Paylaş
Başbakan Binali Yıldırım, Öncüpınar Sınır Karakolu’nda askerle karavana yerken...
Aynı masada oturduğu bir erin abisiyle konuşuyordu...
Er Muhammed’in abisi Ahmet öyle bir cevap verdi ki... O bize yeter.
Bu ibret dolu cevabı aktaracağım.
Ama önce saldırıya dönelim.
O alçakça saldırıyı yapan kanlı dil bize şu mesajı vermek istiyordu:
“Bak, yılbaşı gecesi eğlenenlerin kalbini vurdum... Yılbaşında gece kulübüne gidenle gitmeyenin arasına ölümcül bir nifak koydum.”
Sen sakın yeme bunu arkadaşım...
Çünkü öyle bir yer seçmiş ki...
İstanbul turizminin ve magazin dünyasının eğlence sembolü...
Bak şimdi o coğrafyaya muazzam bir yatırım yapıyor Doğuş Grubu...
Galataport...
İstanbul Modern...
Türkiye’nin turizm ve eğlence merkezi...
İşte bu gelişmeye yasak koymaya çalışıyor bu alçak.
Sen bunu sakın yeme kardeşim.
Çünkü Anadolu’nun güzelliğinde ne vardır biliyorsun...
Farklı inançların, farklı kültürlerin, farklı yaşam zevklerinin birlikte yaşadığı bir yerdir Anadolu...
Ve en önemlisi... Laiklik güvencesi altında, herkesin diğerine saygı gösterip özgürce inancını yaşadığı bir yerdir Anadolu kültürü...
İşte o alçak...
Aklı sıra buraya vurmaya çalışıyor.
Diyor ki:
“MAÇA GİTMEYECEKSİN!”
Beşiktaş maçı... Bombalı saldırı... 44 insanımızı kaybettik...
O çatal diliyle diyor ki:
“EĞLENMEYECEKSİN!”
İşte o alçak bu defa Türkiye’nin eğlence sembolüne saldırdı. 39 can gitti...
Diyor ki:
“Eğlenmeyeceksin... Mutlu olmayacaksın... Müzik dinlemeyeceksin... Dans etmeyeceksin... Futbol oynamayacaksın. Tüketmeyeceksin...”
“Benden korkup sineceksin...”
“Turizmin çökecek... Ekonomin duracak...”
Yani...
- Ben kadınları köle yapacağım...
- Ben sanat eserlerini havaya uçuracağım...
- Ben nasıl istersem, nasıl inanırsam dünya öyle olacak. Gerisi kâfirdir...
İslam’ın arkasına gizlenen bu sapkınlığı biliyoruz.
Ve en güzel cevabı da Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez verdi:
“Bu bir katliamdır... Mabede de yapılsa... Bir eğlence mekânına da yapılsa aynıdır...”
GECE YARISI TELEFONU
Geceye şöyle başlamıştım:
Mehdi Eker gibi bir kültür adamıyla daha çok görüşmek için sözleşmiştim...
Sonra... Denizcileri aradım...
Gökova’dan Mehmet’i... Ekincik’ten Mustafa’yı... Meriç Kaptan’ı...
Sonra yeni ve iyi bir yıl dileğiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanı Lütfullah Bey’i...
Ve sevgili dostum Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı Kaptan Suat Hayri Aka’yı aramıştım...
Baktım, Ulaştırma Bakanı Ahmet Aslan’la birlikte şantiyeleri geziyorlar...
Sonra Başbakanlık’tan sevgili Ömer Sertbaş’ı aradım...
Baktım ki Başbakan Binali Yıldırım’la, Kilis Öncüpınar Sınır Karakolu’nda Mehmetçiklerle sohbet ediyorlar...
İşte yazının başında sözünü ettiğim cevap budur.
O yüzden bu sohbeti aktarmalıyım.
- ADIN NE? - MUHAMMED...
Başbakan karavana yerken yanındaki askere soruyor:
- Adın ne?
Muhammed...
- Bir yakınını aramak ister misin?
Er Muhammed, “Ahmet Abimle konuşmak isterim” diyor.
Sonraki konuşma şudur:
- Ahmet Bey ben Binali Yıldırım... Kardeşin Muhammed’le beraberim. Bak şimdi sana veriyorum...
Kısa bir abi-kardeş sohbetinden sonra Ahmet Bey, telefonu tekrar alan Başbakan Yıldırım’a aynen şöyle diyor:
- Çok acılar çekiyoruz. Ama biz inanıyoruz ki, Muhammed’i, Ahmet’i bu kadar çok olan bir milletin sırtı yere gelmez...
Abi Ahmet...
Ne güzel bir cevap vermiş.
Bizim sırtımız, birbirimize güvendikçe yere gelmez...
Reina’da vurulan Sevda’sı, Burak’ı, Cenk’i çok olan...
Ve Hakkâri’de şehit düşen Piyade Er Özkan... Samsunlu çavuşlar Bayram ve Ercan, Kahramanmaraşlı Mustafa, Elazığlı Asteğmen Ömer oldukça...
İslam gibi bir dini, dünyaya kanlı bir terör örgütü gibi gösteren bu alçaklara karşı en güzel cevaptır bu isimler...
Anadolu’nun cevabıdır.
Mevlânâ’dan, Yunus’tan, Hacıbektaş’tan gelen bir cevaptır...
Bunca acıya rağmen...
Bu cevap bizim yeni yıl umudumuzdur...
Paylaş