Paylaş
Ama Bodrum’da, Antalya’da, Dalaman’da, Fethiye’de durum farklı mı?
Valiler, kaymakamlar ne yapsın?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Ayasofya çıkışı uyarıyor:
“Halkımıza sesleniyorum. Ne olur, maske, mesafe ve temizlik, buna dikkat edelim. Buna dikkat edelim ki Allah göstermesin bir sıkıntı yaşamayalım.”
İçişleri Bakanı açıklıyor:
“Maske ve sosyal mesafe denetimi yapıyoruz. Düğünlere, nişanlara, sahillere denetim yapacağız. Lütfen dikkat...”
Sağlık Bakanı uyarıyor:
“Maske ve sosyal mesafe. Aman...”
Turizm Bakanı konuşuyor:
“Turizm beldelerinde en geniş denetimi yapıyoruz. Lütfen sosyal mesafeye dikkat...”
Valiler uyarıyor. Belediye başkanları, kaymakamlar...
İşte vaka sayısı yine binin üzerinde...
Peki...
Devlet yine yasaklara başlasa... Otelleri, okulları, restoranları, kafeleri, AVM’leri kapatsa...
Taksiler, otobüsler, fabrikalar dursa. Turizm yasaklansa...
Yani Türk ekonomisi dursa... Bu mudur doğru olan?
Arkadaşlar, devlet açık açık söylüyor:
“Ben yasaklamak istemiyorum, sen lütfen tedbirde özen göster. Basit olarak maske tak, sosyal mesafeye dikkat et...”
Ama arkadaş, bakıyorsun İstanbul’daki plajlara... Sanki böyle bir uyarı yok. Sanki virüs yok...
Sahiller öyle...
Yahu ne olur biraz dikkat etsen...
Ondan sonra “nerde bu devlet”...
(Bu arada görevden alınan Kaymakam kardeşim. Keşke sen de denetim işini ihmal etmeseydin.)
Arkadaşlar, lütfen her şeyi devletin yasaklarından beklemeyelim.
Ne olur biraz kendi irademizle önlem alalım. Şimdi buradan felaket haberciliği yapmak istemiyorum ama... Siz dikkat etmezseniz, ben dikkat etmezsem, nasıl çıkacağız bu işin içinden?
Yani demem o ki...
Şimdi Çeşme’ye gelen yeni kaymakam ne yapsın? Plajlara polis baskını mı yapsın?
Bunu mu hak ediyoruz?
TARIM BAKANI PAKDEMİRLİ: YANGINLAR İNSAN HATASI
PLAJLARDA yaşanan bu “insan hatası” ya da “umursamazlık”...
Ormanlarda ve sahillerdeki milli parklarda da geçerli...
Önceki gün Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ile sohbet ediyoruz...
Konu orman yangınları... İlk sözü şu oluyor:
“Orman yangınları yüzde 90 insan ihmali nedeniyle çıkıyor.”
Örneğin geçen hafta Datça’da bir yangın başladı. Neyse ki Orman Bakanlığı’nın hava ve kara ekipleri anında müdahale ettiler.
Kısa sürede söndürüldü. Facia önlendi. Elbette bunu alkışlıyorum.
Ama bu “insan hatası” ya da “umursamazlığı”na ne diyeceğiz?
Özellikle her orman bölgesinde, yollarda, viyadüklerde, patikalarda onlarca, yüzlerce uyarı tabelası var. Ama adam geliyor, uyarı tabelasının yanında mangalı yakıyor.
Neredeyse uyarı tabelasını çıra olarak kullanacak.
Yollara yangına karşı su bidonları konuyor. Adam gelip çalıyor.
Şimdi bu insana ne diyeceğiz...
KAZALAR FARKLI MI?
Bayram öncesi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu sabaha karşı şehir çıkışlarına gidip vatandaşları uyardı:
“Aman kardeşim, gereksiz sollama yapmayın. Kemerlerinizi takın. Hız limitlerine uyun.”
Sonuç: Binlerce kaza. Yüzlerce yaralı ve 60 ölü...
Yüzde 90’ı hatalı sollama...
Bu durumda sormak lazım...
- Koronavirüs denilen illet, bizi aldatıp elimizdeki maskeleri almadığına göre...
- Ormanda ağaçlar birbirini yakmadıklarına göre...
- Bayramda araçlar keyif olsun diye şoförlerine rağmen birbirlerine çarpmadıklarına göre...
E kardeşim, durup da bir kendimize bakmamız lazım değil mi?
Yayalar yaya geçidinden geçmeyip bariyerlerden atlarsa...
Araçlar yaya geçidinde durmazsa...
Minibüsler müşteri için aniden dümen kırıp frene basarsa...
Yani, “insan hatası” dediğimiz bu cehaleti aşamazsak...
Geriye tek yorum kalıyor:
“İstediğin kadar teknoloji geliştir. Bireysel sorumluluk olmadan toplumsal sorumluluk gelişmiyor. İşte o zaman da medeniyet olmuyor...”
Yani olay dönüp dolaşıp yine insana geliyor...
Paylaş