Paylaş
Kritik konuları atlattığımıza göre ekonomiye gelelim. Galiba asıl iddianız orada.
“Doğru tahmin ettiniz. Biraz sert bir cümleyle başlayacağım. İzmir’e yazık. Bakın İzmir Türkiye’nin ikinci büyük ekonomisiydi. Şu anda üçüncülüğe düştü. Ve arkadan korkunç bir hızla Kocaeli, Antalya ve Bursa geliyor. Yakında geçecekler.”
BU ŞEHRİN EKONOMİSİ DÜRTÜLEREK CANLANIR
O zaman hiç vakit kaybetmeden ana soruya geçelim. İzmir’de ne yapmak lazım?
“Bence de vakit kaybetmeden önce işin psikolojisinden başlayayım. Biraz akademik olacak ama gerekli. 2017 yılında ekonomi dalında Nobel Richard Thaler’e verildi. Onun davranışsal iktisadı anlatan ‘Dürtme’ isimli bir kitabı var. İnsan davranışlarının ve kararlarının ekonomi üzerindeki etkisini anlatıyor. Ekonomiler dürtülerek harekete geçiyor. Olay budur. Dürtme. İzmir’i her alanda koşturmak, atağa kaldırmak istiyorsak, Thaler’in dediği anlamda İzmir’i dürtmemiz gerekiyor.”
İZMİR YÜZÜNÜ TÜRKİYE REALİTESİNE ÇEVİRMELİ
Ama şunu da unutmayın, Thaler’in dürtme teorisinin en önemli unsurlarından biri, “insanların daha özgür olmalarını sağlamak”. Neyse bu konu sizi de beni de aşar, öteki soruya geçeyim. İzmir’i nasıl dürteceksiniz?
“Dur, işin psikolojik boyutu henüz tamamlanmadı. Bir mesele daha var. Çare, İzmir’in hızla kendini realiteye, Türkiye’ye çevirmesi... Sadece tiyatrodaki sahneye bakan, etrafta olup bitenle ilgilenmeyen, Ay’a, yıldızlara, Güneş’e bakmayan bir şehir olarak bırakmak birilerinin işine gelebilir. İşte ben bunu İzmir’e büyük haksızlık olarak görüyorum. Bence asıl dürtmeyi bu noktada yapmamız lazım.”
PAMUKKALE’YE 1.5 MİLYON GELİYOR İZMİR’E 1 MİLYON
Meselenin psikolojik boyutu tamamlandıysa reel kısmına geçelim. Neler yapacaksınız?
“Maalesef şu an İzmir’deki beş yıldızlı otellerdeki yatak sayısı Antalya’nın yirmide biri. Antalya’ya 19 milyon civarında turist geliyor. Ege’ye 5.5 milyon, İzmir’e 1 milyon. Karşılaştırma yapmanız için bir örnek vereyim. Bizim Pamukkale’nin gişesinden bilet alarak giren insan sayısı 1.5 milyon. Düşünün yani...”
BİR ÜST AKLIN İZMİR’E PLAN YAPMASI LAZIM
Siz ne yapacaksınız?
“Bizim burada bir üst akılla hazırlanmış ve turizm yatırımcılarına sunabileceğimiz bir planı hazırlamamız gerekir. Yaptığımız otoyollarla İzmir’i Selçuk’a, Bergama’ya, Ege hinterlandındaki öteki tarihi merkezlere kadar uzatabilirsek bu demektir ki cruise turlu gelenlerin kalma süresini iki güne çıkarır.”
İZMİR VE BERGAMA TULUMU GİBİ İKİ MARKAMIZ VAR AMA
Siz şehrin markalaşmasından söz ediyorsunuz. Nedir kastettiğiniz şey?
“Şimdi elimizdekilere bir bakalım. Türkiye’nin bir No’lu süt üreticisiyiz. Elimizde İzmir tulumu, Bergama tulumu diye marka olmuş ürünlerimiz var. Süs bitkileri üretim ve pazarlamasında bir numarayız. Toplam gayrisafi milli hasılada tarım ürünleri olarak 2 numaradayız. Bunları koşturmamız lazım. Tarım ürünleri alanında Türkiye’nin bir numaralı markası olmalıyız. Havalimanımız çok müsait. E-ticarette kargo ile ilgili lojistik merkezi ve ‘hub’ olacağız.”
YARIMADADA ÇALIŞACAK NİTELİKLİ YABANCIYA SIFIR BÜROKRASİ
Enerji ne olacak? Daha doğru dürüst doğalgaz bile gelmedi şehre.
“Yenilenebilir enerji ile ilgili serbest bölgeler kuracağız. Urla, Karaburun gibi bölgelerimizde çarpık yapılaşma sıfır olacak. Dünya yazılım ve teknoloji merkezi kuracağız. Sıfır vergi, sıfır stopaj artı orada çalışacak uzman yabancılarla ilgili sıfır bürokrasi.”
YARIMADADA HER İSTEYEN EV YAPARKEN İSTEDİĞİ TAŞI KULLANAMAYACAK
Çeşme yarımadası?
“Burası gözümüz gibi korunması gereken yer. Çeşme havaalanı çok özel havacılık için kullanılmalı. Dünyanın neresinden gelirse gelsin, bir insanın yatına 15 dakikada gideceği bir yer olmalı. Burada bir metrekare bile fazla yapılaşma izni verilmemesi lazım.”
İyi ama arazisi olan insanlar ev yapamayacak mı?
“Tabii ki elinde küçük bir arazisi varsa siz buna yapılaşma izni vermezseniz kaçak yapmaya başlıyor. Çok sıkı kontrollü izin verilir. Hangi taşı kullanacak, estetik nasıl olacak, penceresi, kapısı nasıl olacak, bir model gösterirseniz yapar elbet.” -SON-
DEĞERLENDİRME 1
İzmirli AK Parti, bağda fotoğraf ve İzmirlilik
Zeybekci’nin kendi partisinden eleştiri alma pahasına “İzmirli AK Parti” gibi bir kavramı kullanmasındaki özgüveni sevdim.
Kendisi hiç içki içmediği halde, İzmir’in bağlarını ve şarabını markalaştırma yolundaki açıklamasını cesur buldum.
Konuşmasında İzmir’in sorunundan ve özelliklerinden bahsederken hep “Biz” diye söz etmesi, İzmir’in en güzel özelliğini bir kere daha ispatladı.
Bu şehir geleni hemen “İzmirlileştiriyor”.
DEĞERLENDİRME 2
Sadece İzmir’i dürtmek yeter mi
Bence Zeybekci’nin İzmir konusunda verilmesi gereken motivasyonu “dürtme” kavramı üzerine kurması çok ilginç ve çok doğruydu.
Konuşmada çok kısa geçti ama şunu unutmamak gerekir: “Dürtme teorisi”, “insanları, onların daha sağlıklı, daha zengin ve daha özgür olmalarını sağlayarak hayatlarını geliştirecek kararlara dürtmek üzerine kurulu bir zihinsel ve davranışsal mimari anlayışıdır.”
Yani, bu teorinin en önemli ayaklarından biri “insanların daha özgür olmaları”...
Eğer Zeybekci, samimi olarak “İzmirli AK Parti” diyorsa, bunun özgürlük ayağı üzerinde kuvvetle durması gerekecektir.
Ama o zaman şu soru akla gelecek: Bütün Türkiye’de özgürlükle ilgili bir “dürtme” olmazsa bunu sadece İzmir’de başarmak mümkün mü?
Diyeceğim, “İzmirli bir AK Parti” yaratmak o kadar kolay bir iş değil.
GELECEK HAFTA
TUNÇ SOYER’LE SIĞACIK SOHBETİ
Beş yıl sonra nasıl bir İzmir?
Çeşme Yarımadası Türkiye’nin Toskana’sı mı olacak yoksa yeni varoşu mu?
Seçildiği takdirde, Ankara ve Cumhurbaşkanı ile nasıl bir ilişki planlıyor?
Seçimde güvendiği tek şey İzmir’in hayat tarzı mı?
Zeybekci’nin dediği gibi Bostanlı’nın kadınları ile Bayraklı’nın kadınları arasındaki psikolojik bir mangal sorunu var mı?
“İzmir’i dürtmek” konusunda ne diyor? İzmir yüzünü Türkiye realitesine çevirmeli görüşü hakkında ne diyor?
Paylaş