Paylaş
Sokak ortasında bir kadın, başı örtülü diye bir başka kadının saçını çekiştiriyor, hırpalıyordu... Evet, bir nefret suçu...
Normal bir insanın yapacağı bir şey değildi...
Buraya kadar hiç mesele yok... Ancak dün öğreniyoruz ki, savcı o kadın hakkında 12 yıla kadar hapis cezası istemi ile dava açıyormuş...
*
Haberi okuduğum an geçen yılki olayı hatırladım...
Bu ülkenin ana muhalefet partisi genel başkanı şehit cenazesindeydi...
Saldırıya uğramıştı... Yüzüne yumruk atılmıştı... Saatlerce linç tehlikesi yaşamıştı... Peki ne oldu...
Ne olduğunu TBMM Bütçe Komisyonu’nda geçtiğimiz günlerde yapılan bir tartışmada öğrendim. Kılıçdaroğlu’nu öldürmek kastıyla linç etmeye kalkışan o adam ve suç ortakları hakkında henüz dava bile açılmamış... Allah bilir soruşturma yapılıyor mu o bile şüpheli... Yani, cinayete tam teşebbüste bulunan o adam ve adamlar bir gece gözaltında kalıp çıktılar...
Şimdi adalet bu yani...
Başı örtülü bir kadına saldırıya anında 12 yıl...
Bir genel başkanı öldürmeye tam teşebbüsün üstüne şal...
DEVLETTE ‘LİKE’ FİŞLEMESİ YAPAN BİR MERKEZ Mİ VAR
ÖNCEKİ gece Haber Türk’te Fatih Altaylı’nın programına çıkan Ali Babacan ilginç bir gözlemini anlattı: “Türkiye’de bugün ciddi ifade özgürlüğü problemi var. Genç arkadaşlarla buluştuk. Türkiye’de üniversite sınavlarında ilk bine giren 10 öğrenciyle oturduk. ‘En büyük problem olarak neyi görüyorsunuz’ dedim. Çocuklar boğulma hissi yaşıyoruz, sosyal medyada yorum yapmaktan, like atmaktan korkuyoruz. Yarın işe başvuracağız diyorlar.”
Merak ettim devlet içinde gerçekten “like” fişlemesi yapan bir merkez mi var...
BABACAN’DAN AKLIMDA KALAN ÜÇ ÖNEMLİ MESAJ
ALİ Babacan’ın konuşmasında verdiği üç mesaj bence çok önemliydi:
- BİR: DEĞERLİ YALNIZLIKTAN KURTULMA FORMÜLÜ: Türkiye’nin en haklı olduğu konularda bile yalnız kaldığını söyledi ve bir anlamda “değerli yalnızlık” kavramı yerine karşılıklı güvene dayalı bir “yararlı ortaklık” kavramını getirdi.
Bunun formülünü de şöyle açıkladı: Türkiye, “Pozitiflik üreten, demokrasi yaratan, barış üreten” bir ülke olmalıdır.
- İKİ: TEKRAR AVRUPA’YA DÖNÜŞ SİNYALİ: “Avrupa Birliği, bugün en büyük barış projesidir. Daha sonra siyasi birliğe dönüyor. AB refah, barış üreten bir bölge haline geliyor” diyerek, gözümüzü tekrar Ortadoğu’dan Batı’ya çevirme mesajı verdi.
- ÜÇ: 50 ARTI 1 KUTUPLAŞMASINI AŞMA FİKRİ: “İnsan hakları oylamaya tabi tutulmaz, o hak tanınır. Devletin görevi bir kişi dahi olsa onun hakkını teslim etmek, korumaktır” dedi.
50+1 fikrinin kutuplaşmaya yol attığını söyleyerek, güçlü bir parlamentoyu savundu.
RAHMİ ABİ SEN ÇEKİL ARADAN BEN BAVULCUYA KONUŞUYORUM
RAHMİ Abi bana çok kızmış...
Dün ilan etti...
Önümüzdeki günlerde bana fena halde saydıracakmış...
Abimdir, vurduğu yerde gül biter...
*
Bir de Sözcü yazarı Aytunç Erkin’e demiş ki “Onu Hürriyet’te ben köşe yazarı yaptım”...
Doğrudur...
Bugün yazdığım köşeyi bana Tufan Türenç’le o açtı...
Ben de bugüne kadar birçok yazımda ona teşekkür ettim.
*
Ama bu olayla ne alakası var anlamadım.
Ne Sözcü’ye tek laf ettim, ne Rahmi Abi’ye hakaret...
Tabii ki gazeteciler de gazeteler de kandırılabilir...
Kandırılma dersen bu ülkede en kolay affedilen şeydir...
*
Ama ortada CHP’yi darmadağın eden acayip bir kumpas var...
Şimdi dönüp, namluyu o kumpası yapandan çevirip bize mi ateş edeceksiniz yani...
*
Yani seni seviyorum Rahmi Abi...
Ama sen çekil aradan...
Benim meselem seninle değil, bavulu taşıyan ve taşıtanla...
BAVULSUZ ADAM ÖYLE Mİ DEDİ, BİZ DE DESEYDİK Kİ...
O bavulsuz bavulcu, avucundaki yalan taşlarını herkesin üstüne fırlattığı an...
İşte daha tam o an...
*
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çıkıp deseydi ki...
“Ben halkın oyları ile seçilmiş Türkiye Cumhurbaşkanı’nın böyle bir şeye tevessül edeceğine asla inanmam...”
*
Sonra arkasından ekleseydi:
“Ben hiçbir CHP’linin kapalı kapılar ardında böyle gizli dalavereler çevireceğine inanmam...”
*
Sonra, Cumhurbaşkanı ile, AK Partilisiyle, CHP’lisiyle, MHP’li, İyi Partili, HDP’lisi ile bütün partiler...
İktidar yanlısı veya karşıtı bütün görüşleriyle herkes...
Bütün Türkiye, parmağını o bavulsuz adama uzatıp “Topla o yalan tasını tarağını, defol git hayatımızdan”...
Böyle diyebilseydi...
*
Nasıl bir Türkiye olurdu... Çok mu zordu bunu yapmak...
Veya çok mu hayaldi bunu düşünmek...
LATİF DÖNDÜ, UMARIM PRESS BEY DE DÖNER
LATİF Demirci Hürriyet’e döndü...
Onun büyük bir fanı olarak çok sevindim.
Bir süredir uzak duruyordu ve birinci sayfada bıraktığı boşluk da gözümde giderek büyüyordu.
Ahmet Hakan ikna etmiş, tekrar çizmeye başladı.
İşte bu harika bir haber...
Umarım Latif’le birlikte, çizgi kahramanı Press Bey de tekrar döner ve benim Château Margaux’larımı tiye almaya devam eder.
Kıdemli bir Press Bey olarak Ahmet Hakan ve Latif Demirci’den hasseten istiyorum bunu...
YENİ... U2, BOLLYWOOD MÜZİSYENİ İLE BİR ARAYA GELİNCE
- U2’nun yeni şarkısı çıktı. Adı “Ahimsa”...
Bollywood filmlerine müzik yazan ünlü Hintli müzisyen A.R. Rahman’la ortak bir yapım bu.
Şarkıyı çok sevdim. Son zamanlarda bütün büyük gruplar 80’lerdeki başlangıç sound’una dönüyorlar.
Simply Red’in “Sweet Child”ından sonra U2’nun, “Joshua Tree” dönemini hatırlatan bu şarkısı da iyi geldi bana. Çok sevdim ve keyifle dinliyorum.
Paylaş