Paylaş
Türkiye ile ABD arasında imzalanan mutabakat, müthiş bir diplomatik trafik gerektirdi. Önce Washington’dan 4 paragraflık bir öneri geldi. Ankara buna karşılık “Bu yeterli değil” diyerek 11 maddelik bir anlaşma metni gönderdi. Beyaz Saray 11 maddenin 9’unu anında kabul etti. Bir madde üzerinde kısa bir müzakere oldu. Ardından diğer maddeler üzerinde anlaşıldı ve son cümleye “Her iki taraf birlikte eşgüdüm içinde çalışırlar” ibaresi konuldu. 13 madde oluştu.
Bu bilgiyi şunun için paylaşıyorum:
Birileri bu anlaşmayla “Türkiye baskılara boyun eğdi” türünden provokasyon amaçlı yalanlar pompalıyor. Doğrusu Türkiye, 120 saati içeren anlaşmada aktif inisiyatif göstermiş, belirleyici olmuş ve dik duruşunu sürdürerek bu noktaya gelmiştir.
Bunu dün başından beri inanılmaz bir diplomatik performans gösteren Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ndan öğrendim.
Dolayısıyla, “Türkiye boyun eğdi” palavralarına inanmayın. Bu bilgi aslında dolaylı yoldan başlıktaki sorunun cevabını da belirliyor.
120 saat sonunda teröristler çekilir mi?
Aslında Türkiye-ABD arasındaki bu mutabakat YPG açısından “mecburi istikamet” anlamına geliyor. Ki zaten PKK/YPG önceden bunu kabul etmiş görünüyor. Eğer Avrupa’dan gelen bazı negatif manipülasyonlara kapılmazsa, 120 saatin sonunda ne olacağı bellidir.
Güvenli bölge sınırlarının gerisine çekileceklerdir. Çünkü çekilmezlerse, bu defa ABD’nin desteğini kaybetmiş bir şekilde rejimle Türkiye arasına sıkışacaklardır.
Bunu göze alamayacakları bellidir.
Türkiye’nin “ara verme” kavramını metne koydurmasının amacı budur.
Yani “ağır silahlardan, mühimmat ve mevzilerden” tek tek bahsedilmesi Türkiye’nin başından beri söylediği yerde olduğunun göstergesidir. Ancak... Avrupa’dan gelen bazı açıklamalar anlaşmayı provoke etmek isteyen birilerine cesaret verebilir. Bunun da önlemi alınmış durumda.
Türkiye görüşmelerde, “120 saatlik süre içinde taciz olursa aynen karşılık verilir” ibaresini koymuştur. ABD bunu kabul etmiştir.
Nitekim uygulanmıştır.
Peki Avrupa niye böyle?
Ortada bir anlaşma var.
Gerçekleşirse ne olacak?
1) Türkiye’nin güvenlik endişeleri giderilmiş olacak.
2) Avrupa şehirleri için ciddi bir tehdit olan düzensiz göçmen meselesi çözüm aşamasına gelecek. O bölgede yapılacak yerleşim projeleri ile Türkiye’den Avrupa’ya geçmeyi bekleyen yüz binlerce Suriyeli ülkesine dönecek.
3) Elbette Suriye’nin toprak bütünlüğü korunmuş olacak.
Peki Avrupa için de bu kadar faydalı bir anlaşmaya karşı neden hâlâ “çatlak ses” çıkıyor?
İşte bir örnek: AB Konseyi Başkanı Tusk önceki gün şöyle diyor:
“Durum ateşkes olarak adlandırılıyor, beklediğimiz şey bu değildi. Aslında bu ateşkes değil, Kürtlerin tutuklanmasının bir talebi. Burada çok tutarlı olmalıyız ve derhal askeri harekâtına son vermesi için Türkiye’ye çağrıda bulunmalıyız ve bunda istikrarlı olmalıyız.”
Dikkat ederseniz ısrarla “ateşkes” diyor.
Oysa Türkiye ve ABD “ara verme” kavramını kullanıyor. Çünkü savaş devletler arasında olur. Bu harekât terörle mücadele için yapılıyor.
Dahası Tusk, Türkiye’nin ısrarla “Bizim Kürt kardeşlerimizle meselemiz yok. PKK/YPG terörüyle meselemiz var. DEAŞ’la meselemiz var” vurgusu yapmasına rağmen bu “Kürtlerin tutuklanmasıdır” diyerek benzeri bir çarpıtmayı yapıyor.
Benzeri sözler Fransa’dan da geliyor.
Niye?
Neden Türkiye’nin Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı harekâtlarında böyle sesler çıkmadı?
Çünkü birileri orada bir “terör devleti ya da koridoru” planlamıştı.
Kuzey Irak’ta referandumla denemek istediler. Ardından Suriye’nin kuzeyinde bir “kukla otonom yapı ya da devlet” planladılar. Ancak Türkiye o planlanan bölgeye girince planlar ve hayaller suya düştü.
İşte Avrupa’dan gelen çatlak seslerin nedeni budur.
120 saate gelince...
Belli ki bunu son dakikasına kadar kullanacaklar. PKK/YPG, 120 saat içinde çekilmenin ötesinde ağır silahların ve mühimmatın büyük bölümünü çekildiği yerlere götürmeye çalışacak. Ama orada da rejim güçleri var. Bu arada Rusya ile temas edecekler. Rusya’nın Esad’la onları bir araya getirmesini isteyecekler. Bir gizli ya da örtülü anlaşma isteyecekler.
Putin bu konuda ne yapar?
Onu da bu salı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin’le yapacağı görüşmeden çıkacak sonuçlara göre anlayacağız.
Özetle...
120 saatin sonunda PKK/YPG çekilecek. Türkiye “güvenli bölgede” istediğini almış olacak.
Tabii yine bu coğrafyanın tabiatında var olan “oyun içinde oyunlar” görmeye devam edeceğiz.
Paylaş