Paylaş
Tanklar... Zırhlı personel taşıyıcıları... Ağır makineli tüfekler... Roketatarlar...
Peki kim kullanıyor bu silahları?
“Irak ordusu” diyoruz ama...
İçinde PKK/YPG, Haşdi Şabi olduğu günlerdir konuşuluyor.
Telafer’i alan hangi Irak ordusudur? Kimlerden oluşur? Hangi gruplar vardır?
Türkiye defalarca uyardı.
Soru şu:
“Bu silahlar geri verildi mi ki, YPG’ye verilen silahlar geri verilsin?”
Rakka... El Haseke... Telafer... Musul...Türkiye’nin güneyinde sınırımızın dibinde en kritik bölgeler.
Telafer, ağırlıklı olarak bir Türkmen kenti.
İkinci kritik soru şu:
- DAEŞ çekildikten sonra o kentin yönetimi kimde olacak?
Bağdat yönetiminde mi?
Rakka’da ne oldu?
Belli ki PKK/YPG bu bölgede bir meşruiyet peşinde.
Eğer, Bağdat yönetiminden bağımsız, Türkmenleri dışlayan, özellikle PKK/YPG varlığı hissedilen bir yapı oluşursa...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözü akla geliyor:
“Bir gece ansızın gelebiliriz.”
Bu söz aslında doğrudan Washington’adır.
Neden mi?
Hatırlayalım...
ABD’nin Bağdat’ta konuşlu IŞİD’le mücadele operasyonu sözcüsü Albay John Dorrian, gazetecilere aynen şöyle demişti:
“Halk Hareketi Birlikleri (Haşdi Şabi) Telafer’e doğru ilerliyor. Aynı zamanda bunun Irak hükümetinin bir planı olduğunu anlıyorum.”
Nasıl yani?
Irak hükümetinin hangi planı?
İşte Ankara’yı endişelendiren açıklamalardan birisi de budur.
Çünkü Rakka ve Telafer gibi operasyonları hangi Irak hükümeti planlıyor olabilir?
Planlayabilse, ABD birliklerine ne ihtiyaç vardı?
ABD’nin amacı bir tek Amerikan askeri ölmeden DAEŞ’i bitirmektir.
Peki sonra o şehirlerde teröre karşı nasıl ve hangi güç pozisyon alacak.
Bağdat’ın gücü yetseydi tamam. Ama yetmeyeceği biliniyor.
Türkiye’nin meselesi işte budur.
O nedenle Ankara’nın gözü kulağı şimdi de Telafer’dedir.
Türkiye bu konudaki kaygılarının ciddiye alınması gerektiğini en üst düzeyden söyledi.
Bundan sonrası ABD’ye kalmış...
Paylaş