Paylaş
Nasıl sizi dinlerler!
Ve en önemlisi sizi niye alkışlarlar?
Bu soruların cevapları açısından Çin Komünist Partisi’nin düzenlediği “ Dünya Siyasi Partileri Üst Düzey Diyalog Toplantısı” önemli bir örnekti...
120 ülkeden 200 siyasi parti temsilcisi...
3 gün boyunca dünyanın dört bir yanından gelmiş irili ufaklı ülkelerin siyasetçilerini dinledim.
Merak ediyordum...
Birbirlerinden bu kadar uzakta, farklı inançların, farklı dillerin, farklı kültürlerin, farklı yönetimlerin insanları...
Birbirlerine nasıl bakıyorlardı?
Kim diğerini niye alkışlıyordu, destekliyordu?
Gördüm ki...
Alkış güçlüye gelmiyor.
Alkış, önce mazluma geliyor.
Filistin ne zaman konuşsa alkış aldı. Alkış sevimli ve pozitif olana geldi.
Ve bir de mazluma yardım eden alkışlandı.
Türkiye adına kürsüye çıkan Mehdi Eker konuşmasının iki bölümünde ciddi alkış aldı.
Birincisi:
“Türkiye evlerinden, yuvalarından edilmiş, açlığa mahkûm olmuş, kadınlar ve çocuklardan oluşan 3 milyon Suriyeli mülteciye kucak açmıştır” diye başlayan cümlesi...
Daha bitmeden salondan büyük bir alkış aldı. Alkış her coğrafyadan geldi.
Eski Kanada başbakanı da, Fiji iktidar partisinin temsilcisi de, Kongo ve İtalyan Demokrat Parti temsilcisi de alkışladı...
Yani geniş bir coğrafya, dinine, diline bakmadan insanlık için alkışladı.
İkinci salon alkışı da...
Türkiye’nin Avrasya için önemsediği “İpek Demiryolu Projesi”ni anlatırken geldi.
Pekin’den başlayıp Londra’ya kadar uzanan ve onlarca ülkenin katıldığı bu dünya projesi, insanlık için yapılan yatırımları özetliyordu.
O nedenle alkışlandı.
Yani insanlık için ortak yatırım... Refahı birlikte büyütmek ve paylaşmak...
Sonradan baktım, toplantı için verilen arada... Birçok temsilci, gelip Mehdi Eker’le fotoğraf çektirdi. İnsanlık için Suriyeli mültecilere yapılan bu yardımı sordu.
Sanıyorum, dünyaya açılan yeni “Çin modeli” için başkan Jinping’in anlatmak istediği de buydu.
Özetlersem...
Arkadaşlar! İnsanlığın gücü ve geldiği medeniyet, tarih önünde nükleer füzelerle... Son model savaş jetleriyle değil, ancak kalp gücüyle ölçülebilir...
Üç günlük Çin gezisinden umutla dönüyorum... Biliyoruz ki...
Dünyada bir güçlüler var...
Bir de onların gücünü kabul etmek zorunda olanlar.
Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi sistemi buna göre kurulmuş.
Ama belli ki artık bu sistem insanlığın adalet duygusunu karşılamıyor.
Çin Devlet Başkanı Şin Jinping dünyanın en büyük ikinci ekonomisi ve askeri gücü olarak bunun değiştiğini söylüyorsa eğer... Buna ihtiyaç duyuyorsa...
“Siyasi partiler dünyanın geleceğinden sorumludur” diyorsa...
Bunun için 120 ülkenin siyasi parti temsilcisini davet edip, insanlığın ortak kaderi için çalışmayı dünyaya ilan ediyorsa...
Ve dünyanın dört bir tarafından gelen siyasi temsilciler bunu alkışlıyorsa...
Sanıyorum, insanlığın geleceği için umutlanmak hayal değildir...
Çünkü ben füzelerin değil kalbin gücüne inanırım...
GALİP CAN, FATİH VE GÜLLÜ
PEKİN’de okuyan Türk gençleriyle de sohbet ettim.
Fatih Avcı burslu olarak gelmiş.
Türkiye’de “uzay mühendisliği”ni bitirmiş, Pekin’de füze teknolojisi ve uzay mühendisliği üzerine doktora yapıyor...
Güllü yine burslu. Siyaset bilimi okuyor.
Hakan Rusça ve İngilizceyi eşzamanlı tercüme edecek hale geldikten sonra Çincenin peşine düşmüş.
Bir başka Galip Can Banko dış politika öğreniyor. Hepsi burslu çocuklar.
Asya’dan geleceğe açılmışlar...
Yakında onları duyarsınız. Geliyorlar çünkü...
Paylaş