Paylaş
İşte böyle, bir günde gönlümden geçeni yazmak istedim.
Bir dilektir aslında bu.
Şu etrafımıza bir bakın.
Bir ateş çemberi.
Bir gerilim dekoru.
Ege Denizi, gözyaşı denizine dönmüş.
Batı’ya duvarlar örülüyor.
Türkiye güneyine duvarlar örmek zorunda kalıyor.
Daha dün, Kos’a Suriyeli kaçırmak isteyen insan kaçakçısı kaptana ateş açıldı.
Aynı gün Çeşme’den, Seferihisar’dan lastik botlarla ölüme açılan 91 kaçak yakalandı.
Suriye ve Irak’ta yaşananları artık bütün dünya biliyor.
Milyonlarca insan perişan. Savaş yorgunu.
DAEŞ denilen bir katil çetesinin insanlığa yaptığını biliyoruz.
Suriye kaça bölündü belli değil.
Rusya Esad’ın geleceğini rehin alıp Akdeniz’de kendisine askeri üs yarattı.
ABD kendisine bağlı bir Kürt kantonlaşması için elinden geleni yapıyor.
TIR’larla silahlar geliyor.
Dikkat ettim.
Yabancı ajansların dünyaya geçtiği haberler içinde kan ve gözyaşı bir tek bölgeden geliyor.
Bizim bölgemizden.
Türkiye terör örgütüne karşı, karadan havadan sınırlarımızın ötesinde müthiş bir mücadele veriyor.
Ortadoğu kaynıyor.
Körfez ülkelerinde şeyhler, emirler hiçbir şey yokmuş gibi süper lüks yatlarıyla Akdeniz’i geziyor.
Özet olarak çevremizde bir ateş
çemberi var.
Ve Türkiye işte böyle bir çemberin içinde, seçime gidiyor.
O nedenle “Ateş çemberinin içinde bir demokrasi bahçesi” diyorum.
Seçimi kim kazanırsa kazansın.
Sonunda halkın dediği olacak.
Demokrasi kazanacak.
Türkiye her zaman olduğu gibi yine bölgesinin örnek ülkesi olacak.
Evet bugün oy kullanacağız.
Biz konuşacağız.
Tercih etme özgürlüğünü yaşayacağız.
Umarım bu seçim, gönülleri birleştirir.
Kamplaşmaları unutturur.
Kutlu olsun...
Paylaş