Paylaş
“Saygın gazetenizin karşı bakış açısını duyurabileceğinden eminim, şimdiden teşekkürlerimi sunarım.”
Diplomasinin “nazik üslubuyla yazılmış” cevaba öncelikle teşekkür ediyorum...
Ve elbette yer veririm...
6 Şubat’ta köşemde şu başlığı atmıştım:
“Gökçeada’da İncil’den dualar okuyan Sayın Bakan (Yunanistan Dışışleri Bakan Yardımcısı), size çok masum iki sorum var”
Sonra da sormuştum:
“Gökçeada’nın zirvesindeki Aziz Trifonos Kilisesi törenle ibadete açılıyor.
Fener Rum Patriği Bartholomeos orada... Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Andreas Katsaniotis orada... Rum cemaati orada...
1) Sayın Bakan, Türkiye onardığı kilisenin açılışına sizi davet ediyorsa... Buradaki Rum vatandaşlarımıza kimliğiyle var olma hakkı tanıyorsa siz neden aynı şeyi kendi ülkenizdeki Türk ve Müslüman vatandaşlarınız için yapmıyorsunuz?
2) Sayın Bakan, siz Gökçeada’nın zirvesinde İncil’den dualar okurken aynı saatlerde ve biraz ötenizde göçmenler kendi askerleriniz tarafından soyulup kara kışta donmaya terk ediliyorlardı. Sorarım size, nereye gitti okuduğunuz o dualar?”
Sonra da eklemiştim:
“Gelin artık uzatmayalım bu olayı. Ege’nin iki yakasına barış ve dostluk gelsin...”
İşte bu sorularım üzerine Atina Büyükelçisi Lazaris cevap gönderiyor...
Aslında uzun bir cevap ama. Başlıklar halinde büyük bölümüne yer veriyorum.
LOZAN GEÇERLİ
Büyükelçi Lazaris:
“Birincisi, Trakya’daki Müslüman azınlık mensuplarının hakları özellikle de dini haklarına yönelik olumsuz muamele ve ihlal edildiği izlenimi tamamen yanlıştır. Bunun nedeni de Yunanistan’ın Trakya’daki Müslüman azınlığa ilişkin mevzuat ve politikasının, Lozan Antlaşması’nın ilgili hükümlerine tam olarak uymasının yanı sıra, modern insan hakları standartlarını yansıtması ve uygulamasıdır. Yunanistan, köşe yazısının öne sürdüğü gibi azınlığı ihmal etmemekle kalmamış, aksine azınlık mensupları lehine bir dizi önemli tedbiri benimsemiştir. Bilindiği üzere, 1923 tarihli Lozan Antlaşması, Trakya’daki Müslüman azınlığın statüsünü din temelinde belirleyerek (Madde 45), tanımlamıştır.”
100’DEN FAZLA AZINLIK OKULU
Büyükelçi Lazaris cevabında istatistikler de veriyor:
“Bu grupların her birinin kendi dili, kendi mirası ve kendi kültürel gelenekleri vardır. Üyelerin tümü Yunan vatandaşlarının sahip olduğu hak ve özgürlüklere ek olarak, çok çeşitli azınlık haklarına sahip olan Yunan vatandaşlarıdır. Daha spesifik olarak, eğitim alanında, Trakya’da 100’den fazla azınlık okulu ve 2 medrese bulunurken, Trakya’daki camilerde ve devlet okullarında Kuran’ın öğretilmesi için üç müftülükte, 240 imam görevlendirildi. Ayrıca, Selanik Aristoteles Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde 2016-2017 akademik yılından itibaren İslam Eğitim Programı faaliyet göstermektedir. Bunun yanı sıra, bu uzmanlık alanında bir Yunan Devlet Üniversitesi’nden diploma alınabilen ‘Azınlık Eğitimi Bölümü’ vardır.”
AB’DE EN YÜKSEK CAMİ ORANI
“Yunanistan’ın Trakya’daki Müslüman azınlık üyeleri de dahil olmak üzere tüm vatandaşlarının din özgürlüğüne tam saygı duyduğunu vurgulamak isterim. Özellikle, şu anda Trakya’da 240’tan fazla cami -Yunanistan, Avrupa’da vatandaş başına en yüksek cami oranına sahip- ve çok sayıda mezarlık bulunuyor.”
YANAN BEYAZIT CAMİİ
“Yazıda adı geçen Demetoka’daki Çelebi Sultan Mehmet Camisi’ne (Bayazıt Camii) gelince, geçen yılın yaz mevsiminde yıldırım düşen minare de dahil olmak üzere restorasyon çalışmalarının devam ettiğini bildirmek isterim. Koronavirüs pandemisi araya girmeseydi restorasyon çalışmaları çoktan tamamlanmış olacaktı.”
OKUL KARŞILAŞTIRMASI
“Türkiye’deki Rum azınlığın sadece 3 bin kişiye düştüğü bir dönemde, aslında Lozan döneminin aşağı yukarı aynı sayıda olan Müslüman azınlığın yaklaşık 120 bin üyesi olduğunu buradan hatırlatırım. Boyutlardaki bu farklılık en iyi şekilde okullarda tasvir edilmiştir. Şu anda Trakya’da 103 azınlık ilköğretim okulu varken, İstanbul ve Gökçeada’da sadece 4, Bozcaada’da ise hiç okul olmadığını söylemek yeterli.”
GÖÇMENLERİN İTİLMESİ
“Göçmenlerin, Meriç’teki son trajik ölüm olayından bahseden makaledeki bir başka noktaya da değinmeme izin verin. Hürriyet okurlarına gerçeği, yani bu kişilerin hiçbir zaman Yunanistan sınırına ulaşmadığını belirtmem gerekiyor. Aksi bir iddia tamamen gerçek dışıdır. Kabul edilemez sınır geri etme iddiaları da aynı şekilde gerçek dışıdır. Bu vesileyle, bu olay yalnızca ekonomik çıkarları olan insanların hayatını tehlikeye atan yasadışı göç ve kaçakçılık ağlarıyla mücadelenin önemini vurguladığını belirtmek isterim.”
Evet, Yunanistan Türkiye Büyükelçisi Christodoulos Lazaris’in bir cevap göndererek gösterdiği inceliği takdir ediyorum. Umarım bu cevap Türk-Yunan dostluğu için faydalı bir ayrıntı olur.
Elbette önümüzdeki günlerde bu konulara yeniden değineceğim...
Ve sonuç olarak ben yine aynı yerdeyim:
“Ege’nin iki yakasından gelecek dostluk rüzgârları, Ege’nin kardeş halklarına barış dolu bir gelecek sağlasın...”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in samimi görüşmesi umarım bu sürecin miladı olacaktır...
Paylaş