Netflix dün sabaha karşı yaptı yapacağını
Biz önceki gün streaming kanallarına RTÜK kontrolü getirilmesi kararını tartışırken, o gece yarısı Netflix’ten bomba bir haberin açıklaması yapıldı.
1972 yılında başlayan “Üç G” efsanesi dönüyor.
Ben de size müjdeyi, RTÜK’e de kötü haberi vereyim.
Streaming platformlarını Türk televizyonlarına çevirmek pek kolay olmayacak.
*
Hep işitiyorum, benim gibi çok insan var.
Televizyonda veya bir streaming kanalda ne zaman bir “Godfather” (Baba) (1972) filmine rastlasam, mümkün değil bırakamıyor, sonuna kadar seyrediyorum.
Keza Martin Scorsese’nin “Goodfellas” (Sıkı Dostlar) (1990) filmi...
Daha yenilerde ise “Gotti” (2018) filmi...
*
Bunlar, bugüne kadarki en klasik “mafya üçlemesi”ydi... Dünyada “Üç G” olarak biliniyor.
Şimdi en az onlar kadar önemli dördüncü bir kült mafya filmi geliyor...
Hem de Martin Scorsese çekiyor...
Hem de Robert De Niro ve Al Pacino gibi iki muazzam “Goodfellas” oyuncusu var...
Üstüne üstlük bir de son zamanlarda çok seyretmediğimiz ve özlediğimiz “Goodfellas”ın unutulmaz manyak mafya mensubu “Tommy DeVito”yu oynayan Joe Pesci...
*
Filmin haberi önceki gece yarısı verildi. Ayrıca filmden çok kısa bir bölüm de yayınlandı. Scorsese filmi Netflix için çekti... Duyduğuma göre epey pahalıya mal olmuş.
*
“Üç G” efsanesinin dördüncü filminin adı “Irishman” (İrlandalı) olacak...
Eminim Allah ömür verdikçe bu filmi de defalarca izleyeceğiz.
SİYASİ TARİHİMİZDE İKİNCİ MUAMMA MI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la MHP Genel Başkanı Bahçeli arasındaki görüşmenin bütün ayrıntılarına bakıyorum.
Yıllardır gazetecilikte Ankara kodlarını okumaya çalışan bir gazeteci olarak çözemiyorum.
*
Kapıya kadar gelip birlikte verdikleri pozu, yüz hatlarını çözmeye çalışıyorum.
Çözemiyorum.
*
Bir yoruma göre Cumhurbaşkanı, Bahçeli’nin evinde çekilmiş geleneksel giysili fotoğraftan sonra evini merak ettiği için gitmiş.
Böyle bir ihtimali tanıdığım Erdoğan’a uyduramıyorum.
*
Velhasıl bu buluşma benim için geçmişte Erdoğan’la dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt arasında yapılan görüşmeden sonra siyasette ikinci muamma olarak geçmeye aday.
GÜNÜN ADAMIYLA KARTNER STRASSE’DE GAY TARTIŞMASI
Ahmet Güneştekin’in sergi açılışı için iki gündür Akif Beki ile Viyana’dayız...
Streaming platformlarının RTÜK kontrolüne alınması meselesi burada patladı.
Çünkü geçen hafta “Netflix Akit’e hak verdiriyor” başlıklı bir yazı yazdı.
Nitekim baktım dün birçok internet sitesinde, onu hedef alan çok sayıda haber ve eleştiri vardı. Bence yazının başlığında Akit’e atıf yapması talihsiz olmuştu.
Çünkü Akit’in alenen homofobik tavrı o kadar belirgin ki, Akif de hedefe konmuştu.
Oysa Akif’in yazısında eşcinselliğe yönelik hiçbir suçlayıcı, aşağılayıcı ifade yoktu.
Ayrıca Netflix’e sansür uygulanmasına karşı çıkıyordu.
Eşcinsellerin toplumdaki haklarının korunmasına açık destek veriyordu.
Sadece içeriklerdeki kullanılış biçimlerine itiraz ediyordu.
Dün onunla şehrin en turistik caddesi Kartner Strasse’de uzun bir yürüyüş yaptık ve bu konuyu tartıştık.
İşte anlaştığımız ve anlaşamadığımız noktalar:
AKİF’LE ANLAŞTIĞIMIZ VE ANLAŞMADIĞIMIZ NOKTALAR
Anlaştık: Akif, Netflix’i eleştiriyor... Tabii ki eleştirebilir.
*
Anlaştık: Akif, bu yönetmeliğin AB müktesabatına göre hazırlandığını, dolayısıyla otomatik tepki vermenin yanlış olduğunu söylüyor. Ben de katılıyorum.
*
Anlaştık: RTÜK uygulamaları bu platformları kapatacak ve sansürleyecek noktaya gelmemeli.
*
Yarı anlaştık: “RTÜK elindeki yetkiyle durumdan vazife çıkarıp sansüre varan müdahaleciliğe gider mi?”
O, bu endişeyi taşıdığını söyledi bense “Kesin müdahale eder” dedim.
*
Yarı anlaştık: Akif öteki ülkelerde de düzenlemelerin yapıldığını söyledi.
Ben de dedim ki, “Evet yapıldı ama onlar içerik değil, sadece vergi düzenlemeleri, yerli yapım oranları ve rekabet konularındaydı”.
*
Anlaşamadık: Akif gay içerikli filmlere sansür yapılmamasını ama izleyiciyi uyarıcı işaretlerin konulmasını istiyor.
Bense bu işaretlemenin, genel cinsel içerikli olması, sadece gay filmlerine konduğu zaman bunun kapı işaretlemesi gibi olacağını söyledim.
DÜNKÜ TWEET’LER YARGIDA YENİ BİR DÖNEMİ AÇIYOR
‘Tweet fırtınası' ABD Başkanı Trump’ın tweet’leri için kullanılıyor.
Selahattin Demirtaş da dün hapishaneden avukatları aracılığıyla kendi adına gönderilen bir tweet fırtınası yaptı.
Arka arkaya 15’e yakın tweet attı.
Bu tweet’lerde savcının aleyhine argümanlarına madde madde cevap vermiş.
Bana göre bu tweet’ler yargıda yeni bir dönemi açıyor.
*
BİR: Çok net ve açık bir dille yazılmış. Çok kolay anlaşılıyor.
*
İKİ: Savcının gösterdiği her delile karşı sağlam ve ikna edici belgeler ortaya konmuş.
*
ÜÇ: Kendisi aleyhine kullanılan belgelerin sahte veya yanlış olduğunu çok ikna edici biçimde anlatmış.
*
DÖRT: Bu delilleri ortaya koyan savcıların neredeyse tamamının FETÖ davasından tutuklandığını isim isim göstermiş.
*
BEŞ: Böylece basın kendisine yeterince yer vermese bile, davalar konusunda çok geniş bir çevreye kendini duyurabilmiş.
*
SONUÇ: Bence savcıların bundan böyle iddianamelerini çok daha dikkatli hazırlamalarında yarar var.
