Paylaş
“Gizem soslu” iddialara bakıyorum...
İçinden “sinsilik” geçen senaryolara bakıyorum.
Ve en önemlisi, arkadaşlar...
Sosyal medyada...
Gerçeği aramaya çalışan masum halkımızı...
Genç kardeşlerimizi...
Nefrete ayarlı hazır kıtaların nasıl provoke edebildiğine bakıyorum...
Sonra...
Üzülüyorum.
İşte, yine o sosyal medyanın seri katili...
Bu defa bizim Ankara Temsilcimiz Hande Fırat’ı hedef aldı...
Sosyal medyadaki bu “insan asmaca” olayını çok sık yaşamış birisi olarak...
Özellikle “gazetecilik mesleğini” seçmeyi düşünen genç kardeşlerim için yazıyorum.
Hürriyet ve Sabah gazetelerinin Ankara bürolarında yaklaşık 25 yıl çalıştım.
Ve bunun en az 10 yılını her iki gazetenin de Ankara temsilcisi olarak geçirdim.
İnanılmaz olaylar. Haber atlatma heyecanları. Gece yarılarına kadar haber takibi.
Çeyrek ömürlük Ankara gazeteciliğim süresinde...
Sayısız olay yaşadık. Haber peşinde olmanın heyecanı vardı. Hatalarımız da oldu. Hepsinden dersler çıkardık.
Bugün çok önemli görevlerde olan genç kardeşlerimizle yaptık bu haberciliği.
Özel haber... Manşet... Atlatma haber... En büyük ödülümüzdü.
Ertesi sabah yalnız bizde olan bir haberi manşette görmek dünyalara bedeldi.
Gazeteyi matbaada makinanın ağzından almak. O mürekkebin ve kâğıdın kokusu...
Ve o gazeteyi aldıktan sonra sabaha karşı topluca bir çorbacıya gitmek.
Önümüzde gazete. Bir kaşık çorbadan, bir yudum manşetimizden... Gülerdik.
Şimdi aradan yıllar geçti.
Ve o yaşananlardan, yaptıklarımızdan çok şey öğrendik...
Çok dersler çıkardık.
İşte o tecrübeyle diyorum ki...
Genç kardeşim, sakın mesleğe olan inancını kaybetme. Çünkü gazetecilik mesleği ölmedi. Sizler geliyorsunuz.
TELEFONDAKİ O İSMİN ANLAMI
Hande’ye yapılan saldırıya gelince...
Darbe gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’la cep telefonu ile görüntülü konuşan Hande Fırat’ın cep telefonunda bir çağrı görülüyor...
Arayan, MİT Müsteşarlığı Basın Müşaviri...
Şimdi sosyal medyadaki masumlara bu olay şöyle sunuluyor:
“İşte Hande Fırat MİT’le işbirliği içinde ve bu da belgesi...”
Bunu yazan ve yayanlara soruyorum:
- Bir gazetecinin görevi nedir?
Elbette gerçeği bulmaktır.
Hele Ankara temsilcisinin görevi işte tam da budur. Yani MİT’ten Genelkurmay’a, Dışişleri’nden falanca devlet kurumuna kadar herkesle görüşüp gerçeği en kısa sürede öğrenmektir.
Hele böyle bir darbe gecesinde.
Ankara’nın bütün önemli merkezleriyle konuşmak. Ve gerçeği bulup yazmak, tarihe ciddi bir kayıt bırakmaktır.
Ve Cumhurbaşkanı’yla böyle bir canlı yayında Ankara temsilcisinin telefonunda MİT basın danışmanının çağrısı ne anlama gelir, biliyor musunuz?
Şimdi o görüntüyü büyütüp kirli bir belgeymiş gibi gözümüze sokanlara şöyle diyorum:
“Helal sana Hande... Demek ki her kapıyı çalmışsın. Herkesi aramışsın... Böyle bir gecede bir Ankara temsilcisi, bir gazeteci başka ne yapar kardeşim?”
Ama hayatında bir tek haber peşinde koşmamış olanlar bunu anlamaz.
GENÇ KARDEŞİM GAZETECİLİK ÖLMEDİ
Hande dün bu yalanlara en kapsamlı cevabı verdi.
Yalanları belgeleriyle yazdı. Utanırlar mı bilmem.
Ben de diyorum ki:
Genç kardeşim...
Her meslekte olduğu gibi bizim içimizden de bazı “çürükler” çıkabilir. Ama sen sakın ola gazetecilik mesleğine küsme.
Gazetecilik mesleğini seçmeyi düşünen kardeşim...
Sen bunlara bakma. Bu yalanlara inanma.
Dürüst gazeteciler... Haberden başka bir derdi olmayan nice gazeteciler var.
Bugün Ankara temsilciliğinden, televizyonlarda başarıyla görev yapan birçok kardeşimin mesleğe nasıl başladığını biliyorum.
Onlar da senin gibi genç ve heyecanlıydılar.
Uyumadılar. Haber peşinde koştular. Gerekirse gazete bürolarında yattılar.
Başarılı oldular.
Eminim şimdi sizlerin de içinden yıllar sonra nice yıldızlar parlayacak.
Sevgili kardeşim...
Sosyal medya üzerinden yayılan bu “fitnelere” karşı uyanık ol. Önce sorgula. İncele... Araştır.
Hande Fırat’a gelince...
Çoook uzun yıllardır tanırım Hande kardeşimi.
“Kadın gibi kadındır...”
15 Temmuz gecesi büyük bir haberciliğe imza atmıştır.
Paylaş