Yüzde 200’lere varan zamlar bunaltıyor.
Öyle bir yapı var ki;
Zammı kabul etmesen haklarını kaybediyorsun.
Kabul etsen fahiş miktarda paranı kaybediyorsun.
Sıkıntı büyük...
VERGİDEN DÜŞEMİYOR
Aldığı kira parasıyla geçinen bir dostum ise başka bir sıkıntıyı paylaşıyor:
“
3 bölümlük dizi yazının sonuna geldik. Hatırlayacaksınız; Şu soruyla başlamıştım:
- Devletin koruması altındaki çocukları hep onlara hediyeler verilirken görüyoruz. Peki büyüyünce nasıl bir hayatları oluyor?
Sağ olsun Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Göktaş büyük bir samimiyetle “rol modeli” dedikleri hayatların kapısını benim için araladı.
Önce Rize’nin Pazar ilçesinin bir dağ köyünden yetiştirme yurduna alınan, sonra Türkiye’nin iç giyim imparatorluğunu kurup ihracat şampiyonu olan Özcan Sümer’in hikâyesini aktardım.
Önceki gün “yetiştirme yurdundan peri masalına” başlığıyla Merve Başoğlu’nun inanılmaz öyküsünü paylaştım.
Şimdi 3’üncü bölümdeyiz. Yine yetiştirme yurdunda büyüyüp üniversiteyi bitirdikten sonra şimdi Batman Vali Yardımcısı olan Murtaza Ersöz’ün; ve aynı şekilde yetiştirme yurdunda büyüyüp okuduktan sonra doğduğu topraklara Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürü olan Sabri Sidar’ın hikâyelerine geldik. Buyurun...
GEÇTİĞİMİZ hafta; Rize’nin Pazar ilçesinin bir dağ köyünden, yetiştirme yurduna alınan küçük Özcan’ın, Türkiye’nin iç giyim imparatorluğuna giden yaşamını anlatmıştım.
Bugün Merve’nin “Peri Masalı”na geçiyoruz.
Konya Yetiştirme Yurdu’ndan Strazburg Müzik Akademisi ve Rhin Operası’na; Ve Nice Devlet Operası’na giden inanılmaz bir hikâye bu. Buyrun...
Merve 12 yaşında yetiştirme yurduna geliyor.
Ağır bir travma. Dersler başlıyor ama... Merve içine kapanık. Merve hüzünlü. Merve durgun. Kolay değil elbette. Büyük travmalar yaşamış.
Ama bir gün müzik dersinde öğretmeni sınıfa bir flütle geliyor. Flütü anlatıyor. Klasik müziği anlatıyor. Ve öğretmen örnek olsun diye flüt çalıyor.
O zamana kadar bir köşede ilgisiz duran Merve heyecanlanıyor. O anı Merve Başoğlu’na sordum. İşte o an...
“
- Hamas’ın Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih el-Aruri Beyrut’ta öldürüldü.
- İran’ın Kirman şehrinde DEAŞ’ın üstlendiği iki bombalı saldırıda 103 kişi hayatını kaybetti.
- Devrim Muhafızları’nın önde gelen komutanlarından Rıza Musevi Suriye’de vuruldu.
- Haşdi Şabi’ye bağlı milis gücü Nuceba hareketi liderlerinden Ebu Takva es-Saidi Irak’ta öldürüldü.
- Yemen’de Husiler Kızıldeniz’den geçen gemilere saldırdı.
- ABD’nin üslerine dronlu saldırı. ABD 3 askerini kaybetti.
- ABD Husiler’i terör listesini aldı ve İran’ı suçladı.
- Kuzey Irak’ta görev yapan Türk askerlerine saldırılar başladı.
1- Özellikle Emine Erdoğan Hanım’n destekleriyle, yardıma muhtaç ailelere, engellilere ve çocuklara yapılan yardımları biliyorum. O çocukları oyuncaklar alırken, yeni giysiler verilirken görüyoruz.
Peki büyüdükleri zaman?
Merak ettim, Bakan Mahinur Hanım’a bu konuyu ilettim. Harika cevaplar aldım. İçimizi ısıtan başarı hikâyeleri dinledim.
Bakan Göktaş
Devletin şefkatli ellerinde büyüyüp serpilen işadamları, valiler, sanatçılarla tanıştım.
İşte bu yazı dizisine her birimizin içi ısınsın diye başladım.
Başka çocuklara ve ailelere örnek olsun diye yayınlıyorum. Buyrun..
2- BAKTIM ANNEM ARKAMDAN AĞLIYORDU
Dünyanın en güzel coğrafyasında...
Türkiye’nin bütün turizm afişlerini süsleyen Fethiye Körfezi...
Yangınlara karşı direnen yeşilinin körfeze doğru döküldüğü Marmaris sahilleri...
“Balçıkla boğuluyor, ölüyor” diye yazdım.
İlk telefon AK Parti Muğla Büyükşehir Belediye Başkan adayı Aydın Ayaydın’dan geldi.
Ayaydın’ı çok eskiden tanırım.
İşe odaklıdır. Bürokrasinin duvarlarını yıkmayı sever. Şimdi arkasında iktidar gücü de var.
O nedenle rahat ve kendinden emin konuşuyor:
Ben denizleri, sahilleri, ağaçları, gölleri özetle doğayı sormak istiyorum. Çünkü korumak için elimden geleni yapıyorum. O nedenle de bıkmadan usanmadan soruyorum.
İşte Muğla adaylarına soruyorum:
Dünyanın en güzel sahilleri...
Dünyanın en güzel körfezleri...
Dünyanın en güzel denizleri...
Muğla kıyılarından büyük denizlere açılır.
Bu koyların, çam kokulu dağların tarihi hiçbir yerde bulunmaz.
Binlerce yıllık kültürler, milattan önce 3000’lere gider... Karia’dan, Hititler’den Büyük İskender’e... Roma’dan Menteşe Beyliği’ne kadar muazzam bir tarih doğayla denizle kaynaşmıştır.
Bir sezonda 1400 etkinlik yapan bir müzik imparatorluğu. Batı’daki en yakın takipçileri New York, Londra ve Berlin... Ki onlar da ancak 300-400 konser bandında kalıyorlar.
Rimsky Korsakov’un, Çaykovski’nin, Musorgski’nin pek çok eserlerinin galasına ev sahipliği yaptı. Kuğu Gölü ve Uyuyan Güzel’in doğum yeri...
İşte böylesine muazzam ve tarihi bir mekâna şef olarak kabul ediliyor.
Telefonda konuşurken sesindeki heyecan ve mutluluğu o kadar derinden hissettim ki...
“Helal sana Cemi’i” diyebildim.
CSO’nun genç şefi Cem’i Can Deliorman’ın, Mariinsky Orkestrası gibi efsanevi bir kurumun düzenli konuk şefi olmasından söz ediyorum.
Muhteşem bir gelişme.