Paylaş
Trump açıktan, “Mahalleye geldim. Benim!” diyor.
Öyle çok köklü, derin analizlere falan da gerek yok.
Ne yapmak istediği belli.
Dünyada bir ‘gerilim noktası’ yaratmak.
Orada bir ‘düşman’ oluşturmak.
Sonra bütün dikkatleri oraya toplamak.
Açıkçası, “Mahalleye ben geldim” diyen Trump, ‘ağır abi’liğini tescil için ‘dövecek’ birisini arıyor.
Önce “Çin” dedi.
Şimdi İran’a çok sert vuruyor.
Suriye meselesinde ne yapacak, bekliyoruz.
Mülteci politikasında açıktan Avrupa’yı suçladı.
Meksika’ya duvar ördü.
Müslümanlara görülmedik bir vize uyguladı.
Yani...
Göreve geldiğinden bu yana dünyaya bir tek ‘pozitif mesaj’ vermedi.
Sürekli bir ‘güç mesajı’ yaydı.
‘Benden olanlar ve olmayanlar’ diye dünyayı ikiye bölecek bir strateji bu.
Bütün bunlardan çıkan sonuç şudur:
Dünyanın en büyük gücü ABD’nin yeni başkanı, dünyaya gülümsemeyecek.
Dünya da bu sıralar kolay kolay gülümsemeyecek.
Dünya sahnesinin yeni dekoru...
Gerilim... Güç savaşı... Tehdit... Kibir ve egodan oluşan bir ağır abiler.
Dahası Trump, vize uygulamasına engel çıktığı için de sertleşebilir.
Trump, dünyaya ‘ayar vermek’ için bir düşman yaratmak istiyor.
Bu uygulamalarına karşı bir ülke sert bir cevap versin istiyor.
Mesela İran’dan bir çıkış bekliyor.
ROMA BENZERİ
Bu gelişmeler bana Roma İmparatorluğu’nun Akdeniz ve Avrupa’ya, oradan Asya’ya uzanan, ‘kartal ve kılıç’ armalı ‘kan imparatorluğu’nu hatırlatıyor.
İşte tam da burada ‘çılgınlığın diplomasisi’ başlıyor.
İngiltere’ye bakın... Başbakan May, Trump’ın ziyaretine gitti. Ve bu konularda tek bir açıklama yapmadı. Tepki vermedi. Tam tersine, “Yakın çalışacağız” dedi.
Putin bilinçli bir sessizlik uyguluyor. Suriye’de aldığı deniz üslerine yerleşmenin peşinde.
Putin, Obama dönemindeki ‘ağır abi’ sertliğine susturucu takmış durumda.
Almanya, Fransa öyle...
Çünkü, ‘yeni ağır abi’nin ne yapacağını kestirmek mümkün değil.
Avrupa’da insan hakları dersi veren liderlerden açık bir tepki göremiyorsunuz (İsveç hariç).
Müslümanlara yapılan bu muamele insanlık dışıdır. İslam ülkelerinden, ‘çıt’ çıkmıyor.
Bize gelince...
Bir ‘gaza getirme’ arayışı var.
Yani Ankara’dan Trump’a sert bir uyarı gitsin isteyenler var.
Ben bu isteklerin masum olduğunu düşünmüyorum. Sinsi bir ‘gaza getirme’ niyeti var gibi.
Oysa Türkiye’nin önceliği belli: Suriye ve Irak’ın toprak bütünlüğü.
Eğer buralarda toprak bütünlüğü bozulur da yeni ‘kukla devletçikler’ oluşursa bu bizim için bir varlık sorunu haline gelir.
O nedenle, ‘hükümeti sıkıştırıyorum’ niyetiyle yapılan bu ‘gaza getirme’ çabaları kimsenin işine yaramaz.
Zararı hepimize olur.
Türkiye, son dönemde Suriye meselesiyle ilgili olarak gelişen Astana sürecinde çok doğru adımlar attı.
Bu süreci soğukkanlılıkla sonuçlandırmak gerekiyor.
Paylaş