Paylaş
1.5 yıl önce yazılmış bir kitapla birleştiriyorum.
Emniyet İstihbarat’ın kilit ismi Sabri Uzun’un “İN” kitabı...
100’üncü sayfada şöyle diyor:
“Hablemitoğlu cinayetini aydınlatmak için çok gayret gösterdim. Görevlendirdiğim şube müdürü her defasında, ‘Tespitlerimize göre katil İstanbul’dan gelip, cinayeti işleyip dönmüş’ dedi. Meğerse ben Hablemitoğlu cinayetini aydınlatma görevini, Cemaat’in şakirdine vermişim...”
Niye aydınlanamamış bu cinayet?
Birinci ağızdan cevabı var.
Müthiş değil mi?
Bu kitap ne zaman yayınlanmış?
2015 Ocak’ta...
Kitabı 15 Temmuz darbe girişiminden sonra okuyunca, geçmişteki muazzam sırlar gölgelerin arasında belirmeye başlıyor.
Dikkat edin, Türkiye devletinin emniyet istihbaratının başındaki kişi 1.5 yıl önce yazdığı kitapta...
“Yardımcıma, sağ koluma en kritik cinayeti çözmesi için görev verdim. Sonradan anladım ki FETÖ’cü çıktı” diyor...
15 temmuz sonrasında ortaya çıkan ihanet şebekesindeki yaverleri, generalleri, albayları polis müdürlerini düşünün...
İnsanın tüyleri diken diken oluyor.
Bu nasıl bir organizasyonmuş ki...
Ancak CIA filmlerinde görülür!
Sabri Uzun ‘ANAP hükümetinin düşmesine neden olan ‘Türk Bank kaseti’nin de FETÖ’cü polisler tarafından CHP’ye aktarıldığını’ yazıyor...
Dahası var...
Emniyet müdür yardımcılarının FETÖ imamının ofisindeki toplantılarından...
Baykal kasetine kadar.
Elbetteki Ergenekon, Balyoz, İzmir Casusluk davasının polis gözüyle “kumpasları” da var...
Ama benim burada asıl durduğum konu...
Hablemitoğlu suikastı ve benzeri suikastlar...
SMOKİNLE CİNAYETE GİTTİK
Muammer Aksoy katledildiğinde, Çankaya Köşkü’nde bir resepsiyona gidiyorduk...
Köşke gidemedik. Hemen geri döndük. Üzerimde smokinle Aksoy’un evinin önüne gittiğimde Ankara bürolarının polis muhabirleri olay yerindeydi... MİT, istihbarat oradaydı.
Onlarca teori... Karanlık soru...
Sonra Bahriye Üçok öldürüldü.
Sonra 2002’de Hablemitoğlu katledildi.
Soru soran aydınlık insanlardı.
Kalemleri ve birikimlerinden başka bir şeyleri yoktu.
O günlerde bütün soruların cevapları “İran ve irtica” rotasına çekiliyordu.
Görünmez bir el medyaya böyle bir hedefi pompalıyordu.
Kimisi “İran” diyordu... Kimisi “İsrail bağlantılı derin devlet”...
Uzun yazılar yazdık.
Televizyonlarda konuşmalar, tartışmalar yaptık...
Meğerse dünyadan haberimiz yokmuş...
Sabri Uzun’un tam 1.5 yıl önce yazdığı kitaptaki gerçekleri okuyun...
Ve 15 Temmuz’la birlikte ortaya çıkan itiraflarla birleştirin...
Aman ha...
Yakın tarihimizde bir gelenek vardır...
Faili meçhul cinayetler, suikastlar, konjonktüre göre büyük bir davanın dosyası içine boca edilir...
Nasıl Hablemitoğlu suikastı birileri tarafından Ergenekon dosyasına boca edildiyse.
Ben bunu kastetmiyorum...
Yalnızca devlette kritik görevlerde bulunmuş, istihbaratta çalışmış, terörle mücadelede, MİT’te görev yapmış kişilerin yazdıkları ve anlattıklarının 15 Temmuz darbe girişiminden çıkan sonuçlarla birleştirilmesi gerekir diyorum.
O zamanlar gölgelerden, karanlık köşelerden gelen fısıltılar nedeniyle kör edilmişiz...
O karanlık dünyadan haberimiz yokmuş.
Ama şimdi var...
Görüyoruz...
Öyleyse daha adil ve daha derin bakalım...
Paylaş