Paylaş
Babası banka memuruydu...
Devlet okulunda okudu...
*
Dokuzuncu Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel Ispartalıydı...
Babası Kurtuluş Savaşı’na katılmış bir köy muhtarıydı...
Devlet okulunda okudu...
*
Onuncu Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer Afyonkarahisar’da doğmuştu...
Babası öğretmendi.
Devlet okulunda okudu.
*
On birinci Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül Kayseri’de doğdu...
Babası torna ustasıydı...
Devlet okulunda okudu...
*
On ikinci Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’un Kasımpaşa semtinde doğdu.
Babası kıyı kaptanıydı...
Devlet okulunda okudu...
*
On üçüncü cumhurbaşkanı adayımız Muharrem İnce Yalova’da doğdu.
Babası kamyon şoförüydü.
Devlet okulunda okudu.
*
On üçüncü cumhurbaşkanı adayımız Meral Akşener İzmit’in İnegöl köyünde doğdu.
Babası devlet memuruydu...
Devlet okulunda okudu.
*
On üçüncü cumhurbaşkanı adayımız Selahattin Demirtaş, Elazığ’ın Palu ilçesinde doğdu.
Babası 10 metrekarelik dükkânı olan bir tesisatçıydı.
Devlet okullarında okudu.
*
On üçüncü cumhurbaşkanı adayımız Temel Karamollaoğlu Kahramanmaraş’ta doğdu.
Babası öğretmendi...
Devlet okulunda okudu.
*
On üçüncü cumhurbaşkanı aday adayımız Doğu Perinçek Gaziantep’te doğdu.
Babası savcıydı... Yani devlet memuruydu.
Devletin okullarında okudu.
*
Arkadaşım bu ne demektir bilir misin...
Şu demektir...
Bu ülkenin bütün cumhurbaşkanları, bu milletin yoksul köylerinden, kasabalarından, mahallelerinden çıkıp gelmiştir.
*
Şu demektir...
Hepsi, Kurtuluş Savaşı’ndan çıkan kahraman Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu bu Cumhuriyet’in parasız okullarında okumuştur.
*
Şu demektir....
İngiliz’in, Avrupa’nın soylusunun, aristokratının, Hintlinin kastının, Amerikalının WASP’ının, Arap’ın imtiyazlı aşiretinin afrası tafrası sökmez bu güzel Cumhuriyet’te...
*
Diyeceğim şu...
Ey bu ülkenin yoksul mahalle çocukları...
Ne güzel bir Cumhuriyetimiz var bizim...
Hepimiz kıymetini bilelim...
İKTİDAR MEDYASINDAN İKTİDARA İLGİNÇ BİR SORU
İKTİDAR yanlısı Yeni Şafak gazetesinin yazarı Ali Saydam dünkü yazısında iktidara şu soruyu soruyor:
“Medyanın, özellikle TV’lerin sadece Sayın Cumhurbaşkanı’nın konuşmalarını yayınlamaları, muhalefete pek fazla şans tanımamaları ne kadar doğrudur ve bu tutum, vaat-ikna sürecine mi hizmet eder, yoksa güç kirlenmesine mi ya da mağduriyet yaratarak muhalefete mi yarar, iyi değerlendirmek gerekir...”
MUHAFAZAKÂR ARKADAŞ SEN DE YENİ Mİ ÖĞRENDİN YOKSA BİZDEN SAKLADIN MI
DÜN, muhafazakâr bir gazete olan Karar’da gözlerim fal taşı gibi açılarak okudum.
Hasan Aksakal, bugün İnönü ve tek parti dönemine insafsızca saldıran bazı çevrelerin Türk toplumunu nasıl yanılttıklarını çeşitli örneklerle anlatıyor.
*
- Her gün göklere çıkardığın Necip Fazıl’ın CHP’li İş Bankası’nda müfettişlik yapıp, çıkarmak istediği dergi için CHP’nin Ekonomi Bakanı Celal Bayar’dan yüklü miktarda fonlar aldığını...
*
- Her gün göklere çıkardığın Necip Fazıl ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 27 Mayıs darbesini sevinçle karşıladığını ve “orducu, militarist” tarafta yer aldıklarını...
*
- Her gün yere göğe sığdıramadığın Necip Fazıl’ın, tek partinin ideolojik aygıtlarından biri olan Halk Odaları’nda Behçet Kemal Çağlar gibi “ortodoks Kemalist”lerle beraber nutuklar verdiğini ve hatta “Atatürk dirilecektir” diye şiirler yazdığını...
*
- 1942’deki Varlık Vergisi gibi, sonraları çokça eleştirilen bir kanunun altında sadece Şükrü Saracoğlu ve Recep Peker gibi tek parti döneminin siyasetçilerinin değil, her gün yere göğe sığdıramadığın Yahya Kemal Beyatlı, Fuad Köprülü, Alaettin Gövsa, Şemsettin Günaltay gibi muhafazakâr kişilerin de imzası bulunduğunu....
*
- Her gün yere göğe sığdıramadığın Necip Fazıl, Nurettin Topçu, Ahmet Hamdi gibi kişilerin, tıpkı Batıcı/Kemalist diye yerden yere vurduğun yazarlar ve öğrencilerle birlikte, bizzat Atatürk’ün, İnönü’nün tebrik ve teşvik mesajları eşliğinde aynı burslarla Fransa’ya gönderildiğini...
*
- Bugün yere göğe sığdıramadığın, “muhafazakâr rol modeli” gibi sunduğun Necip Fazıl, Ahmet Hamdi ve Peyami Safa’nın hiç de muhafazakâr bir hayat tarzına sahip olmadığını, kötü bazı alışkanlıklarının bulunduğunu (yazıda bunların ne olduğu açıkça anlatılıyor) biliyor muydun?
*
Bunları muhafazakâr bir gazete yazıyor.
Yazan kişi de öyle herhangi bir insan değil, “Türk Muhafazakârlığı: Terennüm, Tereddüt, Tahakküm” adlı ciddi bir eserin müellifi.
Paylaş