Masanın sağına oturan bu hafız öyle bir göreve geldi ki

30 Ağustos 2012 Mekke...

Haberin Devamı

1. Ağustos ayının en sıcak günlerinden biri...

İslam ülkeleri başkanları Müslüman aleminin en kutsal mekânına bakan bir otelin geniş salonunda bir araya gelmişler.

*

Ramazan ayı olduğu için toplantı iftardan sonra başlıyor. Açılış oturumunda çok ilginç bir manzara var.

Masanın sağına oturan bu hafız öyle bir göreve geldi ki

Suudi Arabistan Kralı Abdullah sağına İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ı oturtmuş.

Bölgenin kanlı bıçaklı iki ülkesinin lideri yan yana ve Kral bir jest yapmış....

Çünkü ramazan ayındaki bu acil toplantının çok önemli bir konusu var.

İçsavaşın başladığı Suriye’yi ve Beşşar Esad’ın durumunu konuşmak.

Bazı ülkeler İslam ülkelerinin oluşturacağı askeri güçle müdahale ederek Esad’ı düşürmekten yana.

*

Haberin Devamı

Ancak o toplantıdan müdahale kararı çıkmıyor.

Çıkan tek karar Suriye’nin üyeliğini dondurmak.

Ama bugün bizim yazımızın konusu o toplantı değil...

O akşam o salonda oturan bir adama fokus olacağız.

O adamın cebinde Amerika Birleşik Devletleri pasaportu var, bu da insanın aklına şu soruyu getiriyor:

Bir ABD vatandaşının İslam İşbirliği Konferansı’nda ne işi var... Daha önemlisi de Müslümanlar tarafından “Harem” olarak bilinen ve gayrimüslimlerin giremediği bu bölgeye nasıl girmiş...

*

İşte bu adamın adını geçtiğimiz 2 Ağustos günü çok ilginç bir yerde duyduk...

Hem de ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı Blinken’in ağzından.

Mekke’nin Harem bölgesinde ve Türkiye Cumhurbaşkanı’nın masasından tanıdığımız bu adam öyle bir yere getirildi ki hepimizi yakından ilgilendiriyor.

Bu esrarengiz insanı 2 Ağustos günü Başkan Biden tarafından “inanç hürriyetleri” konusunda “Ambassador-at-Large” görevine getirildi.

Yani bundan böyle dünyanın her yerinde inanç hürriyetleri ile ilgili bir konu varsa ABD adına o izleyecek...

Şimdi gelin bu insanı tanıyalım.

2. ‘PHI BETA KAPPA’ BİRADERİ BİR HAFIZ

- ADI Rashad Hussein...

1979 yılında ABD’nin Texas eyaletinde doğmuş, Hint asıllı Amerikalı Müslüman bir ailenin çocuğu...

Annesi, kız kardeşi ve erkek kardeşi tıp doktoru.

Masanın sağına oturan bu hafız öyle bir göreve geldi ki

Haberin Devamı

Felsefe ve siyaset bilimi dalında okumuş.

Çok başarılı... North Üniversitesi’nde “Phi Beta Kappa” unvanı almış.

Yani Amerikan üniversite çevrelerinde bir tür “Biraderlik” locası olarak bilinen, çok prestijli bir akademik çevrenin üyesi.

Felsefe tezi ilginç:

“Big Bang Kozmolojisinin Teistik Etkileri.”

CV’sine yazılacak bilgiler burada bitmiyor.

İslam Araştırmaları Enstitüsü’nden Arapça dalında master’ı var.

Yale Hukuku dergisinin editörü.

ABD Parlamentosu’nun Adalet Komisyonu’nda görev yapmış.

3. OBAMA’NIN ATATÜRK’LE İLGİLİ MEŞHUR SÖZÜNÜ O YAZMIŞTI

CV’sindeki bir başka ilginç detay da şu: 2003 yılında Soros Fellowship çevresine girip yeni Amerikalılar için ayrılan fonlardan yararlanmış.

Haberin Devamı

2009’da Başkan Obama’nın Kahire Üniversitesi’ndeki meşhur konuşmasını hazırlayan ekibin üyesi.

*

Obama’nın Ankara’da TBMM’de yaptığı o tarihi konuşmayı yazan ekibin tek Müslüman üyesi oydu.

Masanın sağına oturan bu hafız öyle bir göreve geldi ki

Hatırlayın o konuşmayı: “Bugün Atatürk’ün anıtını ziyaret ettim. Atatürk’ün en büyük mirası Türkiye Cumhuriyeti’dir. Onu kurdu ve dünyanın saygınlığını kazandı” demişti.

Bir de şunu:

“Bizim de kurucu babamız Washington’dur. Biz de ona bir anıt yaptırdık ve Beyaz Saray’ın penceresinden her gün gördüğüm bir anıt...”

*

Beyaz Saray’da Müslümanlara verilen ramazan iftarını hazırlayan ekipteydi. Felsefe, hukuk, siyaset bilimi okumuş.

Ama aynı zamanda hafızlık kursları da almış ve bir hafız...

Haberin Devamı

Hani yazının başlığında “Cebinde ABD pasaportu olan bir insan Harem bölgesine nasıl girebildi?” diye sormuştum ya...

İşte bu özellikleri ve Müslüman kimliği ile girebilmişti.

4. İMAMLARI AUSCHWİTZ’E GÖTÜRÜP HOLOKOSTU ANLATAN HAFIZ

NE
yapacak bu “İnanç Hürriyeti Büyükelçisi”?

Dünyanın neresinde olursa olsun, insanların inançları üzerine baskı yapılmasını, azınlıkların inanç haklarının ihlal edilmesini o izleyecek.

Yani, dünyanın bir yerinde Müslümanlara, Müslüman azınlıklara, inanç konusunda baskı mı yapıldı?
O rapor edecek.

Ama durun...

Müslümanlar da kendi ülkelerinde Hıristiyanlara, Yahudilere veya kendi içindeki mezheplere ya da ateistlere veya deistlere baskı yaparsa...

Onu da önlemeye çalışacak.

*

Bunu yapabilir mi bilmem...

Haberin Devamı

Geçmişteki tutumu ve tavrı umut verici...

Mesela Çin’de Uygur Türklerine ve Müslümanlara yapılan baskılara karşı mücadele etmiş.

Keza Myanmar’da...

Ama Müslüman ülkelerde Hıristiyanlara ve Yahudilere yapılan baskıları da gidip yerinde incelemiş.

Mesela 2013 yılı mayıs ayında dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen imamlardan oluşan büyük bir imam grubunu Auschwitz’deki “Holokost Merkezi”ne götürüp o vahşeti anlatmış...

Aynı şekilde ABD’deki imamları alıp soykırım merkezlerine götürüp antisemitik mücadeleye katkıda bulunmuş.

BİR ROBOT PORTRE: TÜRKİYE’NİN MANEVİYAT SEFİRİ KİM OLABİLİR

ONUN
çok önemli bir özelliği daha var. Kendisi aynı zamanda bir “terörle mücadele” uzmanı...

Özellikle IŞİD terörü gibi inancı sömüren terör örgütlerine karşı mücadelede bir Müslüman olarak yürekli bir şekilde sesini yükseltmiş.

Çünkü bugün inanç hürriyetlerini en çok tehdit eden güçlerin başında IŞİD, El Kaide, Taliban gibi örgütler geliyor.

*

Bu atamayı neden bu kadar önemsediğime ve böyle uzun bir yazı yazdığıma gelince... Bugün dünyanın çok önemli üç sorunu var.

Siyasette inançların istismar edilmesi, bazı ülkelerde azınlıkta kalan inançların baskı altında olması... Ve arkasını güya bir inanca dayayan terör...

Hangi inançtan olursa olsun inanç hürriyetlerini ortadan kaldırmaya yönelik hareketler demokrasilerin ve huzurun en önemli sorunu haline geldi.

Her ülkede, böyle sağlam donanımlı ve vicdanlı, tarafsız bakışı olan insanlara bu tür önemli görevler verilmesi, demokrasiler açısından da çok önemli...

*

2 Ağustos günü atanan Rashad Hussein, dünyanın en etkili 500 Müslümanından biri olarak biliniyor. Türkiye’nin de inançlar arasında sağlıklı bir diyaloğun gelişmesine, inançlar üzerindeki baskılara karşı mücadeleye katkıda bulunacak böyle donanımlı “maneviyat özgürlüğü büyükelçileri”ni devreye sokması iyi olacaktır.

Yeter ki atanacak insanlar, IŞİD’e DAEŞ deyince mesele halledilecek zanneden bir zihniyete sahip olmasın.

BU FOTOĞRAFI BÜYÜTÜP YAKINDAN BAKTINIZ MI

BU
fotoğraf iki gün önce yayınlandı.

Van’ın Çaldıran ilçesinde çekilmiş.

Bir TIR içinde yakalanan 300 göçmen...

*

Şimdi bu yazıyı dijital ortamda okuyanlardan ricam... Bu fotoğrafı büyütüp bakın.

Masanın sağına oturan bu hafız öyle bir göreve geldi ki

Sonra şu soruların cevabını birlikte konuşalım.

*

- Bu karede kaç kadın, kaç çocuk, kaç yaşlı insan görüyorsunuz?

- Bu karedeki 300 insanın yaş ortalaması sizce kaçtır?

*

Büyütüp baktınız mı?

Öyleyse şimdi gelin şu soruyu cevaplayalım:

“Afganistan’dan gelenlerin hepsi gerçekten genç ve çalışacak yaşta erkekler mi?”

BİR ‘HA’ AZ, BEŞ ‘HA’ ÇOK, ÜÇ ‘HA’ KARAR MI

HER gün çok sayıda arkadaşımdan fıkra, karikatür; siyasetçileri, erkekleri, kadınları tiye alan çizimler geliyor.

Bazıları çok sevdiğim ve üzmek istemediğim arkadaşlar. Mutlaka cevap vermem gerektiği duygusuna kapılıyorum.

Ama bir sorunum var...

Gülen bir emoji göndersem, sanki herkese yaptığımı yapıp, baştan savmışım gibi bir duygu geliyor. O nedenle özel bir şey olsun diye gülme sesi olan “haha” yazıyorum.

Masanın sağına oturan bu hafız öyle bir göreve geldi ki

Orada da şu sorun var.

Kaç “ha” yazarsam onu da sevindiririm?

- Bir “ha” yazsam, sanki çok ciddiye almamışım gibi geliyor.

- “Haha” yazsam, okuduğum zaman sesli olarak tam anlamını vermiyor...

CEVAP
OPTİMAL ‘HA’ SAYISI ÜÇLÜ ‘HAHAHA’YMIŞ

NEW York Times’ta yazar bir arkadaş formülü bulmuş:

- Bir “ha” yetmez...

- İki “ha” yani “haha” eksik kalır...

- Beş tane yan yana koysan, inandırıcılığı kalmaz...

- Psikolojik olarak optimal “ha” üçlü olanıymış...

Yani “Hahaha...”

Yazarın Tüm Yazıları