Paylaş
Eminim istihbarat örgütlerinin artık birer “Instagram profili çıkarma” bölümü de vardır.
Çünkü Instagram hesapları, sayfaları bir insan hakkında sandığımızdan çok daha fazla bilgi veriyor.
Psikolog bir arkadaşımın yardımıyla Ozan Güven’in hesabını inceledim.
*
PROFİL FOTOĞRAFI: Hafif şeytani, daha bol alaycı bir ifade. Poz vermeyle dalga geçen bir poz.
Umursamaz gibi görünmeye gayret eden bir karakter.
HAKARET YORUMLARINI SİLMİYOR: Paylaşımlarında en çok yorum yapılan fotoğraflarından biri, manikür pedikür yaptırırken çekilmiş olan kare.
Dayak olayı ile ilgili tepkilerini göstermek isteyenler, en çok bu film karesinin altına yazmış.
Kare şu: Etrafında iki kadın ona hizmet ediyor.
Biraz sonradan görme zengin, biraz âlemin kralı havası var.
Yani çoğu insan için “gıcık” sayılabilecek bir klişe karakter çizilmiş fotoğrafta...
Çok ağır, hakarete varan eleştiriler var.
Ve Ozan Güven bunları silmemiş.
Bir özgüven işareti mi? Yoksa “Ben gıcık ederim” umursamazlığı mı...
-
ATATÜRK FOTOĞRAFLARI: Hemen hemen bütün resmi bayramlarda güzel bir Atatürk fotoğrafı paylaşmış.
Demek ki Cumhuriyetçi bir duruşu var ve bunu göstermek istiyor.
-
HAYVAN FOTOĞRAFI AZ: Bütün paylaşımlarına tek tek baktım. Sadece 3 hayvan fotoğrafı var. Birinde başkasının köpeğinin zincirini iğreti olarak tutmuş. Birinde evde yatan bir köpek var. Üçüncüsü ise Cem Yılmaz’ın tuttuğu bir köpek.
Hayvan sevgisi fazla değil mi? Yoksa bu sevgiyi teşhir etme duygusu mu yok...
*
EN ÇOK OĞLU İLE FOTOĞRAFI VAR: Instagram sayfasının en dikkat çekici yanı, oğluyla ilgili çok sayıda fotoğraf paylaşması.
Ayrıca çocuk yetiştirme ile ilgili kitap sayfaları da koymuş.
İyi bir baba imajı çiziyor.
Bunu göstermeyi de çok seviyor.
*
OKUDUĞU KİTAPLARI PAYLAŞIYOR: Mesela Haruki Murakami ve başka yazarların kitaplarını paylaşmış. Ayrıca bazı sanat eserlerinin fotoğraflarını da koymuş.
Demek ki, sanatçı ve entelektüel yanını göstermek istiyor.
BU PROFİL BİZE 2 ŞEY ANLATIYOR
Öfke ve kadına şiddet dediğimiz olayın, okumuşlukla, iyi baba olmakla, Atatürkçü veya muhafazakâr olmakla, milliyetçi veya solcu olmakla, sanatçı veya işçi olmakla bir ilgisi yok.
Dolayısıyla kadın döven, kadına fiziki veya psikolojik şiddet uygulayan bir erkek, bu etiketler altında kendine hiçbir hafifletici neden arayamaz.
Vicdanı olan hiç kimse de bir insan şucu veya bucu diye, işlenen suçu görmezden gelemez.
İKİ CHARLİE CHAPLİN KARESİ, 1 BENZERLİK
OZAN Güven’in Instagram’da paylaştığı kareler arasında ikisi var ki çok çarpıcı.
İkisi de Charlie Chaplin kostümü içinde çekilmiş Ozan Güven fotoğrafları...
Her komedyenin içinde bir Şarlo hayranlığı vardır.
Ama her komedyenin içinde bir “Şarlo öfkesi” yoktur.
Charlie Chaplin kadınlara pek iyi davranmayan bir sanatçıydı.
Özellikle psikolojik şiddet uygulaması ve çok kötü muamele etmesi Hollywood’da herkesin bildiği sırlardandı.
Çok sayıda kadınla evlenmiş, çok çabuk bıkmış, boşanmaya kalkmış ve arkasında çok sayıda kadına şiddet ve kötü muamele hikâyesi bırakmıştır.
Tabii o dönem için servet sayılacak çok sayıda nafaka da ödemiştir.
Bu karelere bakınca ister istemez bunu da hatırladım.
HANGİSİ TEHLİKELİ
BÜTÜN KADINLAR BENİ İSTİYOR HER ERKEK BENİ ARZULUYOR
YAKIN bazı arkadaşları Ozan Güven’in ciddi bir alkol sorunu olduğunu söylüyorlar.
Ama asıl sorun, alkol alınca karakterinin değişmesiymiş.
Agresifleşiyormuş.
Konuştuğum bir psikolog ise daha derinde bir başka teşhis koydu:
“Başarının getirdiği şımarıklık ve baş edilemeyen kocaman bir ego, aynı zamanda küçük dağları ben yarattım ve bütün kadınlar beni istiyor narsizmi...”
O bunu söyleyince nedense aklıma şu sordu geldi:
“Bir kadının, ‘Bütün erkekler beni arzuluyor’ duygusu mu daha tehlikelidir, yoksa bir erkeğin ‘Bütün kadınlar beni istiyor’ duygusu mu?”
Ben hep erkek narsizmi ve egosunun, kadınınkinden daha tehlikeli olduğunu düşündüm.
GÜNÜN SORUSU
ARKADAŞIM KADIN DÖVMÜŞSE BEN DE DÖVMÜŞ SAYILIR MIYIM
İŞTE çok hayati bir soru ve bu soruya hepimiz mutlaka cevap vermeliyiz.
Çünkü yukarıda çizdiğim Instagram profili gösteriyor ki böyle bir olay hepimizin başına gelebilir.
Yani yakın, hatta en yakın arkadaşımız kadına karşı şiddet uygulayan, öfke kontrol sorunları yaşayan biri çıkabilir.
Bugünlerde Cem Yılmaz’a yapılan
neredeyse bu...
Cem çıkıp söylenebilecek en düzgün sözü söyledi. Böyle bir durumda bir arkadaşa yapılabilecek eleştiriyi bütün açıklığı ile yaptı.
Ama sosyal medyada öylesine insafsız bir yargıcılar kurulu var ki kan görmeden tatmin olamayacak.
Onlara şunu söylemek isterim:
İnsan böyle durumlarda arkadaşına, hakaret etmeden, çok kırıcı olmadan, ipleri koparmadan da söyleyebileceklerini söyler.
Ve emin olun ki, Cem’in sözleri Ozan Güven’e, Instagram hesabında silmediği hakaretlerden, küfürlerden çok daha fazla dokunmuştur.
Buna eminim.
ÇELLO MÜZİĞİ SEVENLERE HARİKA BİR YENİ ALBÜM
ÇOK iç karartıcı bir konu konuştuk.
Hadi biraz nefes alalım.
Camille Thomas 1988 doğumlu genç bir Fransız çellist. Jacqueline du Pre’den sonra en sevdiğim kadın çellistlerden biri.
Onun geçen ay çıkan son albümü “Voice of Hope”u (Umudun Sesi) çok sevdim.
Deutsche Grammophon gibi çok prestijli bir şirketin yayınladığı albümde Fazıl Say’ın iki bestesini de çalıyor.
Ben en çok şu parçaları sevdim:
Bellini: Norma; Casta Diva
Donizetti: L’elisir d’Amore; Act 2
Verdi: Nabucco, Act 3
Gluck: Orfeo et Oridice Act 2
DÜZELTME
DÜN Hürriyet’in basılı versiyonunda dikkatsizlikle büyük bir hata yapmışım. Patlama olan fişek fabrikasının sahibine TÜSİAD Başkanı’nın moral yemeği verdiğini yazmıştım.
Tabii ki bu yemeği MÜSİAD Başkanı vermişti.
Özür diler düzeltirim.
Paylaş