İcradaki Martı

Önceki gün ajanslar sessiz sedasız bir haber geçti:

Haberin Devamı

Antalya’nın gözdesi icradan satılık.”

“İcra” lafını hiçbirimiz sevmeyiz. Acıtıcıdır, trajiktir, gözyaşlıdır, akbabayı hatırlatır.

Yani “kurukafalı bir haber” olduğu için “icra” sözüne takıldım.

Acaba dedim...

Kimdir bu icraya düşen Antalya’nın gözdesi?

Bakın içimi burkan ne ayrıntılar çıktı...

Otel bir tatil köyü... Belki de Türkiye’nin ilk ve en güzel tatil köylerinden...

Biraz araştırınca gördüm ki...

Aslında bu “icra haberi” Türkiye tarihinin trajik bir sahnesi...

Peki kim kurmuş bu oteli?

Düşünün ki...

Türkiye’nin 50’li yıllarında ilk büyük tekstil yatırımlarını yapmış...

Henüz atölye düzeyinde bile olmayan bir dönemde Türkiye’nin ilk dev tekstil fabrikalarından birisini kurmuş...

Sonra daha da büyütmüş, ihracata yönelmiş, dev bir marka haline gelmiş, binlerce insana iş imkânı sağlamış... 

Haberin Devamı

Türkiye’nin yokluk ve terör yıllarında Tekstil İşverenleri Sendikası Başkanlığı’na gelmiş...

Türkiye tekstil sanayisinde aklınıza gelen hangi marka varsa hepsinin patronuna “başkanlık” yapmış.

Evet, dile kolay... Tam 41 sene bu başkanlığı sürdürmüş... Neredeyse bir ömür...

Sonra dünya tekstil işverenleri başkanı olmuş...

Bütün bu yıllarda Naim Talu, Bülent Ulusu’dan Demirel’e... Ecevit, Erbakan, Çiller’den Recep Tayyip Erdoğan’a kadar 27 hükümet döneminde bu görevi sürdürmüş... 

Tekstil sektörü dışında tatil köyleri kurmuş, marina inşa etmiş...

NECATİ ZİNCİRKIRAN DEDİ Kİ

Yakın dostu bildiğim, Hürriyet gazetesinin efsane yayın yönetmenlerinden denizci büyüğümüz Necati Zincirkıran’a sordum.

Aynen şöyle dedi:

“Mert adamdır. Sözünün eridir. Vatanını, bayrağını sever. Sözünü sakınmaz. Dürüsttür ve burnundan kıl aldırmaz bir adamdır.”

Yazının başından beri özellikle ismini vermedim.

Çünkü isminden daha önemlisi, Türkiye markalar tarihindeki yeridir. Kurduğu markadır...

Bizden sonraki kuşaklar pek tanımaz. 

Patron denilen kişinin ağzı purolu, asık suratlı, despot birisi olmadığını gösteren ilk isimlerdendir.

Doğayı ve denizi seven ilk patronlardandır...

İlk yelkenli tekneyi yaptıran denizcidir. Hem de turizm markasının adını “Martı” koyan bir denizcidir. 

Haberin Devamı

Krizin en keskin günlerinde bile yaptığı espriler hâlâ hatırlanır.

İsmini vermedim çünkü isminden çok, bireysel tarihine ve memleket tarihine sığdırdığı şeyleri önemsedim.

Çünkü bütün bu yatırımların yönetimini çoktan bıraktı. Geriye yalnızca marka kaldı. 

İşte şimdi kurup büyüttüğü ve sonradan yönetimini bıraktığı otel “icradan satılığa” çıkmış. 16 Ocak’ta icra satışı var.

Bu haberi okuyunca bir an durdum. Çünkü o otel tarihi bir markadır. 

Denize tatile gelen her kuşakta bir anısı vardır. Kimisi erişilmez bulur, kimisi bir tatil için hayalini kurar ama mutlak bir hatırası vardır. 

Ülkelerin markaları kolay yetişmiyor.

Hayat bu... Ticaret bu... İnişi de var çıkışı da...

Haberin Devamı

Ama marka ve yatırım tarihi açısından bakınca...

İnsana “Nereden nereye” dedirtecek hikâyeleri yalnızca belgesellerde değil, gündelik haberlerde de görüyor ve şaşırıyorsunuz...

Simit Sarayı’nın kurtarılmasını tartıştığımız günlerde...

Böyle “tarihi icralar” gerçekten şaşırtıcı ve üzücü oluyor.

Son gelen bilgilere göre bir anlaşma ihtimali gözüküyor. 

Umarım 16 Ocak’a kadar bir anlaşma olur ve bir tarihi marka nefes alır...

Yazarın Tüm Yazıları