Paylaş
“Eğer bulabilirsek, orada bir yerde bir pony var” cümlesi...
Hani şu dün yazdığım...
Sabahtan itibaren, İngilizce bilen, Amerika’da yaşamış çok sayıda arkadaşım aradı.
Hepsi aşağı yukarı aynı yorumu yaptı.
*
Bu bir “İyimserlik hikâyesiymiş”...
Hikâye biri karamsar öteki iyimser iki kardeşle ilgiliymiş.
Bir anne ve baba, ders olması için Noel ağacının altındaki hediye oyuncakların yanına kocaman bir at pisliği yığını koymuş.
*
Karamsar kardeş oyuncaklara hiç dokunmamış. ...
Niye diye sorduklarında, “Oynarsam oyuncakları kırabilirim” demiş...
İyimser kardeş ise hemen pislikleri eşelemeye başlamış.
Ona “Neden” diye sorduklarında ise şu cevabı vermiş:
“Bu kadar at pisliği varsa mutlaka bir de pony vardır. Onu bulmaya çalışıyorum...”
*
“Pony”, Türkçede midilli atı anlamına geliyor.
Yani bütün çocukların çok sevdiği, çok sempatik bulduğu bir hayvan...
Bu deyişe gelince...
Kimine göre bir Güney Carolina yerel deyimiymiş...
Kimine göre eski Başkan Reagan’ın iyimser siyasetleri anlatmak için çok anlattığı bir hikâye..
Yani en kötü şeylerin olduğu zamanlarda, en karanlık günlerde bile iyi bir şey bulunabilir anlamında kullanılıyormuş.
*
Anlayacağınız adam bir pislik hikâyesi anlatmış ama Allah için pislik yapmamış.
Ama bu cümlenin Türkçe zaptta nasıl geçtiğini hâlâ merak ediyorum...
*
BİR TEŞEKKÜR VE BU FOTOĞRAFIN HİKÂYESİ
HIFZI Topuz’un son kitabını büyük keyifle okudum.
Melih Cevdet Anday’la mektuplaşmalarını yazmış.
*
- Biri Paris yıllarımdan çok sevdiğim, bana hayatta gerçekten çok büyük yardımları olmuş bir yazar...
Hıfzı Topuz...
m Öteki benim küçücük bir dergide çıkmış yazımı okuyup, Cumhuriyet gazetesinde hakkımda ilk yazıyı yazıp genç yaşımda bana büyük moral ve cesaret veren büyük bir şair...
Melih Cevdet Anday...
*
Bu fotoğraf, 1970’li yıllarda Hıfzı Topuz’un Paris’te Ile Saint Louis’deki evinde çekildi...
Tansu ve ben öğrenciyiz...
Solumuzda Hıfzı Topuz’un eşi Nezihe Abla...
Öteki tarafımızda Melih Cevdet Anday...
*
O ev benim için bir üniversiteydi...
O evde Türkiye’nin ve dünyanın ünlü birçok yazarı, sanatçısı, gazetecisi ile tanıştım.
O evde yeni fikirlerin tartışılmasını dinledim.
*
Kitapta bu fotoğrafı görünce de çok heyecanlandım...
Teşekkürler Hıfzı Abi... Bana yaptığın bütün katkılar, yardımlar, ağabeylik, mentörlük ve hocalık için teşekkürler...
Teşekkürler yazdığın bütün bu harika kitaplar için...
................
- Hıfzı Topuz: “Anı ve Mektuplarda Melih Cevdet Anday”, Remzi Kitabevi, 2019
HALUK’UN CEVABI MİZAH FUKARASINA KAPAK OLSUN
CEM Yılmaz’ın Haluk Levent için o espriyi yaptığı gösteride ben de vardım. Vallahi hiç üzerinde durmadım... Çünkü Cem o akşam bana da dokundurdu... Acun’u acayip gırgıra aldı... Hepimiz bol bol güldük...
*
Ama durumdan vazife, mizahtan kavga çıkarmak isteyenler anında harekete geçtiler ve Haluk Levent’i dolduruşa getirmek için ellerinden geleni yaptılar.
Haluk önce biraz alındı ama hemen sonrasında öyle güzel bir tweet attı ki...
*
İşte o tweet, “mizahtan kavga çıkarmak isteyen” herkese kapak olsun...
Bravo Haluk kardeşim... Ben öğrendim, sen de şunu çok iyi bil.
Dalga geçilmek, önemsenmektir... Seninle dalga geçiliyorsa, bil ki önemli insansındır.
*
KAÇIRMAYIN... ‘LİKE’ İLE FLÖRT MÜ EDİYORUZ RÖNTGENCİLİK Mİ YAPIYORUZ
BUGÜN Hürriyet Pazar’da, “Instagram’ın ‘like’larının’ kaldırması” ile ilgili harika bir yazı var.
Kaçırmayın derim... Size birkaç spot vereyim.
*
- EKONOMİ: “Gerçekten bizim psikolojimizi düşündüğü için mi böyle yapıyor...”
*
- PSİKOLOJİ: “Onaylanma ve takdir duyumuza neden bu kadar bağımlıyız...”
*
- İLİŞKİLER: “Beğeni yoluyla flört mü ediyoruz, başkalarının özel hayatını mı dikizliyoruz...”
*
- FENOMENLER: “Like’ın kalkması fenomenlerin sonu mu yoksa daha da yükselişi mi...”
BUGÜN HÜRRİYET PAZAR’DA
KİTAPTAN… FAŞİSTLER BASTIĞI SIRADA NUTUK OKUYAN SOLCU NE DEDİ
MELİH Cevdet Anday bir mektubunda Rasih Nuri İleri ile ilgili şunu yazıyor: “Senin Rasih Türkiye İşçi Partisi’ne girdi. ‘Demek ki Türkiye İşçi Partisi’ne işsizleri de alıyorlar’ diye dedikodu yapıyorlar. Ziya da (Şav) partide ama ayak atmıyor. ‘Bir gidersem ilk işim Rasih’i haysiyet divanına verip partiden attırmak olacak’ diyor. Galiba bir para işinde kazık yemiş ondan...”
*
Bir başka mektubunda şu hem komik hem de acıklı olayı anlatıyor:
“Efendin Rasih TİP Şişli Ocağı’na açmak üzere Gültepe’de bir yer kiraladı ve nutkunu hazırladı. Fakat o gün faşistler oraya tecavüz ediyorlar. Binayı taş yağmuruna tutuyorlar. Rasih o sırada nutkunu okuyormuş. Salonda karışıklıklar olunca nutkunun güme gideceğini düşünerek, ‘Arkadaşlar dışarı ile alakadar olmak yok. Beni dinleyin’ diye bağırmış. Fakat az sonra o da kısa kesmeye mecbur olmuş. Burnuna bir taş yemiş, karısını da biraz dövmüşler galiba...”
*
Komik ama o yıllarda sol siyasetin ne kadar meşakkatli ve zor olduğunu anlatan bir anekdot...
HAFTANIN DİZİSİ... KAPKARA BİR SAVAŞI RENKLİ SEYRETMEK
NETFLIX’in yeni dizisi “World War in Color”ı büyük bir ilgiyle seyrettim.
İkinci Dünya Savaşı’na ait çok zengin görsel malzeme renklendirilmiş...
Ama daha önemlisi savaşın tarihi çok değişik ve ilginç biçimde temalara ayrılıp anlatılmış.
Bu arada iki taraftan da savaşan çok ilginç insan ve komutan karakterleri ön plana çıkarılmış.
Bugüne kadar bilmediğim birçok ayrıntıyı, gözümden kaçan noktaları öğrendim.
DİZİDEN… BLİTZKRİEG CENGÂVERLERİ ASLINDA BİRER HAPÇI MIYDI
İKİNCİ Dünya Savaşı dizisinde, savaşın başında Almanların “Geçilmez” dediği Majino hattını geçerken ve öteki cephelerdeki hızlı ilerlemesi anlatırken hep bir “Blitzkrieg efsanesinden” söz ediliyor.
Yani “yıldırım savaşı”...
Bütün dizi boyunca savaş sırasında Alman askerinin iyi eğitilmiş ve cesur olduğu anlatılıyor.
Üç gün üç gece hiç yorulmadan savaşan askerlerden söz ediliyor.
Dizide bunun arkasında Alman askerlerine verilen “Pervitin” adlı bir hapın bulunduğu anlatılıyor.
Bildiğimiz “Metamfetamin”...
Askerlere hem cesaret hem de zindelik veriyormuş.
İkinci Dünya Savaşı boyunca Alman askerlerine 200 milyon Pervitin hapı verildiği bilgisine rastladım.
Bağımlılık yapan bir hapmış...
Ve bunun üzerine yazılmış “Nazilerin biyokimyası” adlı çalışmalar varmış.
Savaşın hiç de öyle yüceltilecek bir yanının olmadığını bir kere daha gördüm...
ÖNCEKİ GECE BİR SİNEMA REKORU DAHA KIRILDI
- Cuma gecesini cumartesiye bağlayan gece, sinema tarihinde ilk kez “R Rated” bir film 1 milyar dolar gişe hasılatını geçti.
R Rated, “Sadece 18 yaş üzeri kişilerin seyredebileceği film” demek.
*
- “Joker” ayrıca bu yıl “1 milyar dolar gişe hasılatını geçen 9’uncu film” oldu...
*
Anlayacağınız “Joker”in yüzündeki o sinsi gülümseme artık sevinç kahkahasına dönüştü.
*
Beş yıl önce verdiğim bir konferansta şunu söylemiştim:
“Kötü karakter kârlı ve iyi bir yatırımdır...”
Haklı çıktım...
Paylaş