Ortadoğu’nun en ateşli seyircisi biziz

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin yan yana oturunca görüntü gerçekten güzeldi. Cümleler nazikti, kimse kimseyi kırmıyordu. Ama bu gölge oyununda, arkaya vuran gölgelerin dili çok farklıydı.

*

Rus medyası bunu “Putin’in zafer turu” olarak ilan etti...

Haksız da değildi... Ortadoğu’da günün değil, bu asrın ilk büyük galibi Rusya ve İran oldu...

Evet geçen hafta sahnede Rusya Devlet Başkanı Putin vardı... Zafer turu atıyordu...

Biz ise maalesef seyirci tribünündeyiz.

HİÇ KUŞKUSUZ BÜYÜK ADIM

- Kimse aksini söyleyemez ki, bu kadar kısa sürede bu zirveyi toplayabilmek büyük başarı.

- Kimse aksini söyleyemez ki bu kadar kısa sürede bu zirveden böyle bir kararı çıkartabilmek büyük başarı.

- Kimse aksini söyleyemez ki, Ortadoğu’da olup bitene seyirci kaldığımız bir dönemde bu zirve Türkiye’ye başka bir cephede etkinlik getirdi.

SAĞLAM BİR TEZİ YANLIŞ CÜMLELERLE ANLATMAK

EN dış politika uzmanı değilim.

Safça sorular soruyor olabilirim affola...

İslam Konferansı’nı izlerken aklıma şu sorular takıldı:

- BİR: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, BM tarafından kabul edilmemişken, birçok ülke, bizi orada “işgalci” olarak nitelerken...

Yeryüzünde KKTC’yi tanıyan tek ülke hâlâ bizken...

İsrail’i, işgalci olarak nitelemek, dünyayı BM kararlarına saygılı olmaya davet etmek...

Türkiye için tutarlı bir politika mıdır...

- İKİ: ABD’nin Kudüs kararının başından beri çok yerinde bir taktikle, “Kudüs’ün üç semavi dinin ortak alanı” olduğu tezine sarılmışken...

Haklı olarak, İsrail’in bu nedenle Kudüs’ü başkent ilan edemeyeceğini savunurken...

Dün, bütün dünyayı Kudüs’ü Filistin’in başkenti olarak tanımaya çağırmak tutarlı bir tavır mıdır?

Diyorum ya... Uzman değilim...

Bir uzman bunu bana izah ederse memnun olurum...

YAN YANA OTURUYORUZ, SIRT SIRTA KONUŞUYORUZ

RUSYA’yla yan yana oturuyoruz... Ama sırt sırta konuşuyoruz...

- BİZ “YPG terör örgütü hâlâ Suriye’de” diyoruz.

Putin ise önceki gün hem de Ankara’da “Suriye’deki terör örgütlerinin neredeyse tamamı temizlendi” diyor...

- BİZ hâlâ “Esed” diyoruz, hâlâ ondan nefret ediyoruz, hâlâ onu götürebileceğimizi düşünüyoruz.

Putin ise onu, önce kendi evinde kabul ediyor, sonra onun evine gidiyor. “Sen yerindesin” mesajını açıkça veriyor.

- BİZ hâlâ “Rabia” işareti yapıyoruz, hâlâ Sisi’nin devrilip, Müslüman Kardeşler’in geri döneceğine inanıyoruz...

Putin ise bizzat Kahire’ye gidip Trump’tan sonra o da Sisi’ye “Merak etme arkandayız” mesajını veriyor.

- BİZ hâlâ dünyayı ayağa kaldırıp, İsrail’e ağzımıza geleni söylüyoruz....

Putin ise Ankara’da “Bu sorunu Filistinlilerle İsrailliler bir araya gelip çözsün” diyor...

- BİZ “Rus askeri Suriye’den çekilsin” diyoruz...

Putin ise Suriye’deki üslerini ziyaret edip, oradan artık Akdeniz’de kalacaklarını ilan ediyor.

KRAVATLI KÜRTLER Mİ MASAYA OTURTULACAK

- EĞER Rus basınının iddiaları doğruysa, Kürtlerin Suriye barış görüşlerine katılımı için şöyle bir formül bulunmuş. “Suriyeli, YPG dışındaki Kürtler toplantıya katılsın...”

Bana sanki şöyle bir üstü örtülü bir uzlaşma gibi geldi: Suriyeli Kürtler gelecekse bari askeri üniformalarını çıkarıp sivil giyinsinler. Bir de masaya YPG bayrağını koymasınlar...

Hiç de fena değil... Durumu kurtarmak için fevkalade pratik bir çözüm.

ERSOY İZİN AL HANGİ ŞARABI İÇTİĞİMİ AÇIKLAYACAĞIM

STAR gazetesi yazarı Ersoy Dede dünkü yazısında “iki Hürriyet yazarını” tarif ediyor.

- BİR: Durmadan Ege sahilindeki evini yazıyor...

- İKİ: Asgari ücretten pahalı şaraplardan söz ediyor...

Eveeettt... Hiç yanılmadınız...

Sokakta 10 kişiye sor ikisi bilmem derse, sekizi benim adımı verir...

Ahh Ersoycuğum bir bilsen hangi şarabı içtiğimi...

Ama adını yazamam, artık yasak...

Git Ankara’dan özel izin al...

Ne içtiğimi yazacağım ve sana ispat edeceğim içtiğim şarabın fiyatının ne olduğunu...

Çok da şaşıracaksın...

İKTİDAR PATRONUNDAN ZAM İSTEMEK BANA DÜŞTÜ

ERSOY Dede’nin “alt metinlerini” okuyunca, asıl subliminal mesajın “iki Hürriyet yazarına” değil, iktidar medyası patronlarına verildiği hissine kapıldım.

“Yetmiyor” bizim çocuklara verdiğiniz para diyor... “Onların patronları onlara çok daha iyi para verdi” demeye getiriyor...

Ersoycuğum, vallahi biz özel bir misyon yapmadığımız için özel bir tarife de almadık. Seni tenzih ederim, ama iktidar yanlısı bazı gazete yöneticisi ve yazarların Ergenekon’da, Odatv’de, Silivri’de, o tarihi kumpaslarda yerine getirdiği çok özel misyonları düşününce... Vallahi sonuna kadar haklısın derim... İstersen sen aradan çekil, iktidar patronlarına, onların adına ben haykırayım...

“Patron duy sesimizi... Aydın Bey daha iyi para veriyor, biz de adam gibi yaşayamıyoruz...”

KOLUMDAKİ DÖVMENİN MANASINI NİHAYET ÖĞRENDİM

ÖNCEKİ akşam sanatçı Günseli Kato’yla yemekteydik. Boğaz’daki Four Seasons Oteli’nin lobisine çok güzel bir yeni yıl enstalasyonu yapmış.

Malzeme olarak oluklu mukavva kullanmış. Üzerine yansıttığı ışık oyunları ile insana gerçekten çok farklı bir yeni yıl ağacı hissi veriyor. Hediye paketi, kurdele, kızak...

Günseli Kato uzun yıllar Japonya’da kaldı. Kolumdaki üç Japon harfinden oluşan dövmeyi sordu.

“Hiç, öylesine üç harf seçtim” dedim. Baktı ve şu cevabı verdi:

“Üç Kanji bir arada. Ama anlamı yok. ‘Gelmek’, ‘güney’ ve ‘şehir’ anlamlarına geliyor...”

Daha ne olsun...

RİSOTTO ÜZERİNE İNCİK

OTELİN şefi Savaş Aydemir, İtalyan mutfağı ile Türk çizgilerini birleştiren mükemmel bir mönü hazırlamıştı.

Otelin genel müdürü Tarık Murat da bize katıldı. Çok pratik ve sempatik bir genel müdür. Yeniliklere çok açık.