Paylaş
Cumartesi gecesi...
***
O akşamı hatırlayın...
Hollanda ile gırtlak gırtlağayız...
Avrupa’ya savaş açmış durumdayız...
***
Ana muhalefet bile mücahit kesilmiş, Hollanda’ya dalmış.
Herkesin gözü Rotterdam sokaklarında...
***
Ama o ne...
Türk Dışişleri Bakanlığı o hengâme içinde bir bildiri yayınlıyor.
Adı “74 numaralı bildiri...”
Size Dışişleri’nin resmi sitesinden aynen aktarıyorum:
***
“Suriye’nin başkenti Şam’da dün (11 Mart) Şii inancı mensuplarınca kutsal kabul edilen mekânları ziyaret edenleri hedef alan, çok sayıda insanın hayatını kaybettiği ve yaralandığı bombalı saldırıyı ‘kuvvetli ifadelerle’ kınıyor, hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa diliyoruz.”
***
Dikkat edin... Sadece “Kınıyoruz” değil... “Kuvvetli ifadelerle” kınıyoruz.
Nüans değil... Basbayağı kuvvetli bir ayrıntı...
***
Yorumum şu:
Önce Dışişleri’ni kutlarım. Yaptıkları insani bir refleks, bir insanlık görevi...
***
Ama aynı zamanda Şam yönetimine gönderilmiş “çok kuvvetli” bir mesaj...
***
Anlamı da şu:
Ankara’daki hava artık eskisi gibi değil...
Yani “Esed” dönemi kapandı, “Esad” dönemi açıldı.
***
“Kardeşim Esad” dönemi de yakındır...
Ve bu Türkiye için çok iyidir.
BAKAN ‘SEÇİMDEN SONRA GELELİM’ DEMİŞ AMA
PAZAR akşamı Dışişleri Basın Bürosu’ndan aradılar.
O günkü yazımda “Hollanda’da seçim var. Keşke 3 gün daha bekleseydiniz” diye yazmıştım.
Söylediklerine göre Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Hollandalılara “Seçimden sonra gelelim” demiş, ama onlar seçim sonrası için de gelin dememişler.
Dışişleri’nin sözlerini aktarıyorum ama ben ısrarlıyım.
Keşke çarşamba gününü bekleyip ondan sonra yapsaydınız.
Orada İslam karşıtı aşırı sağ liderin bir-iki puana ihtiyacı vardı. İnşallah o puanları bu olaylar vermez.
Çünkü ceremesini oradaki Türkler ve öteki Müslümanlar çeker.
BU DÖNEM İÇİN ALDIĞIM ÜÇ KARAR
- EĞER: Muhalefetteki bir lider için söylediğin sözlerin aynısını, iktidardaki için de söyleyemiyorsam....
Muhalefet için de söylemeyeceğim...
***
- EĞER: Bir gün öyle deyip, ertesi gün dengelemek için şöyle demek zorunda hissediyorsam...
Böyle de demeyeceğim...
***
- EĞER: Ülkede esen rüzgâr, estirilen fırtına nedeniyle bir konuda gerçek fikirlerimi söyleyemiyorsam...
O konuya hiç girmeyeceğim...
SUUDİ ARABİSTAN’DA HİÇ OY VEREN TÜRK YOK MU
SİZ de merak etmiyor musunuz...
Türk siyasetçiler, Almanya’ya, Avusturya’ya gidiyorlar... Hollanda’da meydan savaşı verecek kadar azimliyiz..
İsveç, Norveç, Finlandiya’da cirit atıyoruz...
İyi de Suudi Arabistan’da hiç oy verecek Türk yok mu...
Lübnan, Dubai, Katar...
Bir Allah’ın kulu Türk yok mu oralarda..
Ne giden var ne gitmeye yeltenen...
- Acaba oralarda nasılsa herkes evetçi rahatlığı mı...
Yoksa şu gerekçe mi...
- Kardeşim o ülkelerde ne demokrasi var ne seçim... Senin gidip sandık propagandası yapman tuhaf olmaz mı...
Haa bak bu hiç aklıma gelmemişti...
YAHU BU KARİDES MEKRUH DEĞİL MİYDİ
DÜN Ahmet Hakan’ın köşesinde okudum.
Fatih Sultan Mehmet karidesi çok severmiş.
Peki bu karides Müslümanlar için “mekruh” değil miydi...
***
Dün biraz araştırdım. İş sandığımdan da karışıkmış.
- Müslümanlıkta “mekruh”, “İçerisinde zorluk ve sıkıntı bulunan, hoşa gitmeyen, çirkin ve kötü görünen şey” demekmiş.
***
- Hanefi mezhebinden olanlar için kabuklu deniz hayvanları mekruh sayılırmış.
Ama olay yine karışık.
Mekruh da kendi içinde ikiye ayrılıyor.
***
- Tahrimen mekruh: “Harama yakın olan şeydir. Tahrimen mekruh olan bir şeyi işlememek sevaptır, işleyenin ise azaba uğrama ihtimali vardır.”
***
- Tenzihen mekruh ise “Helale yakın olan mekruhtur. Tenzihen mekruh olan bir şeyi terk edene sevap, yapana da azap yoktur, kınama vardır.”
***
Yengeç, ıstakoz vs gibi kabuklu hayvanlar bu iki gruptan hangisine giriyor aradım aradım bulamadım.
Ancak bir yerde şöyle bir bilgi okudum.
Istakoz mekruhmuş, karides değil...
***
Bunların ikisi de kabuklu, neye göre bu karar verilmiş diye sorarsanız...
Okuduğum internet sitesindeki cevaptan kendi payıma çıkardığım sonuç şu:
“Ya tamam işte fazla karıştırma, sen yemeye devam et...”
HOCAM KARAVİDANIN DURUMU NEDİR
- BİR: Bu durumda, ıstakoz yemek harama yakın, karides yemek ise uzak.
- İKİ: Ben karides sevmem, ıstakozu çok severim.
- ÜÇ: Gökovalı olduğum için de karavidayı ıstakoza tercih ederim.
- DÖRT: Karavida, ıstakozun kıskaçsız olanı.
- BEŞ: Şimdi hocam benim durumum nedir?
Bir kadeh şarabın yanında karavida yediğim zaman harama mı yakın duruyorum, sevaba mı...
Tamam tamam haklısınız...
Elde şarap kadehi varken bu soruyu sormak biraz manasız kaçtı...
O yüzden ben de “Fatih Sultan Mehmet kontenjanından” karavidaya dalıyorum.
Paylaş