Paylaş
Ertesi gün aynı kuruluşların basılı gazetelerinde de şu haber yer aldı:
“Efsane at Bold Pilot öldü...”
Gazeteler, Türkiye’nin tanıdığı en kahraman atın ölüm haberini bütün ayrıntıları ve geçmişiyle veriyordu.
*
O internet sitelerinden birinde bu haberlere ek şu küçücük bir cümle de dikkatimi çekmişti:
“Ruhu şad olsun...”
İşte bu küçücük cümlenin arkasında büyük bir hikâye vardı.
*
Geçen gün İstanbul’da özel bir salonda bu atın ve o atın yanındaki insanların olağanüstü hikâyesini anlatan olağanüstü bir film seyrettim.
Adı “Şampiyon...” Daha doğrusu “Bizim İçin Şampiyon”...
7 Aralık günü gösterime giriyor. Ben şanslıydım önceden izledim.
*
Salonda sadece 4 kişiydik...
Film bitince hepimiz ağlıyorduk...
Gözyaşlarımın yarısı mutluluktan, yarısı hüzünden, matematiği de aşarak diyeyim ki bir öteki yarısı da kahraman bir ata ve onun insanlarına duyduğum hayranlıktandı.
Önce size bu kahraman atın hikâyesini anlatacağım.
BİR ATIN GENLERİNDEKİ ŞANS VE HUYSUZLUK
BU kahraman atın hikâyesi 21 Nisan 1993 günü başladı.
Bold Pilot o gün Persian Bold ve Rosa Palumbo isimli atların tayı olarak dünyaya geldi.
Yarışçı bir babanın yarışçı tayı olarak doğmuştu...
Genlerinde yarışçılık vardı ama aynı genler ona fena bir gelecek hazırlamıştı.
Bold Pilot huysuz bir karaktere sahipti...
Üzerine kimseyi bindirmiyordu. Ahıra girip çıkması bile sorun oluyordu...
Hele hele yarışın başlayacağı starting box’a girmesi bile çok zordu.
Maraza çıkaran bir taydı Bold Pilot...
*
Büyük bir ihtimalle yarışçılık hayatı başlamadan bitecekti.
Ama ona bu huysuz karakteri veren alınyazısı ona iki başka şeyi daha verecekti.
Olağanüstü bir sahip ve onun ortaya çıkardığı olağanüstü bir binici...
*
Bold Pilot’un ilk şansı, “atlara fısıldayan” bir insan olan Özdemir Atman’ın ekürisine girmek oldu.
O bu eküriye girerken, kader oradan epey uzakta bir yerde Bold Pilot’a bir başka sürpriz daha hazırlıyordu. Orada genç bir insan, yaşadığı köyden kalkıp İstanbul’a geliyordu.
O genç adam da “atlara fısıldayan” bir insandı. Hayatı atlarla geçiyordu.
İdolü büyük jokey Mümin Çılgın’dı...
Adı Halis Karataş’tı...
Adana’dan gelip, Sakarya’nın Kaynarca bölgesindeki sakin bir çiftlikte Özdemir Atman’ın yanında çalışmaya başlamıştı.
*
Orada yarışa hazırlanan iki at vardır.
Birisi sakin, öteki huysuz Bold Pilot...
Atman yanına insan yaklaştırmayan huysuz ata tecrübeli bir jokey olan Türkiye şampiyonu Mümin Çılgın’ın binmesini istemektedir.
Ama kader orada, Halis Karataş’ın kendisini sırtından yere atan Bold Pilot’la ilgili şu sözü ile değişir:
“Beyim ben bunda kalayım. Ötekini Mümin ağabey alsın...”
*
İşte Boldi’nin hikâyesi bu cümle ile başlar...
O cümle aynı zamanda Halis Karataş’la Özdemir Atman’ın kızı Begüm arasındaki büyük aşkın da başladığı andır. Begüm’ün ölümcül hastalığı bile bu büyük aşkı ve ikisinin de at sevgisini öldüremeyecektir.
*
Türkiye, 30 Nisan 2015 günü ölen bir atın arkasından ağlamıştı...
O at ve arkasındaki büyük bir aşkın hikâyesi 7 Aralık günü sinema salonlarında bütün Türkiye’nin karşısına çıkıyor.
Şimdiden söyleyeyim, bütün dünyayı etkileyen bir atın hikâyesini anlatan ünlü “Seabiscuit” filminden çok daha etkileyici, çok daha insani bir film bu...
Ben çok sevdim...
Eminim sizler de çok ama çok seveceksiniz, hayvan sevgini ve insan
aşkını anlatan bu harikulade filmi...
EFSANE BOLDİ’NİN MEZARI NEREDE
BOLD Pilot 3 yaşındayken 1996 yılında dünya çapındaki rakipleri karşısında muazzam bir yarış çıkararak birinci oldu.
Hayatı boyunca girdiği yarışların yüzde 70’ini kazanır.
O artık Boldi Süperstar’dır...
*
Sonra bir at için uzun at yılları geçer...
1998 yılı Boldi için yarışın sonunun geldiği yıl olur.
Sakatlık geçirir...
Son koşusu olan “Başbakanlık” yarışını dördüncü bitirir.
Geçilmeye alışık bir hayvan değildir...
*
2013 yılında özel bir jübile ile pistlere veda eder. Bu, bir at için yapılan tek jübiledir.
Veliefendi Hipodromu’nu dolduran insanlar onu dakikalarca ayakta alkışlar...
Artık evlat yetiştirme zamanı gelir.
*
Boldi’nin 32 tayı olur.
Bunların 11’i
yarışlar kazanır...
*
Türkiye’nin efsane atı Bold Pilot 30 Nisan 2015 günü öldü...
Türkiye arkasından “Ruhun şad olsun” dedi.
*
Hayatının büyük bölümünü geçirdiği Sakarya Kaynarca’daki Atman-Karataş Harası’ndaki ahırına gömüldü...
*
Türk seyircisi 7 Aralık gününden itibaren işte bu at ve etrafındaki insan ve sevgisini, bir jokeyle hara sahibinin kızının büyük aşkını, dramını ve insan mutluluğunun hikâyesini seyredecek.
*
Filmden çıkarken bir kere daha anladım ki...
At sadece bir hayvan değildir...
Ve kâbusa dönen şu dünyamızda hâlâ insan kalan epey yanımız var...
*
Çok ağladım... Ama çok umutlandım, çok da mutlu oldum...
SİNEMAYI AŞAN BİR OYUNCULUK ATLARI VE BİZİ AŞAN BİR İNSANLIK
-YAPIM: Ay Yapım, Med Yapım
*
-YÖNETMEN: Ahmet Katıksız... Çekimler, kareler, anlar ve duygular harika planlar...
Özellikle Halis Karataş’ın haraya gelişi sırasında yan tarafta atların koştuğu sahne ile Veliefendi’deki o dramatik sessizlik anını hiç unutmayacağım.
*
- SENARYO: Ahmet Katıksız, Serkan Yörük... Gerçek hayat hikâyelerini sinemaya uyarlamak hem kolaydır hem de çok zordur.
Gerçek hayatın monotonluğa düştüğü anları dramatik kurgularla tamamlamak büyük sanat ister. Senaristler gerçek hayatın kronolojisi üzerinde başarıyla oynayıp harika bir drama yaratmışlar.
*
- OYUNCULAR: Ekin Koç: Sadeliği ve mimikleri dozunda bırakan bir yüz oyunculuğunun ne kadar büyük bir sanat haline gelebileceğini, azla ne kadar çoğun anlatılabileceğini ispatlamış.
- Farah Zeynep Abdullah: Kelebeğin Rüyası ve Ekşi Elmalar’da çok sevmiştim. Burada da harika.
- Fikret Kuşkan: Filmde Özdemir Atman rolünde önümüze öyle harika bir insan çıkarıyor ki umutla ve sevgiyle izliyorsunuz. Atlara fısıldayan insan, harika bir baba, olağanüstü anlayışlı bir hara sahibi...
Paylaş