Hakan Fidan'ın mevkidaşı bakın hangi bardan çıktı

Seçilmiş başkan Joe Biden kendine çok ilginç bir kabine oluşturuyor.

Haberin Devamı

Belki de Amerika’nın ilk “X kuşağı kabinesi” olacak bu.

Dün yeni dışişleri bakanını anlatmıştım.

Aynı gün bütün Amerikan istihbaratının başına kimi getireceği de belli oldu.

Gelin şimdi onu tanımaya, hayat hikâyesinin en ilginç bölümünden başlayalım.

Hakan Fidanın mevkidaşı bakın hangi bardan çıktı

1) UYUŞTURUCU SATILAN BAR SONRA NE OLUYOR

HİKÂYEMİZ 90’lı yılların ortalarında, Amerika’nın Baltimore şehrinde başlıyor.

O yıl polis, şehirdeki bir bara baskın yapıyor.

Nedeni, uyuşturucu mafyasının bu barı bir tür satış ve dağıtım merkezi olarak kullandığı istihbaratıdır.

Baskın sonunda bara el koyuluyor ve sahipliği devlete geçiyor.

Devlet daha sonra bu mafya barını açık arttırma ile satışa sokuyor.

Haberin Devamı

Müzayedeye girenler arasında genç bir karı-koca da vardır.

Öteki alıcıların hemen hepsi bar işletmecisiyken, bu çiftin niyeti başkadır.

Neticede en yüksek fiyatı onlar verir ve barı alırlar.

Ancak burayı bir bar değil, kitapçı ve kafe olarak açarlar.

‘Adrian’s Book Cafe’ adını verirler.

Hakan Fidanın mevkidaşı bakın hangi bardan çıktı

2) AMİRİM, BURADA EROTİK KİTAP OKUYANLAR VAR

BU yeni format çok tutar ve o eski bar birden Baltimore’un ilgi merkezlerinden biri haline dönüşür.

Bu arada kitap okuma geceleri düzenlenir.

Milan Kundera ve Isabelle Allende’nin kitapları okunur.

Ancak bir süre sonra mahallenin adı belli olmayan bazı gizli muhafazakâr muhbirleri harekete geçer.

“Burada gizlice erotik okuma seansları yapılmaktadır...”

Tabii ki ahlak polisi gelir...

Kafenin yeni sahibi kendini şöyle savunur: “Zaman değişiyor. İnsanlar fiziken sevişmeden seks yapmak istiyorlar...”

Şimdi gelelim mafya barını satın alıp onu kitap kafe haline getiren çifte...

3) KAPORTACI KADIN UÇAK ALIP TAMİR EDİYOR

KADININ adı Avril D. Haines’dir...

Üniversitede araba mekaniği okumuştur.

Daha sonra bir araba tamirhanesinde mekanik olarak çalışmıştır.

Haberin Devamı

Resmen “kaportacıdır” yani...

Maceraperest bir ruhu vardır.

Kocası ile bir uçak satın alıp kendileri tamir etmiş ve Atlantik’i geçmeye karar vermişlerdir.

Ancak yolculuk Kanada’nın ucundaki Labrador’da, yarıya bile gelmeden kesiliyor.

Judo’da kahverengi kuşağı var.

4) GİZLİ İHA OPERASYONLARINDA SALONDA OTURAN KAPORTACI

HAINES’in kariyeri Obama’nın iktidara gelmesiyle birlikte bambaşka bir alana geçiyor.

Çok genç yaşta uluslararası hukuk, istihbarat ve güvenlik konularında önemli görevler alıyor.

O dönemde CIA’in örtülü operasyonlarında ve özellikle İHA’larla (insansız hava aracı) yapılan gizli operasyonlarda danışman olarak oradadır.

Yolu CIA’in üst düzey bir görevinde de geçiyor.

Haberin Devamı

5) HAKAN FİDAN’IN MUADİLİ X KUŞAĞI BİR KAPORTACI

İŞTE bu genç kadın, ocak ayından itibaren MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın mevkidaşı olacak.

Avriy D. Haines 51 yaşında...

78 yaşındaki Joe Biden, şimdi X kuşağını en önemli görevlere getiriyor.

Yani 60’lı yaşların, 70’li yaşların devri kapanıyor.

Ve gelen kuşağın kısa mazisi, 60’lı, 70’li insanlarınkinden çok daha rengârenk.

Hakan Fidanın mevkidaşı bakın hangi bardan çıktı

BİR FESTİVAL
TÜRKİYE ASIL SIKINTISINI FİLMLERLE ANLATIYOR

ÜÇ yıldan bu yana tamamen şahsi destekler ve çabalarla sürdürülen çok ilginç bir film festivalini izliyorum.

Adı ‘Başka Sinema Ayvalık Film Festivali’...

‘Kariyo&Ababay Vakfı’ sponsorluğunda yapılıyor.

Festivalin ilk yılındaki ödülü ‘Ahlat Ağacı’ filmiyle Nuri Bilge Ceylan almıştı.

Haberin Devamı

Bu yılki ödülü ise ‘Aşk, Büyü Vs’  filmi ile Ümit Ünal kazandı.

Yıllar önce bir adada yolları kesişen iki kadının, yıllar sonra aynı adada birlikte bir yolculuğa çıkışını anlatıyor.

‘Ben Masumum’ temalı festival gibi bu da bana şunu söylüyor:

Türkiye artık derindeki gerçek şikâyetlerini, sıkıntılarını, itirazlarını sanat yoluyla anlatabiliyor...

Bu festivali özveri ile yürüten Sami Kariyo ve Dürin Ababay’a teşekkürlerimi iletiyorum..

‘BEN MASUMUM’ FESTİVALİNİ KİM, HANGİ CÜMLELERLE AÇTI

ADALET reformu tartışmalarının zirveye çıktığı gün...

19 Kasım 2020...

O gün Türkiye’de çok ilginç bir film festivali başlıyor.

Festivalin resmi adı şu:
10. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali.’

*

Haberin Devamı

Ama asıl ilginç olanı, festivalin bu yılki ana teması:

‘Ben Masumum’...

Festivalin bölümlerinden birinin adı da ‘Adalet Terazisi’...

Ödül töreni 26 Kasım günü, yani yarın yapılacak.

Ve “masum insanları”, “adaletsizliğe” karşı en iyi savunan film kazanacak.

*

İşte bu film festivalinin açılışını Adalet Bakanı Abdulhamit Gül bizzat yapıyor.

Diyor ki:

 “İhbar edilen herkes şüpheli değildir.”

 “Şüpheli sanık değildir.”

 “Sanık hükümlü değildir.”

 “Çamur at izi kalsın anlayışı adalet değildir.”

 “Geçmişi hatırlayın. FETÖ’nün cübbeli hainlerinin sahte delillerle, uydurma suçlarla sanıkları peşinen suçlu ilan ettiği, kamuoyunu da manipüle ettiği davalar vardı.”

Hakan Fidanın mevkidaşı bakın hangi bardan çıktı

BAKAN ‘HATIRLAYIN’ DEYİNCE ‘O MANŞETLERİ’ HATIRLADIM

ADALET Bakanı “Hatırlayın” dedi ya...

Okurken, bütün bir Silivri dönemi gözümün önünden geçti.

O günlerde Türkan Saylan’ları, İlhan Selçuk’ları darbeci, katil ilan eden manşetleri gördüm...

Ali Tatar’ları ölüme götüren
sayfaları...

Ve sonra bugüne baktım...

Balarısı kolonileri haritasından suç delili yaratmaya çalışanları...

Gizli tanık sefaletlerini...

Ve şunları merak ettim:

 Adaletin terazisi tekrar gözleri kapalı kadının eline geçecek mi...

 Bir mahkemeden ötekine tayinle özel bir cezalandırma makinesine dönüşerek, “Ben masumum” diyen insanları yıllarca içerde yatıran hâkimler dönemi kapanacak mı...

 Ve 11’inci festivalin açılışını kim yapacak?

Yine Abdulhamit Gül mü... 

KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Foto Editörü: Uğur Yurdakul
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Pelin Akaydın

Yazarın Tüm Yazıları