Paylaş
Özetle anlatırsam:
ABD Başkanı Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı telefon konuşmasından sızan olumlu hava.
Bugüne kadar hiç yorum yapmayan Pentagon’un, aniden “Türkiye bizim güvenilir ortağımızdır” anlamına gelen açıklamalar yapması.
Türkiye’nin Fırat Kalkanı ile bölgede tek kara harekâtını yapan ülke olarak yükselmesi.
Ankara’nın DAEŞ’le mücadelede Türkiye içinde çok ciddi operasyonlar yapması.
CIA Başkanı’nın Ankara’ya gelerek, özellikle PYD ve FETÖ konusunda birinci ağızlardan bilgi almak istemesi. Bu bilgileri yine ilk ağızdan Beyaz Saray’a iletecek olması.
Bütün bunlar şu kısa yoruma neden oluyor:
ABD yönetimi önümüzdeki dönemde Ankara’da siyasi istikrar görüyor. Bu nedenle FETÖ’yle ilgili çok keskin kararlar alabilir. Başkan Trump, Ankara’yla yeni dönemde istikrarlı bir ortaklığa hazırlanıyor...
Peki FETÖ ile ilgili keskin karar ne olabilir?
Eğer Trump CIA Başkanı’ndan aldığı bilgilerle birlikte, Ankara’yla kuvvetli bir ortaklık öngörüyorsa FETÖ artık Obama dönemindeki gibi rahat edemez.
ABD kapıları kapanabilir.
PYD FAKTÖRÜ
İkinci kritik konu elbette PYD.
Obama yönetimi, PYD’yi DAEŞ’e karşı bir kara gücü olarak konumlamıştı.
Böylece asker tabutlarının ABD şehirlerine gelmesini engellediğini düşünüyordu.
O nedenle de PYD’ye, ‘örtülü’ olarak kantonlaşma sözü verilmişti.
Peki yeni dönemde bu durum ne olacak?
ABD, Ankara’nın ‘terörist’ ilan ettiği PYD’den vazgeçecek mi?
Bu noktada bir ‘orta yol’ gelebilir mi? Yani ‘Barzani modeli’ gibi...
Hatırlarsanız, bir dönem Barzani için de benzeri suçlamalar yapılıyordu.
1990’larda, Barzani için ‘Terör yatağı’, ‘Aşiret reisi’ deniyordu.
Sonradan Barzani, PKK ile doğrudan bağlantısını kesti.
Silahları bırakma çağrısında bulundu.
Ve kabul gördü.
PYD için de benzeri bir gelişme olabilir mi?
Bütün bunlar keskin birer soru işareti olarak duruyor.
Nisan referandumuna kadar bu soruların cevaplarını bulabiliriz.
ABD referandum sonrasında. ‘Evet’e göre pozisyon alıyorsa...
Bu soruların cevapları Türkiye lehine olacaktır.
EVET-HAYIR FARKI
DİKKAT ediyorum.
AK Parti’nin “Evet” deme şekliyle, CHP’nin “Hayır” deme şekli arasında çok önemli bir fark var.
AK Parti neden “Evet” diyeceğini, yatırım alanlarında, açılış törenlerinde anlatıyor.
“Laf üstüne laf değil, taş üstüne taş koymak için evet” üslubunu seçiyor.
Yani tüp geçitten Çanakkale Köprüsü’ne kadar her büyük yatırımı hatırlatırken “İşte bu yüzden evet” diyen bir algı seçimi yapıyor.
CHP ise daha çok klasik salon toplantısı ya da meydan mitingini seçiyor. Bu çok önemli bir algı ve strateji farkıdır.
İNSANLIĞIN UTANÇ SORUSU
ABD yönetiminin ‘Müslümanlara vize yasağı’...
Avrupa’da yükselen ırkçılık ve yabancı düşmanlığı... Ve son anketlerde sorulan şu soru:
Ülkenize Müslüman sığınmacı ister misiniz?
Bırakın cevapları...
Yalnızca bu soru bile tüyler ürpertici bir utanç taşıyor üzerinde.
Hem de gamalı bir haç...
İnsanlığı birleştirmek için gelen dinlere karşı ‘nefret duvarları’ örülen ortaçağa geri mi dönüyoruz?
Paylaş