Paylaş
Ama önceki gün bir haber geldi.
Çok şaşırdım. Üzüldüm. Genç sporcular adına kırıldım.
Anlatayım... Yüksek atlamada 2.30’u geçen Alperen’i yürekten kutlamıştık.
Dünya çapında bir dereceydi.
Fenerbahçe’nin sporcusu olduğu için Fenerbahçe’yi de alkışlamıştık.
Çünkü... Futbolun dışında bir sporcuya yatırım yapmış ve sonuç almıştı.
Atletizm, tenis, kayak gibi sporlara büyük kulüplerin destek olmasını her zaman istedim.
Takım renklerinin rekabeti o spor dallarına da gelir sağlayacaktı.
O nedenle Fenerbahçe’yi ayrıca alkışlamıştım. Alperen 2.30’u geçerken, aynı zamanda olimpiyat barajını da aşmış, 2020 olimpiyatlarına hazırlanmaya başlamıştı.
Ama ne olduysa, Alperen’den önceki gün bir mesaj geldi.
Diyor ki:
“Yıllardır Fenerbahçe Kulübü’nde bütün kategorilerde yarıştım. Hiç puan kaybettirmeden, Avrupa’da kulüplerde hep şampiyon oldum. Milli Takım formasıyla şampiyon oldum. Dünyada ve Avrupa’da yıllardır alınamayan başarıları aldım. Rekorlar kırdım. 2.30’luk atlayışımla olimpiyat kadrosundayım. Ama...”
Alperen’e aniden Fenerbahçe’nin kapıları kapanmaya başlamış.
Diyor ki:
“Yöneticiler, sanki iş başvurusuna gitmişim muamelesi yaparak, ‘Biz seni ararız’ dediler. Aralık ayından beri defalarca sormama rağmen bir sonuç elde edemedim.”
Ve şu söz:
“Aslında en çok üzüldüğüm yanı, atletizmi ve yüksek atlamada 2.30’un ne anlam ifade ettiğini bilmiyor olmalarıydı.”
Doğrusu ben buna inanmak istemiyorum.
Bir yanlışlık olmalı diye düşünüyorum.
Çünkü Alperen’e yıllarca sarı-lacivert forma altında destek veren Fenerbahçe, neden olimpiyat gibi dünya çapında bir yarış öncesinde böyle bir şey yapsın?
İşte buna inanamıyorum.
Fenerbahçe yönetimi elbette 2.30’un anlamını biliyordur.
Peki Alperen’i bu isyan noktasına getiren acaba nedir?
FB’deki yönetim değişikliği mi?
Atletizm Federasyonu elinden gelen desteği veriyor. Ama yeterli mi? Spor Bakanlığı da umarım bu konuya el atar.
Yoksa bakın geçmişe... Onlarca atletimiz dünya çapında başarılar alıp yalnız bırakıldılar.
Yalnızlıkları içinde isyanla karışık acı çektiler. Bu defa olmasın.
Ve önce Fenerbahçe büyüklüğüne yakışır bir hareket yapsın.
Sonra Spor Bakanlığı...
2020 olimpiyatlarında ekran başında çırpınırken bunları hatırlamak zorunda kalmayalım.
İSTANBUL’DA BENZERİ BİR YANGIN ÇIKSA
NOTRE Dame yangını sonrasında...
İki üniversite hocası uyarıyor:
Paris’te olanı gördük. Biz de tarihi binalarımıza dikkat edelim.
Saraylarımızın, tarihi camilerimizin, binalarımızın çevresindeki yapılaşmaya dikkat... Ayasofya’da durum nedir?
Tarihi binaya yangın söndürme sistemi kurulamıyor. Su püskürterek de bu iş olmuyor.
Paris itfaiye tugayı çok etkindi.
Bunları okuyunca sormadan edemedim:
Bizim tarihi binalarımızda yangın önleme sistemi nasıldır?
Allah göstermesin, dünya çapında bir İstanbul şaheserinde yangın çıkarsa, acaba İstanbul itfaiyesi bu felakete hazır mı?
Tarihi yapılarımızın etrafı “kontrolsüz ve bozuk yapılar”la çevrili. Bu bir tehlike değil midir?
Bu tehlikeye karşı ne yapılabilir?
Paylaş