Paylaş
Bugün 20’lerinde, 30’larında olan kardeşlerim.
Kızmışsın, erkekmişsin fark etmez...
Dünden beri herkes onu anlatıyor.
Muhammed Ali’yi bir de benden dinle...
Başka bir şey söyleyeceğim çünkü sana...
***
Bir 20’nci yüzyıl çocuğu olarak hep merak ederdim...
Bir gün, Muhammed Ali öldüğü zaman Amerikan medyası bu haberi nasıl verecekti?
Ne büyüklükte ve hangi ismiyle verilecekti.
Yani, doğumunda ona verilen Cassius Clay olarak mı...
Yoksa...
Kendi tercihi ile aldığı Muhammed Ali ismiyle mi...
***
Genç insan, bil ki...
1960’lı yıllarda Müslümanlığa geçip adını değiştirdiği zaman, siyah boksörler bile ona yeni Müslüman adı ile seslenmeyi reddediyordu.
***
Ölüm haberi, New York Times gibi Amerikan müesses nizamının en büyük gazetesinin, tarihinde az attığı büyüklükte bir başlıkla verildi.
Manşet neredeyse ekranın tamamını kaplamıştı.
Başlık şöyleydi:
“Muhammed Ali: Boksun ve 20’nci yüzyılın titanı, 74 yaşında öldü...”
***
Cassius Clay olarak doğan bir çocuk, kendi tercihi ile aldığı Muhammed Ali adıyla uğurlanıyor.
***
Genç insan...
Onu büyük yapan neydi biliyor musun...
Tarihin en büyük boksörü değildi.
Ama tarihin en şahsiyetli boksörüydü...
Şimdi sana, onu büyük yapan asıl şeyi söyleyeceğim...
O MUHAMMED ALİ VAR YA GEZİ’NİN İLK ÇOCUĞUYDU
BEN Ertuğrul Özkök...
20’nci yüzyılın ilk yarısında doğmuş, ondan 5 yaş küçük bir Türk çocuğu olarak, onda beni en çok etkileyen şey neydi biliyor musun?
- Sanma ki onun sempatikliğiydi..
- Sanma ki kelebek gibi uçup arı gibi sokmasıydı...
- Sanma ki Hıristiyanlığı bırakıp Müslümanlığa geçmesiydi...
- Sanma ki ezilen kenar mahalle çocuklarının sözcüsü olmasıydı...
***
Hayır... Onun şahsiyetli duruşuydu beni etkileyen.
Daha 25 yaşında...
Yani boks hayatının zirvesindeyken...
Yani milyonlarca dolar para kazanırken.
Her şeyini kaybetme pahasına söylediği şu sözdü beni mahveden...
“Benim Vietkonglu bir insanla hiçbir meselem yok...”
***
Bizler Amerika’nın Vietnam’a müdahalesine karşı olan gençlerdik.
Bu cümle ağzından çıkmıştı ve Vietnam’a asker olarak gidip savaşmayı reddetmişti...
Bütün unvanları elinden alınmıştı.
Tam 3.5 yıl ringlerden uzak kalmıştı...
Kıvırmadı...
Eğilmedi, bükülmedi...
***
Bu sözleri söylediğinde bütün dünyayı sarsacak olan 1968 gençlik olaylarına daha bir yıl vardı...
***
Ben Muhammed Ali’yi niye çok sevdim biliyor musunuz...
O benim gözümde ilk Gezi çocuğuydu...
Bundan 3 yıl önce, bir 30 Mayıs gecesi, İstanbul sarsılırken, aklıma gelen ilk çocuktu o...
İLK KİŞİ EN KORKAK MI YOKSA EN CESUR OLANI MIDIR
VALLAHİ dilimin ucuna gelmişti de yazamamıştım.
İster korkudan deyin, ister “nemelazımcılık...”
Bir AKP’li, Mehmet Ali Şahin çıktı ve AKP kongresindeki ayakta dinleme olayını anlattı.
Görüyor musunuz olanı. Cumhurbaşkanı’nın mesajı okunurken içlerinden biri ayağa kalkmış.
Ya ötekiler...
Önce birbirlerine bakmışlar.
“Peygamberimiz bile böyle bir şey istemezdi” demişler.
Ama mecburen onlar da kalkmışlar.
Çünkü herkeste bir şüphe ve korku var..
Kimse meydanı ilk kişiye bırakmak istemiyor.
“Ya Reis bize kızarsa” diye korkup ayağa kalkıyor.
Unutuyorlar ki, Reis’in kolunda, oğlunun hediye ettiği o saat var.
“Mağrur olma” yazan o saat.
Peki ilk kişi sizce en korkağı mı, yoksa en cesuru mudur?
ŞU CÜMLEYE BAKIN: AŞK DENİZ GÖREN EVDEKİ TERAS MI
BU hafta en gözde Türkçe şarkım, “Günah Benim”di.
“Eypio Ft. Burak King” söylüyor...
Biraz hiphop, biraz arabesk...
Epey protest...
Harika bir şarkı...
“Günah benim suç benim
Kurdum bırak bu düş benim
Bu kendime verdiğim rüşvetim
Dokunma elimde bir düşlerim var...
Özellikle şu mısra var ya...
“Aşk deniz gören evdeki teras mı...”
İşte bu cümle yıktı beni...
Muhammed Ali’yi bu şarkıyla bir de bu mısrayla uğurluyorum.
Tam Gezi’lik bir şarkı...
Dinleyici isteklerimde, bir de Gezi’nin bütün çocukları için çalıyorum.
PRİMAVERA’DAKİ SELDA BAĞCAN HARİKAYMIŞ
CUMA gecesi Barcelona’da Kanat Atkaya ve Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nden arkadaşlarla birlikte Primavera Müzik Festivali’nde olacaktık.
Cuma akşamı Selda Bağcan’ı dinleyecektim. Perihan annemi kaybedince gidemedim.
Ama dün görüntülerini izledim.
Batı’da birçok gencin Selda Bağcan’ı niye çok sevdiğini bir kere daha anladım.
Bu kadın çok farklı duruyor.
Çok farklı söylüyor.
Başına buyruk gidiyor.
İyi yani...
BU ÜÇ GECEYİ KAÇIRIRSAM YUH OLSUN BANA
Savaşın bitişini kutlayan anne ve babaların mutluluk çocuklarıydı “Baby boomer” kuşağı.
Dünyayı değiştiren şeyler yaptılar.
Ve şimdi 70’li yaşlarına girdiler.
Bu ekim ayında Los Angeles’ta onlar için özel bir Coachella Festivali yapılıyor.
İkinci bir Woodstock olacak.
İlk akşam Paul McCartney ve Bob Dylan sahneye çıkıyor.
İkinci akşam Rolling Stones ve Neil Young, üçüncü akşam ise Who ve Roger Waters, yani Pink Floyd çıkıyor.
İlk Woodstock Festivali 1969’da yapıldı.
Dünya çok büyüktü, ben çok küçüktüm.
Param yoktu.
Şimdi 69 yaşımdayım.
Dünya çok küçük ve ben çok büyüğüm.
Param da var.
Bunu da kaçırırsam, yuh olsun bana...
HİÇ SORMAYACAK MIYIZ NİYE BİRDEN BÖYLE OLDU
ANKETE göre, Almanların yüzde 70’inden fazlası Ermeni tasarısını doğru buluyormuş.
Ama bazı Almanlar ise şu soruyu soruyorlarmış:
“Niye durup dururken bu tasarı birden gündeme getirildi?”
Bir dakika...
Bu soruyu asıl bizim sormamız gerekmiyor mu?
Niye durup dururken bütün dünya birden bize düşman kesildi?
Niye haklı olduğumuz Ermeni meselesini kimseye anlatamıyoruz?
Niye turistler gelmiyor?
Zaman saati niye her gün aleyhimize çalışıyor...
Müslüman olduğumuz halde niye Araplar bile bize karşı...
Hepimiz biliyoruz ki, “üst akıl”, “şu lobi, bu mahfil” falan, bütün bunlar masal...
Sorunun cevabı burada...
Türkiye’de...
Paylaş