizaltılarından atılan füzelerin yükselişi...
Ardından Rakka’nın altındaki Deyrizor şehrine yönelişi...
Ve oradaki DAEŞ hedeflerinin büyük bir patlamayla imha edilişi.
Ruslar, videosunu da yayınlıyor...
Füzeler, Suriye’nin Lazkiye Deniz üssü yakınlarından atılıyor.
Yani Doğu Akdeniz’den...
500 kilometre uzaktaki DAEŞ hedeflerine... Ve elbette bu bir “tam isabet” mesajıdır.
Haberde detay da var.
“Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü Tümgeneral İgor Konaşenkov, Rusya’nın Karadeniz filosunda bulunan Veliky Novgorod ve Kolpino denizaltılarından fırlatılan on adet ‘Kalibr’ tipi güdümlü füzesiyle Deyrizor şehri yakınlarındaki DAEŞ hedeflerinin vurulduğunu açıkladı.”
Şimdi gelelim soruya:
- Bugüne kadar benzeri görüntüleri paylaşmayan Rusya, neden böyle bir açıklama yapma gereği duydu?
- Füzelerin sırrı neydi?
Birkaç cevap var:
1) Artık Rusya, ABD’yi de geçerek Suriye sorununda en
etkili askeri güç olduğunu göstermek istemiştir.
2) Rusya, bu füzelerle Akdeniz’de askeri deniz üssü oluşturduğunu en resmi şekilde duyurmuş, hatta Doğu Akdeniz’de bir karakol görevi başlattığını dünyaya görüntülü olarak ilan etmiştir.
3) Ve elbette Kalibr füzeleri de ilgili ülkelere açıktan pazarlanmıştır.
YENİ DÖNEM
Bu füzeler, NATO’nun bölgedeki konumunu da sorgulatacaktır.
Şurası açık ki...
Bu bölgedeki sorunlarda, öncelik artık yalnızca NATO’da değil, Türkiye, Rusya ve İran üçlüsü de etkin bir güç haline gelmiştir.
Üstelik, ABD’nin İsrail’le birlikte bölgede bir “Kürt koridoru” planladığına yönelik iddialar bu gelişmeyi tetiklemiştir.
Rusya’nın Doğu Akdeniz’den attığı füzelerin anlamı bu açıdan çok büyüktür.
Doğu Akdeniz’de artık yeni dengeler vardır. Tarih boyunca “sıcak denizler” dediği Akdeniz’e inmek isteyen Rusya, “süresiz bir anlaşmayla” yerleştiği Suriye deniz üssündedir.
Ve sıcak denizlerdeki ilk füzesini ateşlemiştir.
Rus füzeleri bu açıdan bakınca, Akdeniz’de dengelerin değiştiğinin belgesidir.
HEMŞİRE Mİ SUÇLU YOKSA DOKTOR MU
BAKALIM bu olayda siz nasıl bir yargı vereceksiniz?
Olay, Zonguldak’ın Çaycuma Devlet Hastanesi’nde geçiyor.
13 yaşındaki Buse’ye doğuştan kalp ritim bozukluğu teşhisi konmuştur.
Bir gece sabaha karşı Buse aniden ateşlenir.
Baba Yılmaz Demirçakmak, kızının ritim bozukluğunu bildiği için derhal Çaycuma Devlet Hastanesi Acil Servisi’ne gider.
Yılmaz Bey aracı park ederken, eşi Satı Hanım kızını acile götürür.
O sırada hemşire N.A. bekleme salonuna gelir ve ne olduğunu sorar.
Annenin durumu anlatmasından sonra hemşire N.A., Buse’ye ağrı kesici bir iğne yapar.
Ardından Satı Hanım ve Buse acilden çıkar.
Ancak anne, doktorun kızlarını görmediğini ve hemşirenin bir iğne yaptığını eşi Yılmaz Bey’e söyler.
Yılmaz Bey öfkeyle acile girer ve “Doktor nerede” diye bağırır.
Doktor o sırada dinlenme odasındadır.
Doktor da çıkıp Yılmaz Bey’e bağımaya başlar.
Ve olay sonunda karakolluk olur. Soruşturma sonunda hemşire açığa alınır. Kusuru nedeniyle 5 ay hapis cezasına çarptırılır. Ancak iyi hali nedeniyle ceza ertelenir.
Yılmaz Bey ve Satı Hanım olayı BİMER’e yazar ve şöyle sorar:
“Bu olayda hemşire suçlu bulundu. Peki doktorun suçu yok mu? Kaymakam doktor için soruşturma izni vermedi. Çocuğumuza bir şey olsaydı... Ankara’daki hastanede doktorlar bu olaya inanamadılar. Kızımı 5 gün gözetim altında tuttular.”
Evet olay bu...
Sizce kim suçlu?
Tabii şunu da sormak gerekiyor:
- Acaba doktor içeride dinlenirken, hemşire bu şekilde kaç hastaya müdahale etmiştir?
- Anadolu’da benzeri olaylar yaşanıyor mudur?
Ne dersiniz?
Paylaş