Gerçekten bir üst akıl var ama içeride

Brüksel’e giderken yanına alacağı gazeteciler bile belli olmuş...

Dünya Yayıncılar Birliği’nin Durban’daki kongresine 3 hafta kalmış...

Bütün dünyanın gözü Türkiye’nin üzerinde...

Dünyadaki bütün gazetecilik ve medya örgütlerinin, insan hakları derneklerinin gözü Türkiye’nin üzerinde...

İşte böyle bir günde bir sabah uyanıyoruz...

O ne...

Cumhuriyet.com.tr’nin genel yayın yönetmeni gözaltına alınmış...

İster istemez soruyorsunuz...

Hangi akıldır bu arkadaş...

İster istemez o komik cevabı veriyorsunuz...

Üst akıl... Üst...

Ama hangi üst akıl...

Nerede, hangi mahfilde, hangi Soros, hangi Washington, hangi Londra...

Bütün üst akıl komplo teorilerini, mahfillerini alt alta yazın...

Nerede bu üst akıl arkadaş...

Bak ben sana söyleyeyim...

Burada...

Türkiye’de...

İstanbul’da, Ankara’da...

Adını siz koyun...

Üst akıl mı..

Yoksa alt akılsızlık mı...


ÜZÜM SUYU TADIMINDA 'YÜZDE 49'UN ETKİSİ

FETÖ ve ÖSO’dan sonra üçüncü bir örgüt...

ÜSTÖ...

İllegal “Üzüm Suyu Tadım Örgütü...”

Geçen gün Etiler’de bir mekânda bir araya gelip “üzüm suyu tadımı” yapmışlar.

Merlot, Öküzgözü, Boğazkere, Şiraz, Narince...

2014-15 rekoltesini değerlendirmişler.

Dün Cengiz Semercioğlu’nun Kelebek’teki yazısında okudum.



Çetenin başı Selçuk Yöntem’miş...

Şimdi iddianamelerde moda oldu, “Adeta örgüt üyeliği” diye bir suç kategorisi yaratıldı ya...

ÜSTÖ örgütünün “adeta” üyeleri de şunlar:

Oya Başar, Nilgün Belgün, Oktay Kaynarca, Fazıl Say, Mehmet Aslantuğ, Arzum Onan ve Soner Yalçın...

İçeriden aldığım hava şu:

Üzüm suyu tadımı çok eğlenceli geçmiş...

Gece boyu kadehler test edilmiş...

Görüyor musunuz, yüzde 49 insanlara nasıl bir deli cesareti vermiş.

O etkiyle, üzüm suyu tadımı, hücre evlerden, kamusal mekânlara taşınmaya başlandı.


MUCİT

HİÇ mütevazılık etmeyeyim. “Üzüm suyu tadımı” kavramının mucidi benim.

Görüyorum ki, açtığım bu yoldan gidenlerin sayısı bayağı artmış.

Muhafazakâr arkadaşları da bu üzüm suyu tadımlarına davet ediyorum.

Yoksa bunlar Truffaut’nun “Fahrenheit 451” filmindeki gizli kitap okuma seanslarına dönüşecek

Lütfen bu tadımlara siz de gelin ki, meşruiyet kazansın.


HALİKARNAS ARŞİVİNDE HARİKA BİR TARIK AKAN

GEÇEN çarşamba akşamı kapanışı ilan edilen Bodrum Halikarnas kulübünün arşivi harika...

Yapılan videoyu seyrederken Tarık Akan’ın bu fotoğrafını gördüm.

Bir güzellik yarışmasında jüri üyeliği yapıyor.

Zamanda yolculuk yapmaya başladım.

Sakalına falan bakılırsa “Acaba” diyorum, “Şivan” yılları mı...

Yani 1978’de çekilen “Sürü” filminde oynadığı o rolden hemen sonra mı... Yoksa 1981’deki “Yol” filmindeki “Seyit Ali” yılları mı...

Gözüm yanındaki güzelin üzerindeki “Photogenie 88” yazısına takılınca anladım...

Tarık Akan erkekliğinin en güzel yılları...

O çocuksu jön halinden, Damat Ferit yıllarından, olgun döneme geçişi sırasında çekilmiş.

MEHMET BARLAS'A BU GÜZEL FOTOĞRAF İLE GEÇMİŞ OLSUN DİYORUM

HALİKARNAS’ın arşivinden güzel bir fotoğraf daha...

Mehmet Barlas bir güzellik yarışmasında jüri üyeliği yapıyor.



Otuz yıl mı geçmiş, daha fazla mı bilmiyorum...

Hepimizin daha genç olduğu yıllardı...

Mehmet Barlas her zamanki gibi ciddiyetle yapıyor işini...

Uzun bir hastalıktan kalktı...

Buradan ona da bütün kalbimle geçmiş olsun diyorum...

Kavgalarla dolu yıllardı...

Ama geçti gitti işte...

Geriye özlemle baktığımız bu güzel fotoğraflar kaldı...


SEZEN DAHA MİNİK SERÇE GERÇEKTEN MİNİCİK BİR SERÇE

BU da Halikarnas arşivinden bir Sezen Aksu fotoğrafı...



Henüz Minik Serçe yılları...

“Sen Ağlama”, “Geri Dön” yılları...

Türkiye’nin masumiyet yılları...

Hiçbirimizin yüzüne karanlık yılların çizgileri oturmamış.

Henüz “Masum Değiliz Hiç Birimiz” şarkısını söylemediği yıllar...

Çok sevdim Sezen’in de bu harika fotoğrafını...


FOTOĞRAF TAKIM ELBİSE, YAZI TİŞÖRT

HÜRRİYET’in dün yayınlanan İzmir eki de harikaydı.

Bütün arkadaşların yazıları o kadar güzel duygularla ve değişik açılardan yazılmış ki...

Düşünün Sedat Ergin bile, takım elbiseli fotoğrafını koymuş, ama yazı adeta tişörtle yazılmış gibi...

Bütün arkadaşlara teşekkür.

Cıvıl cıvıl ve yüksek moralli bir İzmir anlatmışlar bize...