O sirenler çalıyor, çünkü... Parçalamadan bırakmayacaklar

Yırtıcılar üşüşmüş, her biri bir parça kopartıyor...

Suriye halkının durumu budur...

Şam’da çalan sirenler aslında Suriye için değil, bütün bölge için çalıyor.

Belli ki Suriye’den birkaç devlet çıkartmak için plan yapılmış.

Belli ki;

Trump’ın ABD’nin İsrail elçiliğini Kudüs’e taşıması öyle duygusal bir olay değildir...

Trump’ın damadı ile danışman McGurk’un yıllardır yaptığı temasları, kurdukları bağlantıları artık herkes biliyor.

Suriye’nin kuzeyinden Irak’ın kuzeyine bir kukla devletin kurulması ABD ve İsrail’in işine geliyor.

İran tehdidine karşı ciddi bir kalkan oluyor...

Bugün İsrail’in Suriye’yi bombalamaya başlaması bu planın bir parçasıdır.

Trump’ın gezisinden sonra Suudi Arabistan’ın İsrail’e yeşil ışık yakan bir politikaya geçmesi rastlantı değildir. Suudi Arabistan ve İran krizinin yükselmesi boşuna değildir.

İşte İran’ın insansız hava aracını İsrail düşürdü...

Soru:

- İran’ın insansız hava aracı orada ne arıyordu?

Cevap:

- İran bu coğrafyada hiçbir zaman rahat durmadı ki... Durmuyor... Irak’ta, Suriye’de yönetimi ele geçirmek için elinden geleni yaptı, yapıyor...

Suriye de hava sahasına giren İsrail uçağını düşürdü.

Yine aynı soru:

- İsrail uçağının orada ne işi vardı?

- İsrail de hiç rahat durmuyor ki...

Rusya da bunun farkında.

Ama Rusya ABD’yi rakip gördüğü için İran’a göz kırpıyor...

Bize gelince...

Türkiye, sınırının dibinde kurulması planlanan bir “kukla devlet”e karşı savaşıyor.

Esad rejimi çökmüş durumda. Dağıldı dağılacak derken...

Rus Çarı Deli (Büyük) Petro’nun bile hayal edemeyeceği bir şey oldu...

Esad, Doğu Akdeniz’de Rusya’ya süresiz bir anlaşmayla iki üs verdi...

Süresiz olduğu için bunun adı artık üs değil, toprak vermek oldu...

Böylece Rusya sıcak denizlere resmen indi.

Rusya sıcak denizler karşılığında Esad’ı kanatlarının altına aldı. Bu da aslında bir “oksijen çadırı”dır... Koma halindeki Esad’ı Rusya makineye bağladı.

Türkiye Esad’ın gitmesini isterken, bu defa YPG/PKK üzerinden bir terör devleti tehdidiyle karşı karşıya kaldı.

Mecburen önceliği, terör tehdidiyle mücadeleye verdi.

Fırat Kalkanı ve Afrin budur...

Şimdi Türkiye’ye karşı başka bir kara propaganda başladı:

“Aman Afrin’e girme. Aman sivillere dikkat...”

Türkiye sanki Afrin’e işgal için giriyor.

Türkiye sanki sivillere dikkat etmeyecek kadar pervasız bir ülke...

3 milyon Suriyeliyi topraklarında barındıran bir Türkiye’ye bu hatırlatmanın yapılması gerçekten ayıptır. Kötü niyetlidir...

Ama o plan durmuyor işte.

Şam’da sirenler çalmaya devam ediyor.

Evet arkadaşlar

Yaralı halklara karşı, yırtıcılar iş başında...

Sıcak günlerdeyiz.

Bölgede bombalar patlıyor. Sirenler çalıyor...

Tek çaremiz var...

Kurtuluş Savaşı ruhunu ayakta tutup...

Birlik olmak...

İŞTE VALİ  İŞTE ŞİRKET
"Tunceli’ye geldiğim ilk günlerde nereye gitsem işsizlik en büyük sorun olarak karşıma çıktı. Bunun çözümü için girişimlere başladım. İşadamlarımızla görüştüm. Sonunda meyvesini aldık.”

Tunceli Valisi Tuncay Sonal’ın “meyve” dediği,

İstanbul’dan bir tekstil firmasını ikna edip Tunceli’ye getirmesi ve fabrika açtırtmasıdır.

Yani 150 kadına iş kapısı açmasıdır.

İşte o fabrikanın açılışında konuşuyor Vali Sonal...

Fotoğraflara bakıyorum. Kadınların yüzü gülüyor.

Tunceli Pertek’te zaten 10 bin nüfus var. 5 bin kadın... O kadar değerli ki bu iş...

Teröre karşı silahla savaşırsınız...

Ama sonuç almak için mutlak yatırım yapmalısınız.

Bugüne kadar hep, ‘kanı yerde kalmayacak’ dedik.

Vali Sonal; ‘işsiz kimse kalmayacak’ demeyi hatırlattı. 

İşte bu nedenle Vali Sonal’ı alkışlıyorum. 

Ve elbette bir türlü adını öğrenemediğim o şirket...

Sahiplerini alınlarından öpüyorum...