Paylaş
***
- Sen misin benim ülkücü kardeşim... Sen misin MHP’li kardeşim...
Yoksa sen mi, Muhsin Yazıcığoğlu’nun miras bıraktığı ilkelerin partisi...
***
Bak, adam kendine “Alperen” diyor...
Sözlükte “yiğit” yazıyor karşısında...
***
Bu mudur yiğitlik yani...
Ülkede zaten beş-on bin kalmış Yahudi vatandaşlarımızın ibadethanesine dayanıp, kapısını tekmelemek mi yani...
- Sen misin benim “muhafazakâr” kardeşim...
Bak, adam kendine “Alperen” diyor...
Sözlükte karşısında “derviş” yazıyor... “Mücahit” de yazıyor...
***
Bu mu yani senin bildiğin dervişlik, senin bildiğin mücahitlik...
Elde sopa sokaktan geçene saldırmak...
Bu mudur yani...
Demiyor musun bu adama, “Git, İsrail’in temsilciliğinin önünde yap demokratik yoldan ne yapacaksan...”
Yoksa sen de mi korkuyorsun onun şirretinden...
***
- Yoksa sen misin ey iktidardaki arkadaş...
Adam alenen “Bu âlemin kralı benim, bu mahallede, senin devletinin değil, benim sözüm geçer” diyor...
***
Hiç düşündün mü... Kaçıncı vakası bu...
Tiyatro basıyor, miting basıyor...
Şimdi de ibadethane basıyor...
***
Ve sen ey Ankara...
Güya devleti temsil eden Ankara...
Hiç mi görmüyorsun, elinde sopa sokağa fırlamış bu adamların, kendisi gibi düşünmeyene, kendisi gibi olmayana yaptığı bu zulümü...
Gıkını çıkarmıyorsun, sokakların bu yeni Bekçi Murtazalarına...
***
Ama bil ki...
Senin sessizliğinden, sizin hepinizin sessizliğinden yüz buluyor bu adam...
Yüz buldukça adım adım gidiyor hedefine...
İKİ CÜMLE DE İSRAİL‘E
Sen ey İsrailli vatandaş...
Sen de sessiz kalma devletinin yaptığı bu zulüme.
Yetti artık, Filistinlilere yapılan bu zulüm... İsrail devletinin yaptıkları yüzünden 500 yıldır başka ülkelerde yaşayan Yahudiler de büyük haksızlıklara, saldırılara uğruyor.
Siz de iki laf edin devletinize, siyasilerinize...
Susmayın...
Barış, huzur istiyorsanız, çocuk-larınız güvenli bir dünyada yaşasın istiyorsanız, siz de sahip çıkın Filistin’in çocuklarına. Artık hepimiz biliyoruz ki, Filistin’e barış gelmedikçe, Ortadoğu denilen bu bataklığa da huzur gelmeyecek.
ETHEM BEY GAZETENİZDEKİ BU HABERİ GÖRDÜNÜZ MÜ
ETHEM Sancak Bey...
Sahibi olduğunuz gazete Güneş’in cuma günkü haberini gördünüz mü...
İçerideki arkadaşımız Enis Berberoğlu’nun kızı Dilara Berberoğlu’na attığı iftirayı, uydurduğu yalanı okudunuz mu...
***
Neymiş “Mülteci Hakları Derneği”nde çalışıyormuş...
Neymiş o derneğin de bir başka mülteci derneği ile ilişkisi varmış.
Neymiş o dernek de Avrupa Birliği fonları tarafından fonlanıyormuş...
***
Neresinden baksanız, “Kızını da içeri atın” kampanyası...
Nedir bu yahu...
Nedir bu kin, bu nefret...
***
Dilara’yı çocukluğundan beri tanıyorum...
Galatasaray Üniversitesi mezunu, idealleri olan bir çocuktur.
İçi insan sevgisi ile doludur. Kendini mülteci dramına, insan haklarına adadı.
***
Şimdi öğrendiği hukuk bilgisini, babası hakkında verilen o insafsız kararı düzelttirmek için kullanıyor.
Babası hakkında yazılan ve ileride hukuk tarihine bir “felaket vakası” olarak geçecek o gerekçeli kararı düzeltmek için uğraşıyor...
***
Nedir bu Allah aşkına...
Babasına verilen o müebbet yetmedi, şimdi çocuklarını, ailesinin tümünü de mi yok etmek istiyorsunuz...
***
Yazık değil mi daha hayatının başındaki, içi zor durumdaki zavallı insanlara yardım duygusu ile dolu bu genç kıza reva görülen bu iftira...
***
Sizin de çocuğunuz var... Lütfen bu yazıyı bir de o duyguyla okuyun.
GÜNÜN TESTİ
BU FOTOĞRAFTA SAKLAMAYA ÇALIŞTIĞIM 5 ŞEYİ BULUN
BU fotoğrafımı Barcelona’da Ahmet Güneştekin çekti...
Çok beğendiğim için Instagram’a koydum...
***
Sonra bu fotoğraf üzerine düşündüm.
Instagram hepimizi biraz narsist yaptı.
Kendimizi beğeniyoruz.
Bu iyi bir şey.
***
Sadece beğenmekle kalmıyoruz, beğendirmeye de çalışıyoruz.
O da iyi bir şey.
***
Ama şunu da biliyoruz.
Her beğendirme çabası, aynı zamanda beğenmediğimiz yanımızı saklama çabasıdır.
***
Mesela benim bu fotoğrafım.
Sizce sakladığım kaç yanım var...
***
- DİK YÜRÜYÜŞ: Hem sırtımda çocukluğumdan kalan deformasyonu, hem de vücudun gerçek yaşını saklayan en etkili hareket.
***
- ŞAPKA: Azalan saçlarımı ve yüzümün yuvarlaklığını saklıyor.
***
- GÖZLÜK: Düşen gözkapaklarımı ve göz altı torbalarımı gizliyor.
***
- GÖMLEK: Yaz başından beri aldığım 3 kilonun belimin etrafına toplanan kısımlarını örtüyor.
***
- SPOR AYAKKABILAR: Hem trendleri takip ettiğimi gösteriyor, hem de spor olarak beden ve ruh yaşıma botoks etkisi yapıyor.
***
Ama bütün bunların asla saklayamadığı bir yanım var.
***
Onu da günün sorusu olarak size soruyor ve bir sonraki yazıda cevabını veriyorum.
MODERN HAYAT
İNSANLARIN ARTIK İYİCE BIKMAYA BAŞLADIKLARI YANI
"HER şeyi organize etme tutkusu...”
“Psychologies” dergisine göre insanlar artık bu tutkularından çok yorulmuşlar.
Düşünün...
- Evlisiniz... Çocuklarınız var. Onların okul aile birliği toplantıları, üniversite, okul sınavları...
Eve gelen hocaları organize etmek durumundasınız.
***
- Kocanız veya karınız var...
Onunla ve kaprisleriyle uğraşmak organize etmek durumundasınız.
- İşiniz var...
Patronsunuz... İşiniz, yanınızda çalışanlar, kârlılık, yönetim kurulları vs...
***
- Veya çalışansınız... Patronunuz var. Onun istekleri, kaprisleri...
Onun empoze ettiği zamanlama, her an saati değişen toplantılar...
***
- Evlisiniz, ama bir de sevgiliniz var...
Onunla buluşma planlamaları, gizleme saklama çabaları...
Yalanlar... Yalanları başka yalanlarla sürdürme gayretleri...
***
Uff... Hayat çok zor...
İnsanlar artık işte bundan bıkmış, usanmış...
NEW AGE İNANÇ
SUFİLİK, MEDİTASYON, REİKİ, ŞAMANLIK MODASI GEÇİYOR MU
GALİBA “kopma”, “sığınma”, “detachment” çağının sonuna geliyoruz...
Son zamanlarda insan davranışı ve sosyoloji ile ilgili dergilerde, kitaplarda bu temaya sık sık rastlamaya başladım.
- Meditasyon, Sufilik, Kabala yeni bir inanç olamadı, sadece 2000’lerin ilk 15 yılının “New Age modası” olarak kaldı.
- Şamanlık ve onun kusma seansları, insanı geçmişinle buluşturmayı bırakın, kendinden bile uzaklaştırdı.
- Reiki, yarı uykulu bir sayıklamadan ileri gidemedi.
Ve sonunda insan yine kendinle ve kendi realitesi ile baş başa kaldı.
Modası geçmeyen şey yine de psikologlar...
Allah’tan onlar var ve bizi dinliyorlar...
GÜNÜN SORUSU
ESTETİSYENLERİN SAKLAYAMAYACAĞI TEK YANINIZ NEDİR
CORNELL Üniversitesi araştırmacıları şunu ortaya çıkardı:
Gözler gerçekten ruhun aynasıymış.
Oysa bazıları, yüzdeki bütün ifadenin ruhu yansıttığı görüşündeydi.
Meğer mimikler yalan söyleyebilirmiş ama gözler asla...
“Kırk7” adlı kitabımda yazmıştım.
İnsanın yaşını saklayamadığı tek organı belki de gözler.
Yüzünüze istediğiniz kadar estetik yaptırın, botoks veya başka yeni yöntemler uygulayın...
Bakışlar var ya...
O alçak bakışlar... Nankör bakışlar...
Yalanınızı hemen ele verir...
Özellikle yaşınızla ilgili yalanınızı...
Onu hemen anlatır.
Yukarıdaki fotoğrafımdaki gözlük, işte o yalanı saklıyor...
FAYDALI BİLGİ
SELFIE YAPARKEN SOL TARAFINIZDAN BAKIN
NE zaman poz versem kameraya sol yanağımı hafifçe dönerek bakıyorum.
Neden bilmem, o açıdan daha iyi görünüyorum duygusu var.
Fransız “Psychologies” dergisinin temmuz sayısında okudum. Meğer bunun bilimsel bir izahı varmış.
Adına “Sol yanak etkisi” deniyormuş.
Avustralyalı bilim insanı Annuka Lindell’in araştırması şunu ortaya koymuş:
Yüzün sol tarafı, insanın karakterini en iyi yansıtan yanıymış.
Çünkü yüzün sol tarafındaki mimikleri kontrol eden sinirler, beynin sağ tarafına bağlıymış.
Bu da beynin duygularımızı kontrol eden tarafıymış.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş