Paylaş
Asker-sivil ilişkilerinin yeniden düzenlenmesiyle ilgili olarak emekli askerler konuşuyor.
Bunun siyaset cenahında yarattığı yorum şu:
“Muvazzaf askerler sanki kendileri konuşamadıkları için emeklileri konuşturuyor.”
Algı böyle.
Yoksa çok iyi biliyorum ki, bu yaşanan rezaletten dolayı komutanların da içleri yanıyor...
ALT ALTA YAZALIM
Televizyonlara çıkan emekli askerler ağırlıklı olarak şöyle diyor:
- Askeri liseler kapatılmasın... Harp okullarındaki eğitim devam etsin.
Kuvvet komutanlıklarının statüsü ve siville ilişkisi ile general sayısı çok fazla değişmesin...
PEKİ GERÇEK NE?
Var olan yapısıyla TSK komuta sistemi kendisini koruyamamış, Parlamento’nun bombalanmasına, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a suikast yapılmasına ve kanlı bir darbe girişimine fırsat vermiştir.
- Komuta kademesi derdest edilmiştir.
- Başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere siyasi irade ve parlamentonun dik durması ve halka yaptığı çağrı ile milletin direnişi, komuta kademesi ve rejimi kurtarmıştır.
- Elbette askerin içindeki vatansever ve demokrasiye inanan güçler mücadele etmiştir. Ondan önce polis kahramanlık göstermiştir...
TARİHİ DEĞİŞİM
Artık tarihi bir değişim söz konusudur:
- Askeri Şûra üyelerinde sivil oranı yükseliyor.
- Genelkurmay isteksiz davransa da general sayısı 360 civarından 200 civarına iniyor.
- Asker ihale, lojistik, personel gibi konuları bırakıyor.
- Kuvvet komutanlıkları Milli Savunma Bakanı’nın talimatlarını dinleyecek hale geliyor.
ASKERİ ŞÛRA ÖNCESİ PERSONEL
Bugün TSK içindeki terfiler yalnızca Askeri Şûra’da olmuyor.
Teğmenlikten itibaren kışlada bu terfiler başlıyor.
Yani askeri liseden itibaren başlayan bu terfi sistemi demek ki sağlıklı değil.
Bir kere teğmen çıktın mı, eğer bir disiplin suçu işlemezsen ve komutanın gözüne girmişsen albaylığa kadar gidiş kesin...
Başarı ölçüsü ve rekabet tartışmaya açık.
BEKÇİ; MİLLETİN EGEMENLİĞİ
1960 öncesi asker Parlamento’ya bağlıydı.
Atatürk Kurtuluş Savaşı’nı yönetirken bile Parlamento’dan yetki alarak komutanlık yaptı.
Ama 60 darbesinden sonra asker-sivil irade karşısında başka bir pozisyon almaya başladı.
1980 darbesiyle askerin seçilmiş irade karşısındaki ağırlığı doruğa çıktı.
Asker kendisini rejimin bekçisi gibi görmeye başladı.
Geldik bugüne...
Bugün anlaşılıyor ki...
Türkiye’de artık askerin fonksiyonel yapısı Parlamento’da belirlenecektir.
Cumhuriyet’in ve demokrasinin bekçisi milletin egemenliğidir.
Şimdi bu yeniden yapılanmada...
Genelkurmay karargâhına düşen, sivil iradenin beklentileri doğrultusunda ve 1000 yıllık askeri tecrübeye göre uzman bir ordu için en uygun alternatifleri üretmektir.
Elbette amaç, ülkemiz ve milletimiz için en hassas kurumlardan birisi olan TSK’nın en sağlıklı bir şekilde, demokrasi standartlarına uygun bir yapıya kavuşturulmasıdır.
Daha önceki gün 12 şehit verdik.
PKK denilen belayla mücadele hâlâ sürüyor.
Bunun için, hantal olmayan, yepyeni ve çağdaş bir sistem gerekiyor.
Ve en önemlisi...
Yeni terfi sisteminde amaç...
Bir üst rütbedeki komutanın gözüne girip, orgeneralliğe yükselmekten çok...
Demokrasiye bağlı ve bu milletin geleceği için kendisini feda edebilecek bir nefer olmayı kabul edebilmektir.
NOT: Bu üniformalı darbeci eşkıyalar yüzünden Peygamber ocağı ordumuzun, şu anda bile PKK eşkıyasıyla mücadele eden kahramanlarımızın rencide edilmemesi için azami özen göstermeliyiz.
Ayrıca yıllardır, FETÖ ve benzeri yapılarla mücadele eden komutanların da haklarını teslim etme zamanıdır.
Paylaş