Tayyip Erdoğan seküler bir cumhuriyet çocuğu mudur
SÖZ bana ait değil... Ama sondaki soru ekini ben ekledim...
Cümlenin saptama şeklindeki hali, hiç tahmin etmeyeceğiniz bir gazetede yazan, hiç tahmin etmeyeceğiniz bir insana ait...
*
Bu saptamayı Cumhuriyet gazetesi yazarı Tayfun Atay yaptı...
Kaçırdıysanız onun bu hafta Hürriyet Pazar’da Çınar Oskay’a verdiği mülakatı mutlaka okuyun...
Son yıllarda okuduğum en umut verici, en gerçekçi analizleri bu mülakatta buldum...
*
Şimdi onun cümlesinin tamamını aktarıyorum:
“Tayyip Erdoğan bir Cumhuriyet çocuğudur. Fenerbahçe merakı, kabadayılık... Bütün bunlara baktığında Tayyip Erdoğan aslında seküler bir Cumhuriyet çocuğudur.”
Peki nedir öyleyse bu hırçınlık ve öfke?
Onu da şöyle açıklıyor:
“İmam hatiplerin yıllarca küçümsenmesinin, aşağılanmasının, kıyıya itilmesinin, kültürel anlamda ‘aşırı’ sayılmasının yarattığı öfkenin bedelini ödüyor...”
*
Hem bizim mahallenin, hem muhafazakâr mahallenin, hem de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın iyi okuması gereken bir analiz bence...
*
Çok önemli bir mülakattı...
Türkiye’de bir barışmayı, kutuplaşmanın aşılmasını arzu eden herkese tavsiye edeceğim, önyargıları yıkan bir mülakat olmuş. Hem Tayfun Atay’ı, hem Çınar Oskay’ı kutluyorum.
Bize çok yapıcı bir tartışma açısı getirdiler.
LAİK KESİMİN ERİTİLEMEYECEĞİ YOK EDİLEMEYECEĞİ ANLAŞILDI
TAYFUN Atay mülakatından bir bölüm:
“Şu an iktidar Türkiye’nin laik popülasyonuyla bir uzlaşma, yeniden yan yana gelme, diyaloğa geçme arayışına girdi gibi.
Bunun politik sebepleri olabilir.
Ama bir yandan da laik toplum kesimini eritmenin, yok etmenin, dönüştürmenin imkânı olmadığı görülüyor.”
LAİK BİR HOCANIN TESETTÜRLÜ ÖĞRENCİ HAKKINDAKİ GÖZLEMİ
TAYFUN Atay mülakatından bir başka bölüm:
“Sınıfımda, sokakta muhafazakâr gençlerle modern görünümlü gençlerin bir aradalığını görebiliyorum. Böylesi bir melezliğin kaybolmamış olması Türkiye’nin şansıdır.
Okulda tesettürlü öğrencim var. Sınıfın en girişken soru ve yorumlarıyla katkı yapanlarından. Çok da bakımlı. Başörtünün şıklığıyla çantanın şıklığı öyle uyum içinde ki...”
TÜRKİYE’NİN DÖRT İNCİLİ TEK RESTORANI GİZLİ OYLA SEÇİLDİ
TÜRKİYE’nin Michelin yıldızlı restoranı yok.
Çünkü Michelin henüz Türkiye’ye not vermeye başladı.
Ama buna karşılık “Dünyanın en iyi restoranları” listesinde bir restoranı var.
Şimdi, Hürriyet-Karaca ortaklığa ile sağlam bir gastronomi rehberi hazırlandı.
Adı “İncili Gastronomi Rehberi”...
Başında çok sevdiğim, yazılarını hiç kaçırmadığım Müge Akgün var...
Genç bir uzman ekip onunla çalışıyor.... Restoranlara yıldız yerine inci veriyorlar.
Bu inciler de adları açıklanmayan geniş bir uzmanlar jürisinin oylarıyla belli oluyor.
Bu jüri İstanbul, Çeşme, Alaçatı ve Bodrum’un restoranlarına inci verdiler.
Dün bu rehberi dikkatle inceledim.
Tanıdığım bildiğim restoranlar konusunda bana göre adil bir puanlama yapmışlar.
Türkiye’de 4 inci alan tek restoranın Mikla olması da beni hiç şaşırtmadı...
Ama benim hiç tanımadığım sürpriz restoranlar da vardı.
MELİS ALPHAN’DAN ROL ÇALAYIM DERKEN
PAZAR günü Hakan Sabancı’nın üzerindeki pahalı pantolona esprili bir tavsiye ile takılmak istedim.
Yayınlandıktan sonra okurken, yazdığım bir cümleye takıldım.
Genç adamı, babadan kalma parayla bonkörlük yapmakla eleştirmişim.
Sevmedim bu cümleyi... Hiç mi hiç sevmedim.
Bir de öğrendim ki, genç yaşta kendi başına başarılar yazmaya çalışan bir gençmiş...
Melis Alphan’dan rol çalayım derken, biraz abartmışız.
Aldım o cümleyi geriye...
BİZİM ÂLEMDE ÇOK KONUŞULAN STREAMİNG DİZİLERİNE PUANLAMA
- BİR: Banko ‘Sense8’.
Benim için 21’nci yüzyılın ikinci yarısını şimdiden açan dizi.
- İKİ: ‘ADANA 01.’
İsimsiz, genç ve amatör bir ekibin işi. Ama kesinlikle Türkiye’de yerel “streaming” dönemini açan dizi oldu.
- ÜÇ: Handmaid’s Tale: Günün siyasi ortamına uygun oluşu, retro bir bilimkurgu oluşu ile dikkatimi çekti...
Senaryo ve oyuncu kalitesi ile harika...
- DÖRT: Sound-breaking: 1950’lerden bu yana müzik sektöründe yapımcıların rolünü ve önemini anlatan harika bir dizi.
Belgesele sosyolojiyi de sokan yeni bir anlayış.
CEM ADRİAN-HALİL SEZAİ İLGİNÇ İKİLİ AMA KARARSIZIM
BİZİM mahallede son günlerde en çok konuşulan müzik konusu hiç şüphesiz Cem Adrian ile Halil Sezai düeti.
Söyledikleri “Buruk” adlı şarkı gerçekten ilginç... Ama itiraf edeyim sevip sevmediğime henüz karar veremedim.Bu iki ismi yan yana getirmek ilginç fikir... Ama ortaya çıkan şarkı konusunda karar veremedim.
