Paylaş
Önceki gün Varna’da yapılan Avrupa Birliği Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve üç liderin el ele fotoğrafı vardı.
*
Manşet de şöyleydi:
“Güçlü Avrupa’yı birlikte inşa edelim.”
*
Bu sayfayı görünce 13 yıl öncesine döndüm.
Türkiye ile AB arasındaki tam üyelik müzakerelerinin başlama kararının alındığı gece yaşadığım coşkuyu anımsadım.
*
Eğer bu manşet samimi bir duyguyu yansıtıyorsa...
Bilelim ki iki taraf için yeterince alınmış ders, ödenmiş bedel vardır.
*
Türkiye bir kere daha Ortadoğu’nun ne olduğunu gördü.
- Üç buçuk milyon mülteci...
- Paramparça ve istikrarsız bir Suriye...
- Başımıza açılan büyük terör belası..
- YPG, IŞİD tehlikesi...
*
Öte yandan şu son 5 yıl bütün Avrupa’ya Türkiye’nin ne kadar önemli ve güçlü bir ülke olduğunu gösterdi...
Yani manşetteki laf çok doğru...
Onlar güçlü bir Avrupa istiyorsa Türkiye’siz olmaz...
Biz istikrarlı, ileri bir Türkiye istiyorsak en emin liman Avrupa...
Yeniden tam zamanıdır yani...
YILMAZ: YAPILAN BÜYÜK BİR SİYASİ ÖZVERİYDİ
PAZAR günü Hürriyet’te yayınlanan Bülent Ecevit haberinin yankıları devam ediyor.
Haberde iki önemli iddia vardı.
Birincisi Mesut Yılmaz o günlerde ABD Başkanı Bush’la Ecevit’in başbakanlığındaki hükümeti devirme konusunu görüşmüş müydü?
*
Dün bu konudaki yazım üzerine Mesut Yılmaz aradı.
Bu konuda bir polemiğe girmek istemiyor.
Biraz sohbet ettik.
*
Başkan Bush’la bu konunun konuşulduğu iddiası için kesin bir dille “Tamamen uydurma” dedi.
MHP’nin koalisyondan çıkarılıp yerine DYP’nin alınması meselesine gelince...
Cevabı şu oldu:
“Bunu o dönemde Devlet Bey’in yanında olup sonra uzaklaştıran bazı kişiler çıkardı. Koalisyon gayet uyumlu çalışıyordu. Böyle bir şey de aklımızdan geçmedi.”
*
O günlere dönelim. Avrupa Birliği ile uyum yasaları çıkarılacak. MHP’li bir bakan Telekom’un özelleştirilmesi kararını imzalamıyor.
Bazı MHP’lilerin itirazları var. Mesela idam cezasının kaldırılması konusu var. Devlet Bahçeli buna itiraz etmiş olamaz mı?
*
Yılmaz şu cevabı verdi:
“Devlet Bey o günlerde Türkiye için büyük fedakârlıklar yaptı. ‘Biz idam cezasının kaldırılması için oy vermeyiz ama oylamaya katılmayız, engellemeyiz’ dedi.”
Mesut Yılmaz o günlerde Kemal Derviş’in de çok özverili çalıştığını söylüyor.
“Bir ara Bülent Bey’in sağlık durumu kötüleşmişti. Kendi arzusu ile çekilseydi o günlerde Kemal Derviş’in başbakanlığında aynı koalisyon bile düşünülebilirdi...”
*
Bana gelince, ünlü sözümü tekrarlayacağım.
O günün üç koalisyon ortağı rahmetli Ecevit, Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz bir sonraki seçimde tasfiye olma pahasına vatanseverce davranmış ve o çok ağır istikrar paketini hazırlayıp uygulamışlardır.
ALDATILAN KADIN 3 MİLYON EURO’LUK VAZO MU KIRDI
FRANSA’da eski başkanların hazan mevsimi yaşanıyor.
Sağcı lider Sarkozy gözaltına alındı.
Sosyalist Başkan François Hollande’ın başı ise eski sevgilisi Valerie Trierweiler ile dertte...
*
Aldatılan eski sevgili daha önce bir kitap yazıp Hollande için demediğini bırakmamıştı.
Sonra sessizliğe bürünmüştü.
Geçen hafta yine ortaya çıktı.
*
Bu defa konu çok daha eğlenceli.
Eski sevgili gazeteci olarak çalıştığı Paris Match dergisine bir demeç verdi.
Konu tam benim gibi kıdemli bir magazincinin ağzının suyunu akıtacak cinsten.
*
Geçtiğimiz yıllarda bir internet sitesi müthiş bir iddia ortaya atmıştı.
Buna göre başkan Hollande’ın sevgilisinin evinin önünde motosiklet üzerinde yakalandığı günün akşamı Champs Elysee Sarayı’nda başkanın ofisinde büyük bir kavga yaşanmış.
Aldatıldığını öğrenen Trierweiler çılgına dönmüş ve eline ne geçerse başkanın kafasına fırlatmaya başlamış.
*
Bilanço ağır olmuş.
Kıskanç sevgili o kavga sırasında çok sayıda vazo, şamdan ve kıymetli eşyayı kırmış.
İddiaya göre devletin envanterine kayıtlı bu sanat değeri yüksek eserlerin değeri 3 milyon Euro’ymuş.
O günlerde devlet envanterini kaydeden ofis bunu yalanlamıştı.
Görünen o ki aldatılan kadın şimdi zamanının geldiğine inanıyor.
Mülakatında şimdiki başkan ve eşine birlikte sesleniyor.
“Bu konuyu araştırtın ve hakkımda çıkarılan bu iftirayı aydınlatın” diyor.
*
Tabii adres çok doğru.
Trierweiler o saraya aynı Macron’un evli olmayan partneri olarak girmişti.
Yani aldatılan eski partner, yeni partnere “Beni en iyi sen anlarsın” demeye getiriyor.
O SARAYA GİREN HERKESİN PARASI VAR SANMAYIN
Trierweiler o günleri şöyle anlatıyor:
- Seçilen başkanın partneri olarak saraya ilk yerleştiğimde çok sayıda hakaret mektubu aldım. Evli olmadığım için hakaret ediyorlardı. O günlerde Fransız halkı beni çok şaşırttı.
- Saraydan ayrıldıktan sonra parasızlık çektim. O saraya
giren herkesin parası
var sanmayın.
Paylaş