Paylaş
Geçtiğimiz pazartesi günü küçük bir köyde çekildi...
Köyün adı La Higuera... Bolivya dağlarında küçücük bir köy.
*
Bundan 50 yıl önce, tam günüyle 9 Ekim 1967’de Che Guevara işte bu köyde öldürüldü.
*
“Saçları uzun ve yağlıydı. Üzerindeki elbise o kadar kirliydi ki bir tamirci zannederdiniz. Ona bir tas çorba götürdüm. Hiçbir şey söylemedi. Dışarı çıktıktan kısa süre sonra silah sesleri duydum. Che Guevara öldürülmüştü.”
Hâlâ o köyde yaşayan Irma Rosales onun öldürüldüğü geceyi böyle anlatıyor.
*
Yakalandıktan sonra köyün okulunda bir odaya, öldürüldükten sonra cesedi hastanenin çamaşırhanesine konmuştu.
Aradan 50 yıl geçti...
Şimdi o köyde bir tümseğin üzerinde Che’nin dev bir büstü var.
Öldürüldüğü okul müze haline getirildi.
Köyün bütün duvarlarında onun tasvirleri ve Küba bayrağı var...
Che hâlâ o köyde yaşıyor, yaşatılıyor...
Ve köy, parasını ziyarete gelenlerden kazanıyor.
*
Peki bundan 50 yıl önce, onu yakalatıp öldüren Bolivya yönetiminin başında kim vardı?
Kötü bir diktatör...
*
Adı General Rene Barrientos Ortuno...
Ama asıl emri o değil, ondan bir önceki başkan Alfredo Ovando Candia vermişti.
1964’te askeri bir darbe ile iktidara gelmişti.
1966’da ayrılmış ama 1969’da yine iktidar koltuğuna oturmuştu.
O muzaffer günlerinde tarihi kendinin yazdığını sanıyordu... Fakat 50 yıl sonra tarih onu yazdı...
*
Hem de hiç istediği, hayal ettiği gibi yazmadı...
GÜNÜN TESTİ
TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK KOALİSYONU HANGİSİDİR
a) Milliyetçi İslamcı koalisyonu.
b) Ulusalcı solcu koalisyonu.
c) Ulusalcı İslamcı koalisyonu.
d) Kemalist ulusalcı koalisyonu.
e) Kemalist ülkücü koalisyonu.
f) Hiçbiri...
*
DOĞRU CEVAP: Amerikan aleyhtarlığı ve her şeyin altında CIA arama koalisyonu.
Baksanıza önüne gelen ABD’ye çakıyor da çakıyor...
BÜYÜKELÇİYİ ‘DÖVMEK’ İŞTE EN AKILLI TAKTİK BU
DİKKAT ediyorum...
Ankara, dün yukarıdan en aşağı durmadan, ABD’nin giden büyükelçisine vuruyor...
Yani olay Washington’a kadar taşınmıyor...
Büyükelçi de yarın öbür gün ülkesine döneceğine göre, iki hafta sonra mesele kalmaz diye düşünülüyor olmalı...
“Düşük level’lı (seviyeli) bir bilgisayar oyunu” da diyebilirsiniz... Yine de iyidir...
Başkentlerde mantık kalmayınca, savaşı ekrana kilitlemek her zaman en akıllı yoldur. Ne de olsa, sanal âlemde dökülen kan gerçek değildir...
BİR KERE OLSUN DOĞRUYU SÖYLÜYOR OLABİLİR Mİ
ORTALIKTA ABD Başkanı Trump’ın 2015 yılında verdiği bir mülakatın görüntüleri geziyor.
Özetle şunları söylüyor:
“Saddam varken Irak, Kaddafi varken Libya bundan yüzde 100 daha iyiydi. Irak’ı biz, Libya’yı Avrupa karıştırdı. Onları devirerek bir şey kazanmadık. Bu ülkeler terörist merkezi haline geldi.”
Esad’ın adını vermiyor, ama Suriye için de aynı şeyi söylüyor...
Bir işadamı arkadaşım mesaj atmış:
“Abi, bu adam hayatında bir kere olsun doğruyu söylüyor olabilir mi...”
Olabilir ama bu, o ülkelerin başında acımasız birer diktatörün bulunduğu gerçeğini değiştirmiyor.
BU VİDEOYA BAKINCA
TRUMP’ın bu videosundaki sözlere bakınca, diyorum ki hepimiz sandığın kıymetini iyi bilelim.Giden sağ salim gidebiliyor... Gelen daha kötüsü de olsa, geldiği gibi seçimle gidebiliyor…
YARIN TÜRKİYE’Yİ KURTARACAK OLAN İŞTE BU FOTOĞRAF KARESİ
TÜRKİYE Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan... Yanındaki Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic... İkisi birlikte el ele halkı selamlıyor...
Çok değil bundan 25 yıl önce kanlı bıçaklı olan iki ülkenin cumhurbaşkanları...
Biri, 25 yıl önce Bosna’da Müslümanları kesen Sırbistan’ın cumhurbaşkanı...
Öteki katledilen Müslümanlara yardım eden ülkenin cumhurbaşkanı...
Bakarken rahmetli Süleyman Demirel’in o sözünü hatırladım... “Barışmayı bilmeyenler savaşmamalı...”
Düvel-i muazzama ile kavgalı, iflas etmiş dış politikasından sonra Türkiye’yi kurtaracak olan fotoğraf
karesi işte budur.
Amerika ile de, Suriye ile de, Mısır ve Almanya ile de...
Yeter ki yanlışı görelim, barışmayı bilelim... Ama önce içeride barışmayı....
NASİHAT
GÜLBEN-ERHAN SAVAŞI VE PETER PRENSİPLER
- BİR: Bir kadınla bir erkeğin savaşını dışarıdan anlamak kolay değildir.
Mümkünse karışma...
*
- İKİ: Bir kadınla bir başka kadın savaşıyorsa durum karışıktır.
Mümkünse uzaklaş...
*
- ÜÇ: Bir kadınla başka iki kadın savaşıyorsa anlamak imkânsızdır.
Kesinlikle yaklaşma...
- DÖRT: Erkeksen ve bir kadınla savaşıyorsan, başka iki kadın da senin savaştığın kadınla savaşıyorsa durum sandığından zordur.
Kesinlikle “Düşmanımın düşmanı dostumdur” felsefesine kapılma...
Paylaş