Paylaş
Ortaya çıkan tablo şudur:
***
- Akar yazılı cevabında diyor ki:
“MİT’e yapılan ihbarda darbe söz konusu değildi.”
Peki MİT’e ve ona göre esrarengiz binbaşı ne demiş:
“Albay beni çağırdı ‘Bu gece bir uçuşumuz olacak ve sonunda da Hakan Fidan’ı alacağız’ dedi.”
Birtakım askerler gelip, ülkenin istihbaratının başındaki insanı alıp götürecekler...
Ne bu şimdi? Basit bir çocuk kaçırma olayı mı?
Devam edelim.
***
- Binbaşı “darbe ihbarı” yapmıyor ama MİT Müsteşarı ve Genelkurmay Başkanı ne yapıyor?
“MİT’e ihbarın büyük bir planın parçası olduğunu düşündük.”
Şimdi birisi çıkıp bize “MİT Müsteşarı’nı kaçırmaktan daha büyük planın” ne olduğunu açıklasın da öğrenelim.
Darbe değil de nedir bu?
- Binbaşı “darbe ihbarı” yapmıyor ama MİT Müsteşarı ve Genelkurmay Başkanı ne yapıyor?
Yine yazılı cevabından bakalım:
“Bu esnada MİT Müsteşarı, Sayın Cumhurbaşkanı’nı bilgilendirmek istediğini söyledi. Müteakiben Cumhurbaşkanı Koruma Müdürü ile bir telefon görüşmesi yaptı.”
***
Yani şimdi “MİT Müsteşarı’nı kaçırma” olayı için, Cumhurbaşkanı’nın koruma müdürü aranıp, “Orayı koruyabilir misin” diye mi soruluyor?
Bitmedi...
***
- Ortada bir “darbe ihbarı” yok ama MİT Müsteşarı ve Genelkurmay Başkanı ne yapıyor?
Mektubundan okuyalım:
“Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, bu ihbar en başından itibaren çok ciddi bir şekilde ele alınmış ve gerekli tedbirlerin tereddütsüz alınması ve icra edilmesi sağlanmıştır.”
***
Açıklamanın başında “Darbe ihbarı yoktu” ama bu sonunda “en başından itibaren çok ciddi şekilde ele alınan” bir darbe ihbarına dönüşüyor.
Yani binbaşının getirdiği bilginin bal gibi bir darbe ihbarı olduğu kabul ediliyor.
Önlenemeyen bir darbe planı...
YANİ ÖNE ALINAN DARBE ENİŞTEDEN Mİ ÖĞRENİLDİ
BANA göre en vahim kısım, Genelkurmay Başkanı’nın gönderdiği mektubun sonuç bölümünde...
MİT ve Genelkurmay bu darbe ihbarını nasıl değerlendiriyor?
İşte akıllara durgunluk veren cevabı:
“Kanaatimce, alınan bu tedbirlerden dolayıdır ki, hainler paniğe kapılarak, daha sonra sanık ifadelerinden öğrendiğimize göre geç saatlerde yapmayı (saat 03.00) planladıkları işi öne almak suretiyle erkenden ifşa olmuşlardır.”
Büyük başarının ne olduğunu öğrendiniz mi?
Planlanan darbenin başlamasından 12 buçuk saat önce açık açık ihbarı yapılan darbeyi önleyemeyip, öne aldırmak...
Ya bu darbe önlenemediği için erkene alınan darbede hayatını kaybeden 250’den fazla insan?
Bu senaryoyu onlara da anlatabilecek misiniz?
Tabii bunlar olup biterken, bütün ailesiyle birlikte ölüm tehlikesiyle karşılaşan Cumhurbaşkanı’nın, öne alınan darbeyi, darbe başladıktan sonra eniştesinden öğrenmesini neyle açıklayacağız?
Ya bütün bunlardan habersiz Başbakan’ın, darbecilerin arasından geçip evine giderken atlattığı ölüm tehlikesi...
Size tavsiyem.
Sakın “Darbe öne alındı” tezini savunmayın...
Bu, kontrollü falan bir darbe değildi...
Basbayağı, apaçık, geldiği besbelli olan kanlı bir darbeydi...
Ama siz öne alındı falan derseniz, bilin ki, “kontrollü” diyenlerin amaçlarına hizmet edersiniz.
DİDEM ARSLAN’IN EKSİK KALAN SORUSU ŞUYDU
ÖNCEKİ akşam Haber Türk’te Didem Arslan’ın programından bir sahne...
Konuğu TBMM Darbe Komisyonu Başkanı Reşat Petek...
Aynen şunu söylüyor:
“Eğer (FETÖ’cüler) o gece darbe yapmasaydılar 2-3 sene sonra darbeye gerek kalmadan devleti ele geçireceklerdi.”
Şimdi bu cümleyi işiten gazeteci şu soruyu sormaz mı...
“Yani darbe girişimi iyi mi oldu?”
İYİ YAZILMIŞ HABER SAYESİNDE ÖĞRENDİK
ÖLEN insanların arkasından ne hakaretler etmiş, ne iğrenç başlıklar atmışlardı...
Dün baktım genel yayın yönetmenleri Kadir Demirel’in arkasından öyle bir haber yazmışlar ki, al gazetecilik okullarında ders diye okut.
Son derece saygılı ifadeler... Nötr bir anlatım. Cinayetin bütün unsurlarına yer verilmiş.
Akit gazetesinde, ölen genel yayın yönetmeninin hayat hikâyesi bütün ayrıntıları ile verilmiş.
Mesela onun FETÖ’cülerin Zaman gazetesi kökenli olduğunu, orada uzun yıllar birçok konuda görev yaptığını öğrendik.
Samimi söylüyorum, haberi okuduğumda kendi kendime “Demek ki bunlar isterlerse çok iyi ve düzgün haber yazmayı biliyorlarmış” dedim.
İKİ CÜMLELİK İNSANLIK DERSİ
ÖNCEKİ gece benim çevrem dahil, çok insan Türkan Elçi’nin tweet’ini konuştu.
Diyarbakır Barosu’nun öldürülen başkanı Tahir Elçi’nin eşi, iki cümleyle Akit ve onun kafasındakilere insanlık dersi verdi.
O gazete ki, Elçi öldürüldüğünde “Al sana terör” diye manşet atmıştı.
Türkan Elçi sadece şunu yazdı:
“Ölüm herkes için. Yakınlarına başsağlığı diliyorum.”
Ben de aynı dilekte bulunuyorum.
BİR ‘NARCOS’ KARAKTERİYDİ, PSİKİYATR OLMAK İSTİYORDU PSİKOPAT OLDU
PANAMA’nın eski diktatörü Noriega, küçüklüğünde psikiyatr olmak istiyormuş ama işe bakın ki tam bir psikopat oldu.
Panamalıların, yüzündeki izler nedeniyle “Ananas yüzlü” dediği diktatör, Guachinango şehrinin yoksul bir semtinde doğdu.
Babası muhasebeciydi ve alkolikti.
Noriega psikiyatr olmak istiyordu ama okula gidecek parası olmadığı için askeri okula gitti.
Sonunda kanlı bir diktatör oldu.
Amerikalılar için çalıştı, ama uyuşturucu mafyasıyla iç içe geçince, onların da düşmanlığını kazandı.
Amerikan Senatosu onun “Narkos” dizisinde izlediğimiz ‘Medellin karteli’nin anahtar ismi olduğuna karar vermişti.
DİKTATÖRLER YATAĞINDA MI ÖLÜR? ÖLÜR DE HANGİ YATAKTA
MAZLUMLARIN bir inanışı vardır.
Onlara zulmeden diktatörlerin yataklarında huzur içinde ölemeyeceklerine inanırlar.
Panama diktatörü Noriega beyin tümöründen yatağında öldü.
Ama o yatak başka bir yataktı.
- 1990 yılında Amerikalılar tarafından yakalanıp 40 yıl hapse mahkûm edildi.
İyi davranışından dolayı cezası önce 30 yıla, sonra 17 yıla indirildi.
- O cezayı çekti ve 2010 yılında Fransa’dan iltica talebinde bulundu.
Güvendiği şey şuydu: Fransa 1987 yılında ona “Legion d’Honneur” vermişti.
İyi haber: Fransa onun iltica talebini kabul etti. Ama bir de kötü haber vardı. Karapara aklamaktan 10 yıl hapse mahkûm etti.
- Tam o sırada devreye ülkesi Panama girdi ve öldürdüğü insanlar için iadesini istedi.
Fransa 2011 yılında Noriega’yı ülkesine iade etti ve El Renacer hapishanesine kondu.
- O hapishaneden ancak 2 ay önce, beyninde tümör teşhisi konulduğu için, ameliyat olmak için çıktı ve bir hastane yatağında öldü.
- Bir zamanlar arkasında milyonlar vardı. Yeni rejimin ve yeni nesillerin bahşettiği tek şey ise ailesinin ona küçük bir cenaze töreni yapma hakkı oldu.
Arkasından söyleyebileceğimiz tek insani cümle ise şu olabilir:
Tanrı günahlarını affetsin...
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş