O, ABD ile savaşırmış ‘yokum’ diyen gitsinmiş

“Bu ABD ile savaşırız, ‘Yokum’ diyen şimdiden gitsin...”

*

Gitsin de nereye gitsin... Cevabı yok...

*

Bir başka köşe yazarı arkadaşımız köşesinden haykırıyor:

“Türkiye makas değiştiriyor, herkes hesabını ona göre yapsın, ona göre ayağını denk alsın...”

*

Hangi makastan çıkıp hangi makasa giriyoruz...

Cevabı muğlak...

Herkes hesabını yapsın da, ne hesabı yapsın...

Onun cevabı da yok...

*

Memleket AKP’lisinden CHP’lisine, MHP’sinden Aydınlıkçısına, ondan ülkücüsüne, ulusalcısına galeyana gelmiş haykırıyor...

Adeta milli bir şuur ayakta...

Ve hepsinin ağzında aynı laf:

Ya katıl, ya sus, ya terk et...

*

Tamam, yüksek perdeden ben de bu ruh haline katılacağım... Ben de bağıracağım...

Kahrolsun Batı... Yıkılsın Türkiye’nin düşmanları...

*

Tamam... Milli şuur, hepimizin özlediği harika bir ortak duygu...

Ama, “milli şuur” dediğimiz o duygu, şuursuz bir amok koşusu haline gelirse milli felakete dönüşebilir...

ZARRAB’I RÜŞVETTEN O GÜN BİZ İÇERİ ATSAYDIK

GÜRÜL gürül akan bu galeyanda, kimse duymayacak olsa da fısıldayarak birkaç soru soracağım...

*

BİR...

Yahu arkadaş Zarrab demek Türkiye mi demektir...

Yani pespaye bir itirafçının iki lafı ile harcanacak bir ülke midir benim vatanım...

*

İKİ...

Tamam milli şuur ayakta, hepimiz galeyana geldik... İyi de arkadaş bu Zarrab denen adi rüşvetçiyi, o günlerde, milletvekillerimizin kaldırdığı ellerle aklamayıp, adi rüşvet suçundan yargılayıp cezasını verseydik ne olurdu diye düşündün mü hiç...

*

Sen düşünmediysen ben söyleyeyim.

Hiç olmazsa bugün bir Türk hapishanesinde yatıyor olurdu...

Yani, Türkiye’nin aleyhine çalışacak adi bir Amerikan bülbülü haline gelemezdi.

MAKAS DEĞİŞTİRTEN ARKADAŞ BİR DE ÇOCUKLARINA SORSAN

BİZİ Batı’ya karşı siperlere davet eden, vatan sevgimizi, “Ya katıl, ya terk et” mezurası ile ölçmeye çalışan arkadaşlarımıza iki çift lafım var

Bir de çocuklarınıza sorun.

Makas değiştiren tren nereye gitsin?

Batı’da mı kalsın...

Yoksa, son 5 yıldır ıstırapla seyrettiğimiz Ortadoğu denilen şu bebek katilleri tarlasına mı gitsin...

Size küçük de bir tüyo vereyim...

Son Londra seyahatimde şunu öğrendim.

AKP döneminde zengin olmuş birçok iş insanı, bir yıldan bu yana Londra’da ev alıyor, çocuklarına okul bakıyormuş.

BENİ İFRİT ETMEK İSTEYEN ŞUNU DESİN

BANA “Yaşlı” diyen olduğu zaman hiç kızmam...

Hatta, Trump’ın kendisine yaşlı diyen Kuzey Kore liderine dediği gibi “Sen de şişko ve bastıbacaksın” bile demem... Ama beni kızdırmak ifrit etmek istiyorsanız “Emekli” deyin...

Bu nereden aklıma geldi, onu da söyleyeyim.

Ünlü manken Adriana Lima son defilesine çıkmış.

Posta gazetesi bu haberi “Emekliye ayrıldı” diye vermiş...

Allah aşkına şu koyduğum fotoğrafa bakın... Böyle bir kadın emekliye ayrılmış olabilir mi...

HÜLYA KOÇYİĞİT VE EROL EVGİN HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ

PAZAR günü Hürriyet Altın Kelebek jürisinde birlikteydik.

- İKİSİ DE jüri toplantısına tam saatinde geldiler.

- İKİSİ DE son derece mütevazı ve cana yakındı.

- İKİSİ DE genç sanatçılara karşı çok ilgili, çok müşfik ve destekleyici havadaydı.

- İKİSİ DE jüri içinde görüşlerini hiç empozan olmadan rahatça ve nazik bir üslupla dile getirdi.

Bir kere daha gördüm ki, hak edilmiş bir şöhret, gerçek bir tevazu ile birleşince ortaya çok güzel bir insan profili çıkıyor.

Hülya Koçyiğit hastalığından sonra sigarayı bırakmış. Kilo almaktan şikâyetçiydi.

Bense karşımda çok güzel ve güzelliği ile şöhreti çok iyi taşıyan bir kadın gördüm.

BEREN ÇOK ERKEN 40 YAŞ SENDROMUNA MI GİRDİ

TÜRKİYE’nin en güzel kızlarından biri...

Kenan Doğulu ile birbirlerine çok yakışıyorlar... Duruşunu, zarafetini hayranlıkla izliyorum...

Ama Beren Saat’in 47 kiloya inmiş haliyle fotoğraflarını görünce şaşırdım... Yaşı daha 33...

Eğer bilerek, kendi tercihi ile bu kadar zayıflıyorsa... Acaba dedim, çok mu erken “Kırklı yaş kadını korkularına kapıldı”...

Çünkü tanıdığım bazı kadınlar manasız bir korkuya kapılıyor, blumik şekilde zayıflıyor ve en güzel 40’lı yaşlarını harcıyorlar.

HİPPİLİĞİN MASUMİYETİNİ ÖLDÜREN ADAM ÖLDÜ

1969 yılı... İnsanoğlu Ay’a ayak basmıştı... Ben üniversiteyi bitiriyordum.  Hippi hareketi bütün dünyaya yayılıyordu...

İşte o günlerde hayatımızın ilk tarikat katliamına tanık olduk...

Charles Manson denilen bir adama inananlar, sinema oyuncusu Sharon Tate’in evini basıp onu ve yanındakileri katlettiler. Bu adamların tarikat liderleri Charles Manson adlı bir hippiydi.

Daha önce hapse girmiş, orada gitar çalmayı öğrenmiş, hatta bir ara Beach Boys topluluğunda bile çalmıştı. İşte o adam önceki gün hapishanede öldü.

Hippilik masum bir hareket olarak doğmuştu...

Kirletenlerden biri Manson’dı.

TARANTİNO İÇİN İYİ Mİ KÖTÜ MÜ

- BİR Tarantino hayranı olarak onu iyi takip ediyorum. Son olarak Charles Manson’ın hayatından etkilenen bir film üzerinde çalışıyordu. Filmin hakları için de büyük bir savaştan sonra Sony ile anlaşmıştı.

Dün Manson’ın ölüm haberini okuyunca ister istemez aklıma o soru geldi.

Acaba bu ölüm Tarantino’nun filmi için iyi mi kötü mü oldu...

Reklamın iyisi kötüsü olmaz diyenler için elbette iyi bir haber...

HARİKA BİR YENİ ŞARKI

- İTALYAN divası Ornella Vanoni ile İsrailli şarkıcı Idan Raichel “Che Sia Buona Vita” adlı şarkıyı yeniden söylediler. Harika...

Bu arada Idan Raichel’in Marta Gomez’le birlikte söylediği eski şarkılardan “Todas Las Palabras”ı da tekrar tavsiye ederim.