Ne o torun-u sultanım padişah mı seçiyoruz

ADINI yeni duyduk...

Haberin Devamı

Nilhan Osmanoğlu...

Abdülhamid’in beşinci kuşaktan torunuymuş...

Galiba “Büyük dedemgil geri geliyor” sanıp güya evet kampanyasına katılmış. O coşkuyla vermiş gazı:

“Canımıza yetti bu parlamenter sistem...”

AKP’nin aklını peynirle yemiş şuursuz trolü de elleri patlayıncaya kadar alkışlıyor bu lafı...

Yahu be şuursuz, hiç mi okumazsın, hiç mi dinlemez, hiç mi seyretmezsin...

Ne diyor “Hayır”cı kesim...

“Bunlar parlamentoyu ortadan kaldırıp padişahlık getirmek istiyor...”

Senin aklı başında, şuurlu AKP’lilerin ne cevap veriyor?

“Hayır biz parlamentoyu daha da güçlendiriyoruz, padişahlık falan da getirmiyoruz...”

Buyur padişahın torununun bir “Evet padişahlık istiyorum” demediği kalmış...

Padişah torunu şimdi neyi savunuyor?

Kılığına kıyafetine, duruşuna, aldığı eğitime, konuşmasına, tarzına bakıyorum...

Tam bir Cumhuriyet kadını olarak yetişmiş...

Bence kesin “Hayır”ı savunuyor.


AKP'NİN EVET KAMPANYASI BUMERANGA DÖNÜŞÜYOR
AHH Erol Olçok ahh...

Bu kahpe 15 Temmuz darbesi seni çok erken aldı aramızdan...

Seninle birlikte siyasi deha, stratejik akıl da hicret etti. Şu kampanya açılışına bak...

Bumeranga dönmüş bir “şeytan” kampanyası...
Felaket bir Nihat Doğan klasiği...
Bir de üstüne mehtersiz bir “Padişahım sen çok yaşa” gafı...


AHMET TAKAN ASTANA'DA GİZLİ KALMIŞ BİR OLAYA FENA TAKTI
AYLAR önce size demedim mi bu Ahmet Takan ilginç bir yazar diye...

Abdullah Gül’ün eski danışmanı, dün Yeniçağ gazetesinde öyle bir şey yazdı ki, içimden “Vay canına Astana’da gerçekten bu sahne yaşandı mı” demek geldi...

Astana’da Suriye görüşmeleri devam ederken Rusların hazırladığı anayasa taslağı gündeme gelmiş.

Bizim heyet anında, “Ama bu demokratik değil. Esad’a çok büyük yetkiler veriyor” diye itiraz edince, Rus heyeti ne yapmış biliyor musunuz?

TBMM’nin kabul ettiği yeni Türk Anayasa değişikliğini masanın üzerine koyuvermiş...

Bence kötü gol yemişiz...

Aklımdan şu geçmedi değil.

Biz mi eski Suriye Baas rejimine benzeyeceğiz...

Yoksa eski Suriye mi yeni Türkiye’ye...


ERDOĞAN'I TRUMP'LA KAPIŞTIRMAK HANGİMİZİN MENFAATİNE OLABİLİR
ÖNCEKİ akşam Fatih Altaylı’nın programında Doç. Dr. Hasan Basri Yalçın’ı dinledim.

Diyor ki:

“Trump içeride herkese ayar vererek liderliğini pekiştiremez. Ona uluslararası bir hasım lazım. Şimdi İslam karşıtı söylemi ile ona tepki gösteren ilk ülke hangisi ise bakacak ve 4 yıl boyunca onu hedef yapacak. Bırakalım başkasıyla kapışsın.”

Yüzde 100 katılıyorum. Bir süredir Ahmet Davutoğlu’nun sürreal Osmanlıcı, İhvan’cı politikalarından uzaklaşıp, ülke menfaatine bakan bir dış politikaya yöneldik.

Bence fena da gitmiyoruz.

Yani şu sırada Trump’ı Türkiye ile kapıştıracak bir akılsızlığın kimseye yararı olmaz...

* Bu açıklamayı AKP sözcüsünün açıklamasından önce yazdım ama o açıklamaya rağmen görüşüm değişmedi.


CHP'Lİ ARKADAŞIM, SEÇİME DEĞİL REFERANDUMA GİDİYORUZ
AKP’nin trolleri şuursuz da, CHP’ninkiler çok mu şuurlu...

Referanduma 3 ay kalmış, ha babam Kılıçdaroğlu’na çakıyorlar... Yahu arkadaşlar...

BİR: Seçime gitmiyoruz, referanduma gidiyoruz.
İKİ: CHP’nin alacağı oy değil, evet veya hayırların alacağı oy önemli.
ÜÇ: Farkında mısınız, oyladığımız şey rejim....

Parlamenter bir sistemden başkanı çok güçlü kılan bir başka sisteme geçiyoruz.

Siz işi gücü bırakmışsınız Kılıçdaroğlu ile uğraşıyorsunuz...


GÜLSE TOPU BANA ATTI BEN DE AHMET'E ATIYORUM
HÜRRİYET’in yükselen yazarı Gülse Birsel, “Sen de var mısın” çağrılarına dün köşesinden cevabı verdi, “Varım” dedi ve o da topu bana attı:

Şöyle dedi:

“Safım Türkiye...

Demokratik, laik, hukuk devleti, birlik, beraberlik içinde, vatandaşların birbirini saflara ayırmadığı, Türkiye Cumhuriyeti için... Sen de var mısın kardeşim...”

Cevabımı veriyorum Gülse...

Ben de varım...

Ve topu medya höyüklerinde arkeolojik kazıya çıkmış Ahmet Kekeç kardeşime atıyorum: Sen de var mısın Ahmet...


DERİN HÜRRİYET'TEN VOOOAAV DEDİRTEN ACAİP BİR KULİS ALDIM
BU cuma Hürriyet’ten müthiş bir “Kitap Sanat” dergisi geliyor...

Aldığım ilk sızdırma bilgileri aktarayım:

“Ek” demiyorum, çünkü bu apayrı bir dergi.
İlk sayısında 20’yi aşkın kitap tanıtımı yapılmış.
Genç bir ekip hazırlıyor, sanat ve kitabı, az satanı da, çok satanı da ciddiye almışlar.
Cimrilik etmemişler... Böyle ekler genellikle sadece İstanbul’a veya birkaç büyük şehre verilirdi, bütün Türkiye’ye verecekler.
Klasik müziği de ciddiye almışlar, popu da...

Yani hepimize “Medyada ve ülkede her şey kötüye giderken, güzel şeyler de oluyor” dedirtecek bir dergi bu...


İLK SAYIDAN BENİ DELİRTEN TÜYOLAR
BENDEN duymuş olmayın, zaten bana da söylemediler ama küçük bazı tüyolar aldım.

“Edebiyatın parlayan 10 genç yazarı”nı seçmişler. Merak ediyorum benim beğendiğim isimler de var mı.

Küçük bir tüyo: Galiba yüzde 70’i kadınmış.

Yine benden duymuş olmayın. Nuri Bilge Ceylan babasının bavulunu açmış. İçinden çıkanları merakla bekliyorum.

En büyük yenilik. Doğan Hızlan kitap tanıtım yazısı yazmayacakmış.

Ama daha ilginç bir şey yapacakmış. Onun yıllardır gizlice çalıştığı bir “İnsanlar Ansiklopedisi” projesi vardı. Galiba onun ilk adımını atacakmış. Kulise yansıyanlara bakılırsa ilk sayıda Attilâ İlhan’la ilgili çok ilginç bazı anılar varmış.

Yazarın Tüm Yazıları